Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '07

 
Kategori
Tarih
 

Bulunulan momentte tarihi yorumlamak

Öncelikle bu mümkündür. Daha önceleri tarihçilerin konsensusu, entellektüellerin bile, tarihi yaşadıkları anda doğru yorumlamasının mümkün olmadığı yönündeydi.

Sonra bu birkaç biçimde ve alt-dilde mümkündür. (Tarih dili, tarihçilerin makro tarih paradigmaları demek.)

Sonunda da, bunlar oldukça dar bir informatik-kognitif açıda yer alırlar.

Bu koyutlar ışığında Türkiye Kasım 2007’ye bir bakalım:

İlkin, Müslümanlar iktidar sınavında feci sınıfta kaldılar. Bunu Nihat Genç bile söylüyor. Daha önce de, Abdurrahman Dilipak ve Memduh Şevket Eygi söylemişti. Taha Akyol ve Fehmi Koru gibiler asimile olmayı seçti. Ahmet Hakan Rayna’da keşif araştırmaları yapmaya başladı.

İktidar sınavında en çok maneviyatçılığı yitirerek hata yaptılar. Onlara gelinceye kadar, epeyi azalmış olsa da, AKP bir manevi-altkültür devralmıştı. Onu sıfırladılar, hatta eksilediler: Aileden kitap okumaya kadar, yaşamı anlamdırdığı varsayılan herşeyin, sözcüğün tam anlamıyla ırzına geçtiler. Para dininin fanatik müritleri oldular.

Bunun nedeni, iktidarlarını Batı’ya (AB’ye ve/ya ABD’ye) dayandırmalarıydı. Her ikisi de bugünlerde gerçek maneviyat eksikliği çekiyor. Ancak, biz onlara maneviyat ihraç edeceğimize, onlar bize maneviyat hiçliği ihraç ettiler. Yeni kuşaklar, tüketici toplumunun hiççiliğine ağlaya sızlaya tapıyorlar.

Tabii bu durumda, elalemin şeyiyle gerdeğe girerek, maddiyatta feci ilerlediler. 4. değil belki ama 3, 5. liberalizm dayanıyor sırtımıza (aslında başka bir yerimize).

2011’de genel seçim, belki 2012’de cumhurbaşkanlığı seçimi var. 2008’de de savaş % 80 olasılık. Bunları atlatabilirlerse, DP’nin rekorunu kırarlar.

‘En yiğit Erdoğan’, başlık aynen böyle.

Erdoğan 80 yılda yapılan borcu 5 senede yapmış. Daha fazla söze ne gerek var.

Reel işsizlik, gelir dağılımı, reel ücretler hep negatif yönde ilerledi.

Borsa, döviz, faiz hep pozitif yönde ilerledi de, zaten emekçi silinsin diye bunlar yapıldı. (Şerh: Global finans sektörünün reel sektörü geçmesini, bir marksist tarihçi, ‘emekten kurtulma çabası’ olarak tanımlamış. Tümüyle yanlış. Bu paralaşma tarihte ilk kez görülmüyor ki. Para dini, kapitalizmden önce, koloniyalizmin, ondan önce de kralların dini imanı idi. Osmanlı padişahları (fetih dönemlerinde) Bill Gates’in onlarca katı zenginliğe sahipti. (Batan bir antik gemide 1-10 milyar dolarlık altın bulunabiliyor ki uzak geçmişe oranla altın reel olarak değerini çok yitirdi.)

Ticaretin savaştan daha çok maddi yıkım getirebileceği savı, tarihte ender olarak gerçekleşti. Türkiye, 25 yılda liberalizmle 1, 5 trilyon dolar yitirdi, 2. Dünya Savaşı döneminde 1938-1950 döneminde sıfır kayıp yaşadı, 1. ırak Savaşı 100 milyar dolar zarar verdi. 40.000 dolarlık GSMH’ler de ortada: Hepsi 2 dünya savaşını birden yaşayan ülkelerde.

ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya’nın tarihsel gafı ile, TC’nin dış savaşa girmeye zorlanması olgusu, apaçık bir ‘zorunlu emperyalistleşme emeklemesi’ durumuna dönüştü.

Türkiye, militarist ekonomi açısından 1974’ten (Kıbrıs Savaşı) ve 1993’ten (PKK yenilgisi) çok daha hazır durumda. Eh işte, generaller yavaş öğreniyorlar ama öğreniyorlar.

İç-makro siyaset olarak: Artık denenecek yeni parti kalmadı. Hoş AKP, ANAP-SP kırması idi. Bu kırmalıkların, liberal-muhafazakar, liberal-Müslüman, şeriatçı-demokrat türü çeşitlemelerin olamayacağını, dene-yanıl gördüler ama hala yalana sığınmakta ısrarlılar: Hem iktidar seçkinleri, hem kitle. (‘İbadet etmeyen Müslüman’ gibi tanımlar uyduruluyor.)

3 adam + 3 darbe + 3 liberalizm, 1. Cumhuriyet’i tam bitirdi. Yerine er geç bir şey kurulur. Tüm iktidar formları zaten eziyet açısından birbirinden farksız. 2.500 küsur yılda demokrasiyi halkın yönetimi durumuna dönüştürmeyi kimse beceremediğine göre, ko rahvan gitsin.

Tarihte nadaslanma, gübrelenme, mayalanma dönemleri vardır. Türkiye de, Dünya da şimdilerde onlardan birini yaşıyor. Bu ortamda ‘çok cami arasında binamaz şahıs’lar ve kurumlar artar.

Faşizmlerde, Orta Çağ’larda, engizisyonlarda entellektüel çıkmadığı yanlış bir savdır. Einstein’lar, Bosch’lar hep karanlık tarih dönemlerinde dehalıklarını ortaya koymuştur. Bu yeni-ara dönem de kendi sanatçılarını, bilimcilerini, düşünürlerini çıkarır, çıkarmaktadır da.

Burada ana sorun, Neolitik Devrim türü bir başkalaşımın eşiğinde olmamız durumu. 2. Sanayileşme ve/ya bilgileşme (informatikleşme ve kognitfleşme) denilen süreç hem milenyumlar ölçeğinde etkili olacak, hem insandan sonraki türün başlangıcını ortaya çıkaracak, hem de birilerinin artık insan olmayı (Dünya’yı veya ölümlülüğü) terketmesi gibi, daha da makro-makro süreçler gündeme gelecek.

Türkiye, bu devasa dönüşümlerde, ya olduğu yerde sayacak, ya da artık büyük denizde boğulmayı göze alacak. Br cep telefonu pazarının trilyonlarca dolara çıkması, reel sektör ve maddi varlık olarak birer hiç olan internet şirketlerinin milyarlarca dolara satılması gibi olgular varken, kendi mahallemizin dertlerinde boğulmayı, eskinin yaslarını sürdürmeyi bırakmak durumundayız.

Bu da, ancak ve ancak bireyler yoluyla gerçekleşebilir. Ha, o bireyler yepyeni bir toplum düzeni kurmayı isterlerse, biraraya gelir ve örgütlenirler ayrı konu. Ancak Aristo’sundan Marx’ına tüm kuramcılar, geri kalan eylemcilerden bin kat daha fazla tarihi etkilediler.

Evet, sorunumuz bu: Yepyeni ahlaklar, siyasetler, dinler, hukuklar üretmek durumundayız. Üretilenlere gözlerimizi ve kulaklarımızı açık tutmak durumundayız. Onları tartabilmek ve kullanabilmek durumundayız.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..