Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bumerang etkisi

Bumerang etkisi
 

Ve sen acı gerçekle “gençliğinde söylediğin sözler, takındığın tavırlarla muhatap oluyorsun.” Buna bir bakıma yaptıklarının karşılığını görme denebilir.


Bumerang  mistik ve ezoterik bir inançtır.
 
Aynen Avustralyalı Aborijinler'in  av silâhı bumerang gibi "Yapılan her şey,  hedefi vurduktan sonra atanın eline geri döner." misali. Aslında adını da ondan almış..

Bir hikâye bu konuyu çok güzel bir şekilde tasvir eder.

Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış.
Birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp ‘AHHHHH’ diye bağırıyor.
İleride bir dağın tepesinden ‘AHHHHH’ diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor.
Merak ediyor ve ‘SEN KİMSİN?’ diye bağırıyor.
Aldığı cevap ‘SEN KİMSİN?’ oluyor.
Aldığı cevaba kızıp ‘SEN BİR KORKAKSIN’ diye tekrar bağırıyor. 
Dağdan gelen ses ‘SEN BİR KORKAKSIN’ diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp ‘BABA NE OLUYOR BÖYLE?’ diye soruyor.
‘OĞLUM’ diyor adam, DİNLE VE ÖĞREN!’ ve dağa dönüp ‘SANA HAYRANIM’ diye bağırıyor.
Gelen cevap ‘SANA HAYRANIM!’ oluyor.
Baba tekrar bağırıyor, ‘SEN MUHTEŞEMSİN!’
Gelen cevap; ‘SEN MUHTEŞEMSİN!’
Oğlan çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.
Babası açıklamasını yapıyor, İnsanlar buna ‘Yankı’ derler, ama aslında bu ‘Yaşam’dır.

Konu başlığı ile alâkalı bir başka örnek de şöyle...

Yaşlılık kaçınılmaz bir durumdur. Kim ki bir insanı yaşlı olmaktan ötürü hor hakir görüp küçümsüyor, kim yaşlanmanın kişide yarattığı yetersizliklerle eğleniyor, iyi bilsin, bir gün aynı şeyler başına gelecektir. Kısa  bir ömre sahip  insan, Mutlak Yaratıcının karşısında sanki bir oyuncak misali. Sana bir ömür takdir ediliyor, hayat boyunca  senden bir şeyler kopup gidiyor...

Ve sen acı gerçekle “gençliğinde söylediğin sözler, takındığın tavırlarla muhatap oluyorsun.” Buna bir bakıma yaptıklarının karşılığını görme denebilir.

Ben bundan şunu anladım. Yaşam daima sana, senin ona verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız günlük davranışların aynasıdır. Sevgi istediğin zaman daha çok sevgi şefkat istediğinde, daha şefkatli olabilmeyi getirir. Şayet saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duymalısın. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de özverili, telaşsız bir hayata sahip olmalısın. Veya  değer verilenleri değersiz görme gibi bir komplekse girmişsen, sen de değersiz bir hale dönersin. Sonuçta çamur atılan değersiz görülen insanın, popülaritesi bir o kadar yükselmiş olur. Söz konusu kural yaşamımızın bir parçasıdır, hayatın her kesiti için geçerlidir.

Bu olguya sosyal psikolojide bumerang  etkisi” diyorlar.

Toplumun çeşitli katmanlarının  bu tür uygulamaları  asla kaybolmamaktadır. Davranışlarımızda hiçbir şey boşa gitmez  ve karşılıksız kalmaz. Olaylara baktığımız takdirde evrende en küçük bir ayrıntının  dahi yerini bulduğunu  görmekteyiz.

Tamamen sistemle alakalı olan bu oluşların örneklerini  Hz. Rasulullah (a.s):” Bir kimseye bela okunduğunda o kimse şayet belayı hak etmemişse o bela geriye döner atanı bulur” ve “Her kim bir insanı bir nedenden ötürü suçluyorsa o kimse suçladığı şey başına gelmeden ölmez” şeklinde açıklıyor.

Toplumsal yaşamda bu tür davranışların  sonuçlarını “bireylerin suçladıkları şeyin kendilerine dönmes” şeklinde görebiliyoruz. Kamuoyu yoklamaları bunu açıkça gösteriyor. Mistisizm bu tür davranış biçimlerine asla  prim vermemiştir. Esasen, belirli bir kültür sentezine ulaşan insanlar bu tip hareketlerden sakınırlar. Onlar suya sabuna dokunmadan, birbirlerinin adını anmadan, yaşamayı pek güzel becerirler.
Efendice tartışmalardan yanadırlar. Standart, sert yorumlara girmezler. Bazı olayların, davranışların insanlığı yozlaştırdığını ve sonunda mutlaka kendilerine döneceğini düşünürler. Halk arasında sıkça kullanılan “Her geceyi kadir bil, her gördüğünü de Hızır bil” deyimini benimserler. Abuk sabuk bir konuşmanın başlarına dert açacağını tahmin ederler.

Yalnız her olayı bu kategoriye kesinlikle koyamayız. Yanlışlardan hiç ders almadıklarını görmekte olduğumuz,  eksikliklerinin giderilmesinde neredeyse inatlaşma noktasına varan bireylere yapıcı eleştirilerde bulunmamız ve onları özverili davranışlara, hayatı daha ciddiye almaya davet etmemiz, tabii ki ayrı bir işlevdir.  Takdir edersiniz ki insanın yaratıcılığını kamçılaması başka, haddini bilmemesi bambaşka şeydir. Öyle ise insan düşüncelerinde biraz seçici olmalı, hareketlerine oldukça özen göstermeye çalışmalıdır.

Saldırırken saldırılan durumuna gelebileceğini aklından çıkartmamalıdır!

 

Ahmed F.  Yüksel

 
https://twitter.com/sufafy

 

https://twitter.com/AhmedHulusi

 

http://www.ahmedhulusi.org/

 

(Bu yazı 23 Haziran 2012 tarihinde Milliyet Blog da yayımlanmıştır.)

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..