Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '12

 
Kategori
Mizah
 

Buna kim inanır? Abiye Kuzu inanır!

Buna kim inanır? Abiye Kuzu inanır!
 

Gerçek Abiye Kuzu Kim?


Adam, Türkiye’nin diğer ucundan gelen misafirlerini elinden geldiğince iyi ağırlamayı hedeflemişti. Hafta içi şehrin iç mekanlarına götürmüş, hafta sonu da Laodikeia’ya ve Pamukkale’ye götürür. Özellikle Pamukkale eşsiz güzelliği ile dünyanın dört bir tarafından hem yerli hem de yabancı turist akınına uğramaktadır. Ev sahibi için özellikle Pamukkale’yi misafirlerine gezdirmek iyi bir ev sahibi olmanın gerekliliğidir.

Pamukkale’ye varasıya kadar araba içinde fazlaca bir sohbet geçmez. Sadece yol kenarındaki nar ağaçları ile bir iki cümle dışında.  Belki nar ağaçları hakkında bile konuşulmazdı da iki memleketin kıyaslaması sonrasında söyleniverdi iki cümle.

Fazla uzun olmayan bir yolculuğun ardından beyaz Pamukkale’de karşıda görünmüştü. Saat 10.00 civarı olmasına rağmen epeyce hususi otomobil ve turist taşıyan otobüs vardı. Hemen girişte nar tezgahının yanındaki deve hariç gelen herkes halinden memnun gibi görünüyordu. Deve günlerdir, otur kalk, sırtında bir Japon, bir Alman, bir Türk gezdirmekten bıkmış gibi duruyordu. Herkes devenin sırtına binmek iki tur atmak için sıra bekliyordu. Milletin eğlencesi devenin hoşnutsuz homurtularına karışıyordu.

Neyse ev sahibi misafirlerini Pamukkale’ye getirmenin verdiği mutluluğa mutluluk katmak için 10 kilo da narı arabanın bagajına atıvermişti. Ucuza nar bulunca alacaksın, her derde şifa…

Pamukkale gezildi, ev sahibi ve misafirleri yoruldu ve dönüş yoluna çıkıldı. Yolda misafirlerden bayan olanı

- Pamukkale nasıl böyle olmuş biliyor musun? Diye ev sahibine sorar.

Ev sahibinin bu konuda bir bilgisi yoktur. Ama bir fikir yürütür. Malum Denizli’nin içme suyu kireçlidir ya. Hemen anlatmaya başlar:

- Buraların suyu çok kireçlidir. Yıllarca akan suyun kireci burada kayaları kaplar ve Pamukkale ortaya çıkıverir.

Soruyu soran bayan misafir hemen itiraz eder:

- Öyle şey olur mu? Sen bunu evdeki çaydanlık mı sanıyorsun kireç tutsun. Ben sana bunun aslını anlatayım der ve başlar anlatmaya.

O arada ev sahibi içinden “hay dilimi eşek arsı soksaydı da ağzımı açmasaydım” diye bir düşünceye kapılır.

-  Ben Pamukkale’nin hikayesini sohbet ortamında muhterem bir alimden dinledim. Çok eskilerden bu bölgede bir ağa yaşarmış. Ağa bir gün hacca gitmeye karar vermiş. O zamanlar uçak, otomobil ve otobüs olmadığı için yolculuk epey bir sürmüş. Ağa kutsal topraklardayken, ağanın yanında çalışan gariban çoban ağanın karısına hemen hemen her gün gelerek; yenge ağam irmik helvası istedi, ağam et kavurma istedi, ağam kuru fasulye istedi, ağam istedi de istedi dermiş. Ağanın hanımı da, gariban çobanın canı çekti diye her istediğinin sorgusuz sualsiz yaparmış. Günlerden sonra ağa, kutsal topaklardan dönüvermiş. Ahali biraz da yalakalık olsun diye hemen koşmuş ağanın eline sarılmaya. Ağa kimseciklere elini öptürmemiş. Ahaliye dönüp, “eli öpülecek biri varsa o da benim çobandır” deyivermiş. Bizim gariban da koyunlardan sütü sağmış, bakraçları sağlı sollu omzuna asmış, ileriden geliyor. Ahali bir hızla çobana yönelmiş, çoban gelen kalabalığı görünce ürkmüş, bakraçtaki sütü olduğu gibi bugünkü Pamukkale’ye döküvermiş. Ya şimdi anladın mı Pamukkale nasıl olmuş diye de eklemiş, misafir bayan.

Ev sahibi şaşkın, bir o kadar da daha da şaşkın kalıvermiş. Misafir bayan devam etmiş:

- İşte demiş senin eksikliğin televizyon seyretmemen, camiye gitmemen, biraz namaz kılsan, biraz oruç tutsan bunların hepsini öğrenirsin de… ama sen de bunların hiç biri sende yok deyivermiş.

Abiye Kuzu gerçekten varmış… 

 
Toplam blog
: 42
: 1444
Kayıt tarihi
: 12.10.09
 
 

Henüz Almanya'nın batı ve doğu diye ayrıldığı zamanlarda Almanya'nın Solingen adı verilen yerleşim b..