Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '13

 
Kategori
Blog
 

Bundan başka Milliyet Blog yok!

Bundan başka Milliyet Blog yok!
 

" Arkadaş!... Kaç kere söyliycem sana; bundan başka Milliyet Blog yok diye? "


Böyle böyle işte... Bu şekilde hareketlendireceğiz buraları hep birlikte. Önce, Milliyet Blog'un vitrini olan burada hareket artacak, sonra da tüm blog genelinde...

Bu hareketlenmede, benim de karınca kararınca bir katkım olsun diye, Mayıs sonu veya Haziran başında bir blog toplantısı da ben düzenleyeceğim; Allah izin verirse. Ve o toplantıyla, daha sonra yapılacak toplantılara örnek olmak istiyorum. Her neyse... Biz yine dönelim kendi konumuza.

Önümüzdeki haftadan itibaren, Milliyet Blog'un kalitesine, gücüne katkı yapmış, ancak şu anda aramızda olmayan arkadaşlarımızdan ulaşabildiklerime, geri dönmeleri yönünde bireysel çağrılar yapmayı düşünüyorum. İkna edebildiğim kadarını, tekrar aramızda görebilmeyi umuyorum. Ve herkesi de, en azından samimi olduğu, kişisel yakınlığı oluşan yazı arkadaşlarını geri dönmeleri yönünde ikna etmeye davet ediyorum. Malum... " Bir elin nesi var?, iki elin sesi var. Beraberce çok daha fazla sesimiz çıkar.

Hepimizin belli yazı alışkanlıkları, tercih ettiği belli konu başlıkları var. Bugüne kadar hiç yazmadığımız konularda yazmaya çalışmamız, en azından bunu denememiz, hem yazı yaşamımıza farklı renkler katabilir, hem de hiç farkında olmadığımız yön ve derinliklerimizi keşfetmemize yarayabilir.

Bilirsiniz... Yazmanın en faydalı yönlerinden biri de, insanı, kendi iç dünyasına bakmaya, bilmediği, tanımadığı duygusal ve düşünsel yönlerine ulaşmaya, kendi bilinmezlerini keşfetmeye zorlamasıdır. Öyle ya!... Kendini bile farkedemeyen bir yazarın, başkası için yazdıklarının ne önemi olabilir ki?

Biliyorum ki, binlerce eğitimli, donanımlı insanın olduğu Milliyet Blog'ta, benden çok daha birikimli, akıllı, entellektüel düzeyi ve farkındalık becerisi çok daha ileride olan arkadaşlarımız var. Ve ben, ne zaman bu türden yazılar yazsam, aramızdan bazıları, bana olumsuz tepki verme ihtiyacı hissediyorlar. Bu durumu makul karşılarım. Ama bu tavrı sergileyenlerin, hiçbir alternatif sunamamasını, hep yapılanı yermesini hem yersiz, hem de ziyadesiyle anlamsız bulmaktayım.

Benim yazılarım, okuyana, vasat, sıradan, yeni bir şey söylemeyen, farklı bir yol önermeyen türden gelebilir. Ben, bunu da anlarım. Ancak kendi önerisini, kendi örneğini ortaya koymayan, koyamayan, sadece konuşup, söyleyecek sözü olmayanlaraysa; sadece güler, geçerim. İşte hepsi o kadar.

Arkadaş!... Senin de elin kalem tutuyor. Sen de en az benim kadar okuyup, yazıyorsun. Ve belki de sen, benden çok daha zeki ve yaratıcısın. İyi ama... Önerin nerede? İçinde bulunduğumuz şu ortama dair edecek iki çift lafın yok mu senin? Hele bir yaz düşünceni de; biz de gönül rahatlığı içinde şöyle " Akıl akıldan üstündür. " diyebilelim...

" El alem ne der, insanlar ne düşünür? " kaygısı taşımadan, paylaş ki düşünceni, Milliyet Blog çok daha güzel bir yer olsun. Olur mu?

Haaa! Sen yazdın. Ama yönetim dikkate almadı. O da onların bileceği iş. Hele sen bir elinden geleni yap da; sonrası sonraki iş.

Ciddiye alınmak istiyorsan, önce yaptığın işi, yazdığın yeri ciddiye alacaksın. Hiçbir emek karşılıksız kalmaz çünkü. Sesini bir duyan olur elbet... Ses ver ki, sesin duyulsun. Konuş ki, ne düşündüğün, ne söylediğin anlaşılsın.

Bundan başka Milliyet Blog yok! Bunu iyi bil... Gel, bloguna sahip çık.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır. 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..