Bunlar kabul edilemez...

Bunlar kabul edilemez …

Ergenekon denen hukukçuların bile ne olduğunu anlamadıkları, sulandırılan, hukuktan uzaklaşan davasına, bu manzaralara bakan kimilerinin yazdıklarını okudukça eski bir asker olarak ayıplıyorum, onlara hınç duyuyorum..

Diyorlar ki; Ne yani?

Ergenekon izleri kumandanlara gelince orada kalacak mı?

Komutanlar dokunulmaz mı?...

Hatta denilmekte, yazılmakta, yüksek sesle dile getirilmekte.

Dahası... "Genelkurmay'ın ışıklarını yakarak, Başbakan'la, Cumhurbaşkanı'yla konuşarak, Emniyet Müdürü'ne bir tümgeneral göndererek yargıya -örtülü- müdahale" iddialarını ortaya atıyorlar..

Bunlar demokrasi ve hukuk teorisinde "yanlış olmayan" görüşlerdir.

Bence Hiçbir kurum ve hiç kimse dokunulmaz değildir.

Tamam… Dokunulmaz olamaz. Ancak...

Bu söylenenler sağlam bir hukuk zeminine dayandığında doğrudur.

Oysa... Yapılanları görüyorsunuz…

Gözaltına aylar önce alınan 2 orgeneral ( Tolon ve Şenuygur Paşalar ) için iddianame yazılmadı, iddianame ortada yok...

Bu Orgeneraller, uzun süredir hangi delillere dayanarak ve neyle suçlandıklarını bilmeden hapisteler.

İkisinin de sağlıkları bozuldu. İkisi de yıprandı.

Onların şahsında TSK üzerine de gölgeler düştü.

Şimdi 2 Orgeneral ( Tuncer Kılıç ve Kemal Yavuz paşalar ) ve 1 tümgeneral, bazı muazzaf subaylar daha gene evleri basılarak alındılar ve özgürlüklerinden yoksunlar.

TSK'nın halen görevdeki rütbeli subayları saygın bir askerlik hayatı sonunda en yüksek rütbelerden şerefiyle emekli olduğunda, "bir gün evinin ansızın basılacağı, hoyratça evlerinin aranacağını, bir polisin el ayasıyla başına basıp emniyet otosuna bindireceği" olasılığının yaratıldığını düşünecek ve irkilecektir..

Tekrar ediyorum...

Hiç kimse ve hiçbir kurum dokunulmaz olmamalı.

Asker de tabidir ki bu genel kuralın içindedir.

Ne var ki, Türkiye'nin güvenliği için en üst düzeyde yetki ve sorumluluklar verilmiş orgeneraller gibi şimdi başka orgenerallerin ve generallerin de aylardır iddianamesiz, delilsiz hapiste tutulacağı kuşkuları var..

Bu durum tabiidir ki TSK kurumsal kimliğini, kültürünü ve geleneklerini zorlamaktadır.

Türk ordusu ve subayları bunu kabul edemez..

TSK'nın "yargıya müdahale" gibi bir imaj çizmemesi için Genelkurmay'da dikkatli hareket ediyor.

Askerin ötesinde eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'den tutunuz da, Bedrettin Dalan'a kadar uzanan, adlarını dahi bilmediğim pek çok sivil de aynı yanlışlıkları yaşıyorlar..

Deniz fenerinde, Necmettin Erbakan ve ortaklarının trilyonları iç etmesin de yavaş ve af edici davrananlar, iş orduya gelince neden bu kadar celalleniyorlar söyleyin?...

ozcanvural1933@hotmail.com