Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '10

 
Kategori
Blog
 

Bunları, biliyor muydunuz? (12)

Bunları, biliyor muydunuz? (12)
 

& Milliyet Internet sayfasındaki blog yazılarımızı göremeyince, aklımıza kötü şeyler geldiğini, dikkatlice bakınca, sola kaydırılarak yer değiştirdiklerini anladığımızı,

& Bu değişik şekliyle, çoğunluk olarak blogların, odun istif eder gibi resimsiz olarak konduğunu, bu şekildeki yayına gönlümüz razı olmadığından, şahsen bloğumun oraya konmamasını rica ettiğimizi,

& Neşe Evrimin “Aysun Kayacıya nihayet dava açıldı” haberi için 40 yoruım, Dilo’nun “MSN de sanala seks” yazısı, 55 yorum alırken, Volkan Dilmaç’ın Savarona Yatı ile ilgili “ Ata’nın mirasına sahip çıkalım” yazısı “S I F I R” yorum aldığını

& 28 Mart tarihli aynı yazı, bu defa Editörce önerildiği halde, 7 gündür yine tek yorum almadığına şaştığımızı,

& Aynı şekilde bizim basit bir yazımız, içinde “seks” lâfı olduğu o yazı 2500’leri aştığını, işbu “ kedilerin seksi olanı makbul” adlı yazımıza bakıp, “kedinin her tarafı seksi olsa, ne yazar?!” diye de şaştığımızı, demek ki bu yazımız, kedinin seksiliği suyu hürmetine bu kadar okunduğunun anlaşıldığını,

& Yukarıdaki örneğe bakarak milli konuları irdeleyen Savarona yazısının hiç anlaşılamamış olmasına üzüldüğümüzü, ama şaşmadığımızı, zira bizim milletin,”aklını, neresinden çalıştırdığının”, çarpıcı olarak ortaya çıktığını, bütün dünyada da bunun böyle olduğunu,

& Bu iniş ve çıkışları ortaya koyduğumuzda, mangallarda kül bırakılmadığını, ve de tu kaka olduğumuzu, kendi imalât hatalarını görmeyip, krizalit gibi evrelerini bloglarda tamamlamağa çalışanlara gülüp geçtiğimizi,

& Blogda, birleştirici unsura sahip Pirmete’nin, bir yazısının, kulaklara küpe mahiyetinde olduğunu, “yorumsuz bloğun yeri, geri dönüşüm kutusudur” yorumunda bulunduğunu, Yorum yoksa,, bloğun yeri, çöp kutusudur” dediğini, sonrada bu çöp kutusunu özür dileyerek kaldırdığını, iyi ettiğini, endazesiz insanların ahıra girer gibi yorum kutularına girdiğini, nizamı bozduklarını,

& Kadri Kanpak’ın, “ MB’de objektif yorumculuk” isimli bloğunda, çarpıcı ifadelerin olduğunu, herkesin bu sayfayı kopyalayıp duvara asması gerektiği, Kanpak, kişisel hırslarını, veya tanınma güdülerini tatmin için yemek tarifleri, burç yorumları ile tıklanma umanları işaret ettiğini,

& Bazı blog yorumcuları, sırf yandaş oldukları için, ana fikre bakmayıp, kendi temalarını işleyerek yoruma katkı yapıyorum diye, eteklerindeki taşları döktüğünü, adına da ”yorumculuk denildiğini” daha da kör olanların, “dibekçinin hık deyicisi gibi” çevreye uyduklarını, hiç de yakışmadıklarını,

& Blog yazarlarının 5500’ü aşmasından, hepimizin gurur duyduğunu, idaremizin; içi boş, laylay lomlu ve de ben yazdım oldu, ben de varım, ne yazarsam yuttururum, aklımı sevsinler, en büyük benim, ben, blogcunun önde gideniyim diye kendilerini tanımlayanların arasına, bir de Amazon süpürgelerinin ilâve olduğunu,

& Pirmete’nin ABD’deki blogcu Mümine Coşkuna yaptığı tavsiyede, “İşallah, bomba gibi blog yeniliği ortaya çıkar. Yoksa bilgisayarlarımız, “maus” doğurur dediğini,

& Blogcuyum diye şişinenlerin “ay bu gün ne yapsam. Canım da sıkılıyor, bak şu işe.Yapsam yapsam ne yapsam acaba? Blog mu yazsam. Öyle ya. Yazıvereyim gitsin. Üfff. Canım sıkılıyor. Hiçbir şey yazmak istemiyorm. Neyse, ıkına ıkına yazayım da kurtulayım. Bir döktüreyim de blog görsünler” diyerek böylesi yazıları yayına verdiklerini,

& Bir kilo pamuk mu, ağırdır, yoksa bir kilo demir mi dediğimizde. Shalimar’ı örnek göstereceğimizi, deneyle ilim uğruna ziratçımızın, üç çürük portakalla felsefe rüzgârları estirdiğini, İzmir’lerden taşarak Ankara’larda solaryuma üç çürük portakal yatırarak ölçümler yaptığını, bu seanslara bakıp bakıp Shalimar’ın söylenerek “ Tek tesellim, bilime adanılmış bir solaryum seansına almış olmam. Ha ben, ha üç tane portakal” diye hayıflandığını,

& Blogculukta sıkıntıları olduğunu söyleyen cdenizkent, MB yeniliklerinde, bazı kuralların ortaya konacağını ümit ettiğini yazarak “Örneğin, gazete ve TV. Haberlerinin cümleleri değiştirilerek önümüze konması önlenmeli, tarihte kaynak gösterilmeli, on on beş kelimenin yan yana getirilmesiyle blog oluşturulmamalı (Irmak Denizsu ile Orhan Tez biraderlerimizin kulakları çınlasın. O isimler şayet hakiki ise. Sahte ise ne diye çınlasın di mi?!) bu konularda alt ve üst satır limiti İdaremizce istenmelidir” diye sonlandığını,

& Yukarılardan beri cereyan eden olayları, yazılan hakikatleri, edilen lâfları, blogdaki söylemlerini, (örneklerdeki gibi) üst üste koyduğumuzda bu yazı silsilesinin doğal olarak doğduğunu, şimdiye kadar da öküz altında buzağı aramağa hacet de olmadığını, ve de “ört ki ölem!” dediğimizi,

& Bu günkü blog katagorisine, "Nara Burnu" açıklarında, MB.Sularına giren Ş. Odabaş' a ait Çanakkale bandralı kuru yük gemisi, bodoslama daldığı blogda, daha önce demir atmış iki blogcu gemisini, sarsıntı yaratarak saf dışı ettiğini, durumu bu yazı ile MB. Liman Başkanlığına şikâyet ettiğimizi,

& Aynı davetsiz geminin yük hamulesini gösterir manifestosunda, bildirildiği gibi "bir gram dahi blog" un, ESAMİSİNE rastlanmadığını, hatadan dönülerek, bloğu, haksız yere resmen işgâl etmiş olan bu işgalci geminin, limandan çıkarılması gerektiğini, editörlerimizden beklediğimizi, bunun bir fazilet olduğunu

BİLİYOR

MUYDUNUZ?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..