Bunun adı hedonizm değil

Şaşaalı zaman dilimlerinde meşk etmeyi severim. Güzel yemekleri, güzel kokan kadınları, güzel yüzlü insanları ve güzel içkileri. Hiç “bir soğanı  bölüp de paylaşırız” demedim, çünkü soğan sevmem ve soğandan daha güzel şeylerin de yenebileceğine inanırım. Güzel yerlerde güzel kadınlar oluyor, dişi çürümüş ya da ter kokan birini, benim kadar olmasa da dudağında kıl olan bir kadını görmezsin. Erkekler de kibar bir dil kullanırlar hitap ederken ve yine yanındaki kadınlar da güzeldir onların da. Yani etrafta pek çirkin bir şey olmaz ki zengin çirkin kadınların da nedense ayrı bir çekiciliği vardır.  Paraları çirkinliğini örtecek malzemelere yeter ve güzel giyinirler onlar da, tarzlarını yaratmışlardır.

Diğer yandan da fahişelerden hoşlanan, en leş yerlerde en  kirli sevişmeleri gerçekleştiren insanları da okurum ya da bilirim ve onların varlığına şahit olduğum için de çok mutluyum. Ama dediğim gibi, inici gibi bir dişi, çürümüş bir dişe tercih ederim, kusura bakmayın. Fakat yine de istemiyorum, sakalımı kesmek, papyon takmak ya da cilalı ayakkabılar giymek. Rüzgar sörfü de yapmak istemiyorum. Ki şu an karnım aç ve birazdan sigaram da bitecek sanırım ki yeni bir paket sigara almak için de param yok fakat bu benim yine de fakirliği sevmememe engel değil. Evet,fakir edebiyatı ve olmayan şeyi paylaşmayı sevmiyorum. Dünya çok çeşitli güzelliklerle dolu. Uyuşturucunun da en bolundan tüketmek istiyorum, abur cuburun da bitmeyeninden istiyorum. Kimse kandırmasın kendini a dostlar ya da beni kandırmaya çalışmayın, peşin peşin söylüyorum, herkes kendi yoksunluklarında debelenirken, hep bir başka yerde gördüğü bollukları hayal ederek kendine gaz verir. Bu yüzden de diyemediğiniz  lafları sıralarken ben, siz de orada bana sesli küfür edip içten hak vermenizi tuhaf karşılamayın. Hayatın gerçeğidir bu, kimse kendini sokaktan çöp toplarken, yırtık pırtık kullanılmış elbiselerden giyerken, hayal etmez. Kimseyi de görmedim hiç bugüne kadar “ileride açlıktan öleceğim, tek amacım bu” dediğini. Tüm bunlar denmiyorken dünyada ve birçok insan açken ve açlıktan ölüyorken. Yanı başımızda bilmeden öldürülüyorken, birçok baba çocuğuna okul harçlığı veremiyorken ve akşamında mahalle birahanesinde veresiye vicdan azabı çekerken, nişanlısıyla akbille otobüse binip, tıkış tıkış otobüste, trafik lambasında duran karşıdaki araç içindeki rahat rahat oturan erkekle-kadını gören çiftin başka yeri tercih edeceğini, mağazanın vitrininde beğenilen elbiseye karşılık” hadi alalım o zaman” denmek istendiğini ve hesapsız sevişmelerin istendiğini hepimiz k...çımızdaki kılların şeklini nasıl biliyorsak, bu gerçekleri de öyle biliyoruz. O yüzden de, acımasız bir o...spu çocuğunun esir aldığı pislikler olarak, kendi b..kumuzdan kurtulmak çok olağan bir istek. Biz b..k iken ve git gide boğuluyorken, kimse renkli rüyaları reddettiğini söylemesin. Tüm ideolojiler acılarımı ve  isteklerimi karşılamak karşısında yerle bir oldular ve nefes alıp verirken beni gördüğünde içindeki nefret, sadece aynada göremediğinin acısı. Velhasıl, kalbin acılardan değil de zevkten durur diye umut etmekten başka bir şey dileyemiyorum. Karnım aç ama evimde yemek yok. yanımda güzel bir memeli kadın var ve kahkaha atıyoruz. Ben onun memesini öptükçe de kokmuş nefesim midemi bulandırıyor. Ama daha, daha güzel şeylere şahit olmadım, o yüzden de en zengin fakir duruşumla, sevişmeye, salyalarımı güzel kokulu bedene salmaya devam ediyorum.