Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Bunun adı isyan değil de, nedir?

Bunun adı isyan değil de, nedir?
 

İstanbul da terör


01.12.2009

Bunun adı isyan değil de nedir?

Sokaklara, caddelere çıkamaz olduk. Türkiye’nin büyük kentleri sanki alev topuna döndü. Terör örgütü taraftarları karakolları basıyorlar, Molotof kokteylleri ile yangınlar çıkartıyorlar, özel mülklere, araçlara ve devlet yollarına acımadan zarar veriyorlar. Bunları televizyon kanallarından üzülerek ve de artık sinirler tepemizde izliyoruz. Evet, izliyoruz ve hayretler içerisinde kalıyoruz. Bizim polisimiz bunlarla baş edemiyor mu, yoksa etmek istemiyor mu? Anlamak mümkün değil.

Aynı kolluk güçlerinin 1 Mayıs İşçi Bayramında, pösteki döver gibi işçilere coplarla acımasızca vurduklarını, kadın, erkek, gözetmeksizin yerlerde süründürdüklerini görüyoruz. Şehit ailelerini tartakladıklarını da görüyoruz. O zaman bu 50 veya 60 kişilik çapulculara neden yeterince müdahale edilmiyor acaba? Yoksa onlar PKK lı diyerek ayrıcalıkları mı var? Sanırım öyle gibi.

Memlekette işsizlikten, açlıktan millet kırılırken dağdan inenlere ”oh ne iyi yapıyorsunuz” veya yaptınız diyerek 5000 YTL ödül ve yanı sıra ev verileceği söyleniyor.

Bu nasıl bir anlayıştır? Şehit aileleri gencecik fidanlarını yitirmişler yokluk içinde kıvranırlarken onlara iki kuruş maaşı reva görün, isyancılara ödül verin.

Unutmadık, bir Kore Gazimiz açlıktan öldü, bu Türkiye’nin ayıbı değildir de nedir? Rahmetli dayıcımda Kore’de savaşmıştı. Lakabı Koreli Ali olmuştu. Kadıköy’de çok kişi tanırdı kendisini. O da, iki kuruş aldığı aylıkla geçinemediğinden gazete satıcılığı yapıyordu.

İç İşleri bakanına;

Buradan Sn. İç işleri bakanına soruyorum. Bu gevşeklik nedendir? İsyancılar için sokak aralarına kaçıp kayboldular deniliyor. Bırakın Allah aşkına bu lafları, bunlar buhar olup uçmuyor ya! Evleri bellidir adresleri bellidir. Bu kadar müsamaha yeter artık diyorum. Polis yeterince karşı koyamıyorsa halk olarak biz mi karşı koymalıyız acaba? Öyle anlaşılıyor ki iktidar bunu böyle istiyor ama sağduyu galip gelecek ve bu olmasın diyerek dayanacağız, sabredeceğiz. Yalnız şunu unutmamak gerekir ki, her sabrın bir sonu da vardır. Can güvenliğini, huzuru sağlayamayan bir bakan o koltuğu işgal etmemeli, istifa etmelidir.

Gelelim başbakan yardımcısı Sn. Arınç beye;

“ Başımız dik, alnımız açık, attığımız her adımın, söylediğimiz her sözün, yaptığımız her işin hesabını şerefle veriyoruz. Gerçekten demokratik, laik devlet olmanın, sosyal bir devlet olmanın ne anlama geldiğini ona içerik kazandırarak, onu canlandırarak AKP yerine getiriyor. “AK Parti olarak çok sevinçliyiz. Her gün büyük başarılarla geçiyor..” Diyor.

Neye seviniyor acaba? Ortada sevinecek ne var? Varsa bir şey, söylesin de hep birlikte sevinelim.

Hayret ediyorum vallahi, bu yalanları söylerken yüzleri bile kızarmıyor. Her şeyin hesabını şerefle veriyorlarmış, her gün büyük başarılara imza atıyorlarmış. Daha iki gün önce bir milyon işçi sokaklara döküldüler, keyiflerinden mi acaba?

“Demokratik, laik devlet olmanın, sosyal bir devlet olmanın ne anlama geldiğini ona içerik kazandırarak, onu canlandırarak AKP yerine getiriyor. ”

Demiş ya! Sn Arınç, bu sözlerine kendi de inanıyor mu acaba?

Bir gün hukukçular, başka bir gün öğretmenler, doktorlar, su zamlarını, yakıt zamlarını, aylıklara yapılan sadaka misali komik artışları protesto etmek, hak aramak için halk sokaklara dökülüyor.

Başarınız bu mu?

İşçiler, işsizler, emekliler sayenizde perişan oldular. Sizden yana olmayan her sesi susturmaya çalışıyorsunuz, demokrasi bu mu?

Hesap vermeye gelince Sn Arınç, hesabınız o kadar kabarık ki, bu hesaplar öyle bir kaç sözcülükle verilebilinir gibi değil. Bir tanesini sorayım. Şu meşhur Deniz Feneri davasından hiç ses çıkmadı, bu nasıl hesap vermedir?

Bayramdan sonra ne Danıştay kalacak ne de Bülent Arınç demenizi de anlayabilmiş değilim. Bunu açar mısınız lütfen? Malum, bazı kelimeler lastik gibidirler ne yana çekersen öyle anlaşılır. En iyisi siz bir açılım yaparak açıklarsanız çok iyi olur.

Sayın başbakanın keyfi tıkırında, umurunda mı dünya?

Sanki ortalık güllük gülistanlık, başbakanımız çoluk çocuk, torun torba otel kapatıp tatil yapıyor.

Oh! Ne âlâ!

Bir açılım çıkarttı Sn. Erdoğan terör iyice aldı başını gidiyor. Hani derler ya, ”yüz vermişler Aliye geldi ….haliye”.

Terör duracağına daha da azdı.

Bir yandan Kürtleri temsil ettiğini söyleyen (ki bu yalan, yalan diyorum iki bin beş yüz Kürt kökenli vatandaşla bire bir görüştük hiç biri bu açılımı istemiyor.) DTP ve onun vekillerinin kışkırtıcı, cesaret verici eylemleri, diğer yandan bir başbakanın aczi diyelim, işleri iyice çığırdan çıkarmaya yetti. Ayaklanmalar şehirlere inmiş, polis araçları yakılıyor taşlanıyor, karakollar basılıyor neredeyse iç savaşa gidiliyor ve başbakan keyif sürüyor.

Belki diyeceksiniz ki, öteden beri bu tip olaylar oluyordu, evet ben de biliyorum ama böylesine organize olmuyordu.

Olacak iş değil bu. Bir gecede çıkarılan kanunlara ne için terör ile mücadele için caydırıcı bir yasa çıkartılmıyor. Daha ne bekleniyor acaba?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü yaptıkları" gerekçesiyle, (Kamu emekçilerine yüzde 3, üniversite öğrencilerine ise yüzde 8 zam yapılmasını protesto eden) 40 yurttaşa 130 yıl hapis cezası verilmesini istiyormuş. Bu ne iştir? (Bu yasalara da hiç aklım ermiyor vallahi.)

Öte yanda taşlı, sopalı, Molotof kokteyli, yakıcı, yıkıcı güruhun hareketleri neden cezasız kalıyor?

Onlara bu yaptıkları serbest mi oluyor?

Bu memlekette yasalar, hukuk işlemiyor mu artık? Hukuk baskı altında biliyorum ama yine de bu memlekette yürekli hakimlerin, savcıların olduğu biliniyor değil mi?

Yazacak, soracak o kadar çok şey var ki, hangi birisini sorayım?

En iyisi gerisini sizlere bırakıyorum, nasılsa yorumlarınızda beni tamamlıyorsunuz.

Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..