Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

Bunun adı ölüm !

Klasik kelimeler klasik cümleler. Ülkenin başından geçenlere hep aynı sözler geliyor kulağımıza. Fıtrat, kaza, kader. Ama yitirilen canlar ne kaza ne kader nede bu işin fıtratı. Bunun adı ölüm!

Devlet erkânının üst düzeyinin kendisine bir telkini midir yoksa objektif bir bakış mı bilinmez ama “devlet gerekeni yapmalıdır” sözü ciddi düşündürücü. Peki, bu devletin başında, en yetkili isimlerinden birisi sen değil misin? Bu sözü nasıl olurda “yapmalı” çekimi ile kullanıyorsunuz? “Yaptık” “yapıyoruz” “yapacağız” gibi çekimler bunca can arkasından konuşurken daha samimi olmaz mıydı?

Çıkarılan onca iş güvenliği yasası varken, onca iş güvenliği önlemlerinden bahsedilirken, bu “iş kazaları” neden gerçekleşir. Daha Soma’nın üzerinden kaç gün geçti acaba? Tren kazalarını çok çabuk mu unuttuk? Peki, günlerce konuştuğumuz, gazetelerde boy boy olayın nasıl gerçekleştiği anlatılan “asansör kazası” ! Şimdi de karşımızda Ermenek!

İstatistikler diyor ki Türkiye’de her saat ortalama 80 iş kazası(!) oluyormuş(DİSK’in verileri) ve yine ortalama her gün en az 3-4 işçi hayatını kaybediyormuş. Tabi bu istatistikler Soma’dan önceki sayılar. Lafa bak sayı! Hep birlikte ölürsek birkaç günlük gündem oluruz ama tek başımıza ölürsek istatistik bilimine veri sağlayan bir sayı oluruz o kadar.

Aslında gelelim ülkemizin güzide yasalarından iş güvenliği yasasına. Ben bir hukukçu değilim ya da bir iş güvenliği uzmanı hiç değilim ama bazı noktalar var ki insan eyvallah edemiyor. Her şey güzel bir tablo ile başlıyor aslında, iş güvenliği önlemleri, baretler, zorunlu raporlamalar, uygunsuz durumların bildirilmesi, uzman kişilerin yetiştirilmesi. Bakınız tablo güzel. Peki, bu tablonun arka yüzünde kalan uygulamalar? Bir iş güvenliği uzmanı, ekmek parasını; yani maaşını işverenden alıyor. Ama denetlediği,  ceza yazılmasına sebep olduğu taraf yine işveren. Yani iş güvenliği uzmanı maaş aldığı kuruma, iş güvenliği yasasına uygun görmediği noktalarda cezai işlem uygulatıyor. Peki, bu ne kadar mümkün? Hem bu kurumdan maaş alacaksınız hem de yarın uygunsuz bir durumda kurumunuzu yetkili mercilere şikâyet ederek ceza almasını, uyarı almasını sağlayacaksınız. Sonra “ülkemizde iş güvenliği zafiyetleri var” ! E tabi var! Birde işin bakanlık denetleme tarafına bakalım. Bakanlıktan gelen denetleyici kimseler, önce denetlenecek kurum yetkililerince güzelce karşılanır. Şehrin güzide noktalarında yemekler yenilir, sonra güzel bol kahkahalı sohbetler edilir ve sonrada denetleme gerçekleştirilir. Sonrada her şey güllük gülistanlık denetleme sona erer. Bunca sistem sonucunda da nasıl oluyor ki “iş kazaları” meydana geliyor. Hâlbuki kurumlar denetlenmişti. Hatta “ramak kala” raporu hazırlanmıştı ama kurum uygulamamış.

Derler ya balık baştan kokar diye, öncelikle sistemlerimizdeki arızaları yok etmemiz gerekmekte. Daha sonra çarklar doğru işlemeye başladıkça, birçok şey çorap söküğü gibi gelecek. Ha sistem değişmezse ne olur, yarın öbür gün bizlerde birer istatistik verisi olarak kalırız bir köşede!

Dualarımız Ermenek’te!

 
Toplam blog
: 15
: 931
Kayıt tarihi
: 04.01.13
 
 

Burak Uğur; *1989 yılında Bandırma'da doğdu. *İlk ve Orta öğrenimini Bandırma Yamanegeli İ.Ö.O. t..