Buram buram süzülen ter kokuları ve amatörlüğe koşan bir THY!

Bu ülkede sabun- su yok mu çok merak ediyorum...

Bugün’e kadar 25-30 ülke ve bu ülkelerin en küçük yerleşim merkezlerini gezdim -tabii çoğu Avrupa ülkesiydi- hiçbir yerde, bizde ki toplu taşıma araçlarındaki gibi insanın burnunu kıran kokulara rastlamadım tabii Çin’in dışında... Onların kendilerine has vücut kokularına dair de bir destan yazılır ya neyse bir dahaki sefere...

Geçen haftanın başında bir işten dolayı, İstanbul’dan K.Maraş’a gitmek için Ankara aktarmalı THY yolları uçağına bindim. Sağ salim Ankara’ya ulaştık. Ankara’da bir saat kadar beklemem gerekti. Bende Miles& Smiles kartımdan dolayı "Business Lounge’da biraz vakit geçireyim" dedim. Biraz internet surfing, biraz yiyecek-içecek derken tam da uçağa gitmek için kalktığımda gördüm ki bir 45 dk. rötar var… Neyse gazeteler okundu... 1-2 çay-kahve içildi… Sonra bir ikinci rötar daha... "Her şeyde bir hayır vardır" diye diye biraz daha tıkınırken adım anons edildi…"Sayın MK… lütfen ön bölümdeki danışmaya teşrifleriniz rica olunur."

Ben de teşrif ettim. Ve aynen bayan THY görevlisi ile aramda şu konuşma geçti:

Hostes: K.Maraş uçağ’ı hava muhalefeti dolayısı ile iptal edildi. Eee..eee…ımm..ımm… Nereye gitmek isterseniz? Durun bakalım Doğu’ya başka nereye uçak kalmış. Diyarbakır bitmiş, bir tek Mardin uçağı var hanfendi, istermisiniz?

Ben: Nereye gitmek istediğim belli zaten aldığım uçak biletinden dolayı. Ayrıca K.Maraş Doğu Anadolu değil Akdeniz Bölgesine ait ve yakınında intikal eden iller ise Adana ve Gaziantep. Dolayısı ile bu illerden birine gitmek isterim.

Buyrun buradan yakınız!... Bir THY görevlisi, herhangi büyük bir il’in hangi büyük diğer bir il’e yakın olduğunu bilemiyor ve de K.Maraş’a gidecek olan birine "sizi nereye göndereyim" diye soruyor uçağı rötar yapınca ve de kel alaka bir il söylüyor Mardin ki Mardin zannedersem 300-400 km. K.Maraş’a..

…….(Bu noktalı yerde de bir çok vahim THY görevlisi vukuatları oldu ya neyse!..)

Neyse tekrar İstanbul’a dönüp oradan uçakla Gaziantep’e, sonra da karayolu ile K.Maraş’a geçmeye karar verdim... Uçağa bindim ve tam rahat bir nefes alayım derken, yanıma buram buram ter kokan bir ağbi oturmasın mı!... Oturmakla kalmayıp birde önündeki çöp için hazırlanmış kağıt torbayla yellenmesin mi... Off anam off… O ne vahim bir koku öyle!.. .

O yellendikçe, öbek öbek genişleyerek ilerleyen ter dalgaları burnumun etrafında döndükce; ağızdan nefes alan ben de zor tuttum kendimi kusmamak için... Onun yellenme amacı ile kullandığı kağıt torba, az daha bende gerçek amacına hizmet edecekti! Meditasyon yapayım bari dedim. Siz de bilirsiniz ki meditasyonda iyi ve derin bir nefes almak ve sonra da vermek icap eder... Ben sadece ikinci yani nefes verme kısmını gerçekleştirebildim bu meditasyon olayında, Hostes ablalara fazla zahmet vermemek için...

İşte size olayın haletiruhiyesine uygun bir atasözü: "Temizlik imandan gelir!"…

Şimdi de soruyorum size: Lütfen etrafınıza bir bakın... Umumi yerlere, sokaklara, caddelere, toplu taşıma araçlarına, insanların giysilerine vs. vs.. Genel anlamda "Çok temiz bir ülkeyiz" diyebilir misiniz? Veyahut ta şöyle sorayım: Eğer temizlik imandan geliyorsa ve biz de Müslüman bir ülke olduğumuzu varsayıyorsak, hijyen olayı ile alakalandırdığımız bu durum yüzde ne kadar Müslüman olduğumuzu gösterir? ...

Hiç düşündünüz mü veya düşünmeye değer buldunuz mu?