Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Buram buram yaşam...

Buram buram yaşam...
 

Hala doya doya okunuyorsun


Seni düşünürken / Bir çakıl taşı ısınır içimde / Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar / Bir gelincik açılır ansızın / Bir gelincik sinsi sinsi kanar. Resimlerine bakıyorsunuz doğanın en güzel renklerini görüyorsunuz, şiirlerini okuduğunuzda içinizden kopup gelen tüm duyguları yaşatıyor size, ve hepsi aynı ellerden çıkmış.

Ressam, yazar ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1929 'da İstanbul Güzel Sanatlar Lisesi'ne girdi ve aynı dönemlerde şiir de yazmaya başladı. İlk şiir kitaplarını ise 1941'den itibaren çıkardı. Şimdi gelin yukarıda yarım bıraktığımız şiiri birlikte okuyalım.

Çakıl

Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar

Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa dolanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım

Seni düşünürken
Bir çakıltaşı ısınır içimde.


Bir sevginin böylesi güzel dizelerle ifadesi sanırım onun derinliğinin de dizelerine bir yansımasıdır. Halk edebiyatına duyduğu hayranlık onun yaratıclık ve anlatım gücüne büyük katkılar sağladı. Doğayı ve yaşamı özümseyerek dizelerine inanılmaz zenginlikte coşku ve akıcılık kazandırdı. O, artık kelimelerin ve renklerin sihirbazı idi. Şimdi okuyacağımız çok sevilen şiirindeki çoşkuyu gelin yine birlikte kucaklayalım.

Hele Bir Başlasın

Hele bir başlasın ılık yaz yağmurları, içimdeki çocuk!
Hele bir kanatlansın ufuklar,
Hele bir içini çeksin orman,
Hele bir kere güneşler yansın,
Kertenkeleler üşümesin,
Hele bir kere toprak kansın,
Mevsim demlensin,
Hele bir ballansın böğürtlen dikenleri!
Gelincikler bedava,
Gökler sahipsiz
Bahçeler zilzurna..
Hele bir başlasın ılık yaz yağmurları, içimdeki çocuk!
Dudaklarında kalın kabuklu bir portakal kokusu,
Tabanlarında, kınalı keklikleri bol dağların rüzgarı karıncalansın..
Hele bir kere dallarda sallansın
İri kalçaları şeftalilerin;
Hele bir duyulsun uzaktan
Yaylı çıngırakları
Yıldızlar seslensin,
Hele bir armut ağacı temmuzu yüklensin,
Hele bir kerrecik daha yalınayak yere değsin içimdeki çocuk. . .

Nasıl, her mısraından buram buram yaşam fışkırıyor değil mi? O, içimizdeki çocuk ki yaşam boyu bizimle aslında, ama onu hep ihmal ederiz, sanki çok gerilerde kalmış gibi. Hayır, işte o çocuk içimizde, zaman zaman ödüllendirin onu.

Paris'te, Brüksel'de ve Amerika'da bulunan, bir çok sergi ve yapıta imza atan çeşitli uluslararası ödüller kazanan bu büyük ve değerli şairimzin çok sevdiğim bir şiiri daha var. Gençlik yıllarımda dilimden düşmeyen bu şiiri henüz televizyonların olmadığı bir dönemde, radyodaki reklam saatlerinde o, kişiye özel sesi ile değerli Devlet Tiyatrosu Sanatçımız, Semih Sergen okurdu ve ne de güzel okurdu.


Karadutum

Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsım
Kadınım, kısrağım, karımsın


Hangi kadın kendisine bu denli güzel sözlerle sevgisini ifade eden bir erkeği görmezden gelebilir? Ve aslında bütün kadınlar böylesi güzel sözlerle sevilmeye layıktır. Yeter ki siz öyle hissedin ve çekinmeyin söyleyin, söyleyin.

1913 de Görele'de dünyaya gözlerini açan ve 1975'de İstanbul'da aramızdan ayrılan bu büyük şairimizin dizelerine ben doyamadım, başa dönüp bir kere daha okuyacağım. Siz de öyle yapın sevgili okurum.

 

 

 

http://www.Antoloji.Com/enfal_torun
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/05/21/yaz02-10-110.html

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..