Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Burç krallığı yıkıldı

Burç krallığı yıkıldı
 

Son zamanlarda başta Reha Muhtar ve Selahattin Duman olmak üzere kimi yazarlar burçların değiştiğine dair yazılar kaleme almakta ve konuya dair görüşlerini dile getirmekteler. Sağlam kaynaklara göre (diyeceğim ancak kaynak sağlam olsa ne değişecek onu da bilmiyorum) daha önceden 12 olan burç sayısı 13’e yükselmiş

İddiaya göre 4 bin yıl içinde takımyıldızların yer değiştirdiğini belirten astronomlar, astrolojik bilgilerimizi alt üst edecek çağdaş burç haritası çıkarmış. Meraklısına bu haritayı vermeyi de bir borç bilirim, burç konusunda borçlu kalmaktansa, burçlu kalmayı yeğlerim…

ESKİ Tarih aralığı YENİ Tarih aralığı
Yay 23 Kasım–22 Aralık 19 Aralık–20 Ocak
Oğlak 23 Aralık–20 ocak 21 Ocak–16 Şubat
Kova 21 Ocak–19 Şubat 17 Şubat–11 Mart
Balık 20 Şubat–20 Mart 12 Mart–18 Nisan
Koç 21 Mart–20 Nisan 19 Nisan–13 Mayıs
Boğa 21 Nisan–21 Mayıs 14 Mayıs–20 Haziran
İkizler 22 Mayıs–21 Haziran 21 Haziran–20 Temmuz
Yengeç 22 Haziran–22 Temmuz 21 Temmuz–10 Ağustos
Aslan 23 Temmuz–23 Ağusto 11 Ağustos–16 Eylül
Başak 24 Ağustos–23 Eylül 17 Eylül–30 Ekim
Terazi 24 Eylül–23 Ekim 31 Ekim–22 Kasım
Akrep 24 Ekim–22 Kasım 23 Kasım–29 Kasım
Yılancı Eskiden yoktu 30 Kasım–18 Aralık

Tablodan da görüleceği üzere burç tarihlerinde ve kapsadıkları gün sayısında değişiklik meydana gelmiş. “Gelmişse gelmiş bana ne?” diyemezsiniz. Zira hayatınızda köklü değişiklikler olması söz konusu. Tıpkı Bay Selahattin Duman’da olduğu gibi…

Evvela dünyada yaşayan milyarlarca insan ile aynı burçta olduğumuz varsayımından hareket edecek olursak “biz bize benzeriz” türünde bir çıkarım yapabiliriz sanırım. Hele ki burcumuzun müdavimi olan ünlü insanları da kendimize örnek aldığımızı, “baaak filanca benim burcumdanmış” türünde övünme vesilesi yaptığımızı göz önünde tutacak olursak hayli derecede değişimin bizi beklediği gerçeğinden ne yazık ki kaçamayacağımız gün gibi aşikârdır…

Şimdi ben eli günü bilmem, kendimden örneklerle devam edeyim istedim. Bakalım benim hayatımda ne gibi değişiklikler olacak. Eski sisteme göre (burada yine araya girmem gerekecek, eski sisteme göre deyince bir anda aklıma eskimiş sistemler geldi. Örneğin öğrenciliğimizde not sistemi farklıydı. Eski liramız vardı, önce yeniledik sonra yine eskiledik. Bir de eskiden testiden su içermişiz) Boğa burcuna dâhil olan bendeniz, yenilenen ve değişen Zodyaklama burç sisteminde Koç burcu oluyorum. “Zodyaklaşma da sadede gel” der gibi oldunuz. Geliyorum efendim…

Temelde kimi özelliklerim de fazlaca bir değişiklik söz konusu değil. Önceden de ot yiyen bir hayvan tarafından temsil ediliyordum, şimdi de öyle. Fakat ilkin büyükbaş derecesindeyken şimdi küçükbaşa düşürülmüşüm. Bu da kafamın daha az çalıştığına mı delalet edecek bilmiyorum. Her iki burcumda da “toslama” konusunda uzmanım. Nereye tosladığım gibi derin mevzulara dalarak kendime polemik kuklası portresi de çizmek istemiyorum açıkçası…

Değişmeyen kaderlerimden birisi de büyük ya da küçükbaş olayım; kurban malzemesi olmaktan kurtulamayışım. Hâlbuki geçecektim aslanlar gibi Aslan burcuna da o zaman görecektiniz beni. Ziyanı yok Akrep filan da kabulümdür. Ama elden gelen bir şey olmadığına göre kurbanlık kaderimden kaçmadan, kaderimle oyun oynamaya devam etmem gerekecek…

Önceleri kırmızı renge düşkünlüğüm dillere destan derecesindeyken şimdilerde yeşil hayranlığım almış başını yürümüş. Demek ki her şerde bir hayır varmış. Hoş “matadorlara madara olmaktansa kasaplara kurban olayım” moduna geçmek o kadar da zor olmasa gerek. Kaldı ki İspanya’da arenalarda arz-ı endam etmek yerine dağlarda özgürce dolaşabileceğim müjdesini de az önce Zodyak kardeşten almış bulunmaktayım…

Ölürüm de burcumdan vazgeçmem derecesinde bir fanatikliğim olmadığından mıdır nedir, uzun süre bu konuda içimi kemiren bir dürtüye rastlayamadım. Burcumun asilliğinden memnunluğumdan olsa gerek, gerçeği öğrenmek için acele etmedim. Ne var ki acı gerçek kapımı çalmakta çok geç kalmadı. Haberi iadeli taahhütlü olarak getiren Medyum Bacı üstüne bir de bahşiş isteyince bu konuda bir yazı döktürmenin şart olduğuna kanaat getiren bendeniz, her konuda mavra yapabilen densizliğimin verdiği güçle bu konuda da mavra yaparak, hayranlarımın gözlerini yaşartmayı bir borç bildim

“Ben bir Boğa’yım, hele yaklaş bir boğayım” naralarıyla burçlar arasında gezinen bilinçsiz ve bir o kadar da bohem kişiliğimin aynasında haberi aldığım zaman meydana gelen çatlakların, yakışıklılığımdan peydah olduğunu düşünecek derecede saflaşmış olmanın da ironik bir katkısı oldu bu yazıyı ele alışımda…

Fakat yine de şükretmenin dayanılmaz hafifliğini yaşayabilmenin doyumsuz fesatlığıyla için için debelenmiyor, kıs kıs gülmüyor da değilim hani… Aslan olup da Yengece dönüşenlerin hali nic’olur şimdi… Vallahi de büyük bir depresyon sebebidir söyleyeyim. Hele ki yeni dâhil edilen Yılan/Yılancı burcuna girenler. Peh peh. Artık astrolojiyle ilişkilerini yeniden gözden geçireceklerdir eminim…

Örneğin ben Boğa burcu (eskiden) olduğumdan mıdır nedir, ot yemeyi çok severim. Her yemekte bol bol yeşillik tüketmekten zevk alır, adeta Everest’e çıkabilmiş gibi bir haz içerisinde dünyaya tepeden bakarım. Şimdi burcumun Koç’luk derecesine indirgenmesi bir başka deyişle Boğa’lıktan azledilerek Koç mertebesine düşürülmüş olmam bu zevkimde hiçbir değişiklik gerektirmeyecek. Oysaki zevcemin durumu öyle mi ya. Bir zamanlar ‘ormanlar kralı’ iken şimdi ‘suların kabadayısı’ oluverdi. Evvelce etoburluk cemiyetine mensup iken şimdi ‘sudan babam çıksa yerim’ diyebilecek kerteye geldi ya da gelecek, el mahkûm…

Bu bağlamda en çok Yılan Burcu’na geçenlere acırım ben. Düşünsenize ne kadar kötü durumlara düşecekler, ne galiz esprilere muhatap olacaklar. En basitinden en yakınları tarafından “koynumda yılan beslemişim” denilerek tu-kaka ediliverecekler. Kimi arkadaşları ise tatlı namına ne varsa habire dillerine dökecek, “haydi çık bakalım deliğinden” şeklinde iğrençleşecekler. Bu zat-ı muhteremler “Yılan” olduklarına mı yanacaklar, yoksa etraftan gelen bayağı/klişe espri bombardımanı ile mi uğraşacaklar bilemem…

Çere yok mu? Var elbet. Nasıl ki kimi ülkeler kimi ülkeleri “tanımazlıktan” geliyorlar, bu arkadaşlar da aynen öyle yapacaklar. Bir ihtimal “Ulen Zodyak da kimmiş, ben Aslan doğdum, Aslan ölürüm” şeklinde diklenecekler veyahut “Astrolojinin kitabını yazsam yeniden, kimi yılanları el alır gider” şeklinde görmezlikten gelme çalışmasına girişecekler. Bu hususta nadanlık yapmak da bir diğer seçenek olabilir tabi. Ancak o vakit daha çok hor görülmeleri ve dışlanmaları da olasılık kapsama alanına girebilir, aman dikkat!...

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın şeklinde özetlenebilecek bir bakış açısıyla konuyu özetlediğimi düşünüyorum. Hayatımda ufak tefek değişiklikler yapacağıma üzülmüyorum, beterin beteri de vardır diyerek avunma yolunu seçiyorum. Allah daha başka burca geçirtmesin. İşte o zaman kafayı yiyebilir, balataları sıyırabilirim. O zaman beni siz bile kurtaramazsınız, vakit çok geç olabilir… Dur bakalım bugün burcumda ne yazıyor?…

Murat HACIOĞLU
6 Ocak 2009 Salı

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..