Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '08

 
Kategori
Burçlar
 

Burçlar Bizi Burçluyor Mu...

Burçlar Bizi Burçluyor Mu...
 

Alçalan ve yükselenleri ile birlikte 36 tür burç var diyelim. Eğer kişiliğimizi burçlar belirleseydi, dünyada sadece 36 tip insan olurdu; fakat görüyoruz ki, 6,5 milyar insanın her biri farklı birer kişiliğe sahip. Hatta aynı saatte doğan tek yumurta ikizleri dahi apayrı kişilikler geliştiriyorlar.

Neden?... Çünkü kişilik oluşumuna etki eden tek faktör, doğduğumuz gün gökteki yıldızların ve gezegenlerin konumları değildir. Başta genetik kodlarımız olmak üzere; ailemiz, akrabalarımız, arkadaşlar, öğretmenler, okuduğumuz kitaplar, töreler, inançlar, ülkemizin rejimi, küresel etkiler ve yaşadığımız tüm deneyimlerin her biri kişiliğimizi olumlu ya da olumsuz olarak şekillendiriyorlar. Bunca devasa yerel etki/leşim varken, yıldızların çekim etkisini bu denli abartmak bana oldukça abes geliyor.

200 yıl önce, İngiltere’de dolunay vaktinde suç işleyenlere ceza verilmez ve onlara ayın etkisinde kalmış anlamına gelen “lunatik” denirmiş. Peki, gelgit olayını yaratacak kadar dünya üzerinde çekim etkisi olan Ay’ın da mı kişiliğimiz üzerinde hiçbir etkisi yok? Bu sorunun yanıtı şu: Bu inancın kaynağı tarihte saklıdır. İlk insanlar Ay’la, Güneş’le, parlak yıldızlarla ve göktaşlarıyla o kadar yakından ilgilenmişler ve o kadar çok sayıda göksel inanç ve mitoloji yaratmışlar ki, onların torunları olarak burçlara bu kadar önem vermemiz, onların uğraşları ve inançları yanında neredeyse hiç kalıyor.

Evrendeki her şey elbette birbirinden etkilenmektedir ve yakın gezegenler birbirinin çekiminden, radyasyonundan ve hatta gölgesinden bile etkilenirler. Üzerinde durduğumuz konu, bu etkileşimin insan olarak kişiliğimizi ne kadar değiştirebileceğidir.

Bence, bu etki minimal düzeydedir ve lokal etkilerin sayısı 99 ise, yıldızların etkisi sadece bir tane, yani yüzde 1’dir.

Kim Kimdir “Who is Who” adında bir ansiklopedi var. Oradaki binlerce bilim insanının, devlet adamının, sanatçının veya sporcunun doğum tarihlerine bakarsanız, görürsünüz ki belirli yeteneklere sahip kişiler, belirli tarihlerde doğmamışlardır. Hatta farklı zekâ türüne sahip farklı insanların aynı günde veya aynı haftada doğduklarını da saptayabilirsiniz. Bunları bir bilgisayar grafiği ile düzenlerseniz, o zaman bazı mevsimlerde bazı şahsiyetlerin hafif bir kümelenme gösterdiklerine tanık olabilirsin.

İşte bu küçük kümelenme o yüzde 1’lik etkinin kanıtıdır, diye düşünüyorum. Ayrıca, aylık ve mevsimlik bu kümelenmeleri gökyüzünün haritasına değil, yeryüzünün koşullarına bağlamak daha inandırıcı olur. Zira kışın doğan bir bebek, gelişme sürecinin çoğunu 6 ay önce, yaz mevsiminde tamamlamıştır. Dış sıcaklığın anne üzerindeki etkisi çocuğa da yansır. Üstelik bazı gen şifrelerinin açılması için bazı uygun dış koşullar gerektiğinden, mevsim koşulları nedeniyle bazı gen şifreleri açılıyor veya açılmıyor olabilirler. O nedenle, ben, kişilik üzerindeki rolü bakımından öndegelen iki etkenin kalıtımsal miras ve dünyadaki dış koşullar olduğuna inanıyorum.

Peki, burçlara inanmak -temelsiz bir inanç olsa bile- yararlı değil midir? Bir istatistik yapmadım; ama tahminen diyebilirim ki, on bin falcıdan birinin kehanet yüzdesi gerçekten yüksektir. Bunlara da “medyum” deniyor. Ben bu kişilerde iki önemli yetenek olduğuna inanıyorum: a- duygusal zekâları çok yüksek olduğu için muhatapları ile kolayca empati kurabiliyorlar, b- telkine açık olan insanların bilinçaltlarına birtakım beklenti tohumları ekebiliyorlar.

Bilinçaltını da yabana atmamak gerekir. Bazı telkinler, fala baktıranın altbilincine girince, kişinin üstbilincini sürekli taciz ederek, gerekeni yapması için uyarır. Sonunda, “3 vakitte mi desem, 5 vakitte mi, yoksa 7 vakitte mi desem”, o beklentilerin bazıları gerçekleşir. Demek ki sır falcıda değil, fala baktırandadır. Yani kişi, falcının söylediklerini bilincine yerleştirir ve o telkinleri farkına varmadan kendisi gerçekleştirir “çekim yasası” gereği.

Öyleyse, günlük burç yazarlarının da telkinleri insanlar üzerinde olumlu etki yapabildiği gibi, son derece olumsuz etkiler de yaratabilir. Denebilir ki, bizi burçlar değil, burç yazarları ve yorumcuları burçluyorlar. Fakat temcit pilavı gibi farklı sözcüklerle tekrarlanan onca tekdüze kavramı illa da okuyacak olanlara, “burçlara inanma, burçsuz kalma” sözünü hatırlatıyorum.

 
Toplam blog
: 147
: 2923
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim, çevirmenim, dilmaçım, araştırmacıyım. / Beş kitabım var: Beynin Kimliği, ..