Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '18

 
Kategori
Dostluk
 

Burcu'ya

Üniversitedeki son vedalaştığımız günün ertesinde gelip bizim giyim dükkana, bu mektubu bırakmıştı bir CD içerisinde değerli dostum, o gidince okuyayım diye. Gene hüzünlüydük, gene sarmaşıp ağlaştık. (Neyse ki hiç kopmadık)

Zeliş, o zamanlar evde kullandığım yürüteçe verdiğim ad.                                                 

                   BURCU'ya

Ne de çabuk geçiyor zaman değil mi bebeğim?

Daha birkaç gün önce sınavlar için kendimizi yırtıyor, hiç bitmeyecek zannediyorduk. Oysa şimdi hepsi geride kaldı. Dün gece okulda son kez beraberdik. Ne de garip değil mi son kez.    Yani şimdi birbirimizi göremeyecek miyiz? Öğle arası dedikodu yapamayacak mıyız? Yemek yemeyecek miyiz? Çay içmeyecek miyiz? Hocaları çekiştirmeyecek miyiz?

Ah bitanem iyi ki de vardın biliyor musun?

Öyle değerli, öyle güzel bir dostluk yaşattın ki bana hakkını nasıl öderim bilemiyorum. Açıkçası beni anlamak için çok çaba sarfettin. Ve kimsenin anlamadığı yerde anladın. Kimseni anlamadığı kadar anladın. Kimsenin sevmediği yerde sevdin. Kimsenin sevmediği kadar da sevdin. Canım, dostum, kardeşim, anneciğim, ablacığım öyle çok anlam ifade ediyorsun ki sen bana ne yalan söyleyeyim senden çok şey öğrendim. Azmi senden öğrendim her şey bir yana, ve seni çok sevdim. Çıkarsız, yalansız, dolansız. Olduğu gibi, olduğun gibi. Şimdi bu okuldan paylaşılanlardan kopmak oldukça garip bir duygu. Biliyorsun en çok ben istiyordum kurtulmayı. Ama şimdi yo yo iyi ki de bitti. Ben okula değil yaşanmışlıklara özlem duyacağım ve belki de yaşanmamışlıklara. Ve seni hep seveceğim. Belki hayatın koşturmacasına dalıp realiteye yenik düşeceğim ama yine de bir kez yüreğime adı sevgi olarak kazıdığım seni unutmayacağım. Hani sen demişsin ya geçen günkü mesajında 25 yıl olsa yine de diye. Değil 25,  125 yıl olsa gene seninle olmak isterdim. Aynı sırada yan yana, can cana.

Bu günden sonra hayatta bizleri nelerin beklediğini bilemiyoruz. Umarım şu 5 yıl içinde yaşadıklarımız en büyük acılarımız olur. Ama mutluluklar ve güzellikler hep daha fazla, daha bol olur. Ne olur kendine dikkat et. Egzersizlerini ihmal etme. Zeliş’e iyi bak. Ama çaktırmadan kurtulmaya da uğraş. O’ndan sana  hayır gelmez. Sakin ol. İnsanlar karşılıklı tepki gösterince hiç bir sorun çözülmüyor. Ben bunu çok acı deneyimlerle öğrendim. (Umarım öğrenebilmişimdir) Herkesin kendince derdi, sıkıntısı olabileceğini ve hiç kimsenin hiç bir şeye mecbur olmadığını unutma, bu yüzden de kırılma. Sana nasihat vermek bana düşmez çünkü ben öyle üstün bir kişilik değilim ama sen gene de idare et. Ve lütfen kendini hayatın okyanusunda alabora olmuş bir gemi olarak görme. Hepimiz tek başınayız bu hayatta. Mücadelemiz hep tek. Gelip geçenler gidip gelenler bize ne verebiliyor ki? Sadece geçici tebessümler kalıyor artlarında. Ve sonrasında o tebessümden daha çok etkileyen kırgın bir kalp ile gözyaşları. Kimseden umutta bekleme. Ne varsa sen de var. Ve anlımıza ne yazılırsa onu yaşadığımızı asla unutma. Buna kader deniliyor değil mi bitanem? Kadere de söz geçmiyor. Kendine dikkat et. Çok da iyi bak. Sakın unutma sen hem kendini, hem de sevenlerini düşünmek gibi ağır bir yükle uğraşıyorsun.

Ve ve ve okumaktan, yazmaktan, düşünmekten ve gülümsemekten vazgeçme. Ve şu kitap konusunu ciddi ciddi düşün belki bir şeyler yapılabilir. O şiirleri derle  toparla.  Hiç belli olmaz. Dedim ya her şey kader kısmet işi.

Ama daha da önemlisi seni çok sevdiğimi, her zaman düşündüğümü arada ne kadar mesafe olursa olsun sana  br telefon kadar yakın olabileceğimi aklından çıkartma.

Kendine iyi bak beni düşünme, su akar yatağını bulur.

 
Toplam blog
: 109
: 78
Kayıt tarihi
: 19.04.18
 
 

1980 Adana doğumluyum. 13 yaşında friedreich ataksisi hastası olduğum ortaya çıktı. İlköğrenimi A..