Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '12

 
Kategori
Siyaset
 

Burdur CHP, Milli Eğitime ateş püskürdü

Burdur CHP, Milli Eğitime ateş püskürdü
 

BURDUR CHP BASIN AÇIKLAMASI


Burdur CHP İl Başkanı Süleyman Erman Cumhuriyet Meydanında partililerle yaptığı basın açıklamasında, 4+4+4 eğitim sisteminin getirdiği sonuçlarla bunun ilimizde uygulamasının tezahürleri hakkında eleştirilerde bulunarak Milli Eğitim’e ve AKP Hükümeti’ne ateş püskürdü.

Bir grup partiliyle Cumhuriyet Meydanında, kamuoyunda “dert+dert+dert eğitim sistemi” olarak bilinen 4+4+4 eğitim sisteminin ülkemize getirdikleri ve bu sistemin Burdur’da uygulanmasının sonuçları hakkında sert eleştirilerde bulunarak AKP Hükümeti’ni, Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve Burdur Milli Eğitimi’ni topa tuttu.

CHP İl Başkanı Süleyman Erman, vatan ve namus için verilen mücadelelerde gözünü budaktan esirgemeyerek gazi olan Türk gazilerinin Gaziler Günü’nü kutlayarak ve dün (17 Eylül 2012 günü) Bingöl’de asker sevkıyatı sırasında Batı destekli bölücü PKK teröristlerinin roketli saldırıları sonucu şehit olan Mehmetçiklere Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar dileyerek başladığı açıklamaya, “ülkemiz bir yerde terör belası içerisinde her gün onlarca şehit vermekte, AKP iktidarının uygulamış olduğu yanlış dış politika sonucu gencecik bedenlerimiz bedel ödemekte ve Türk halkı olarak üzüntü ve moral olarak çökmüş bir şekilde çaresizce gelişen olayları ne yazık ki sadece seyretmekte” olduğunu iddia etti.

Başkan Erman şu görüşleri ileri sürdü:

AKP iktidarı bu kargaşa içerisinde amaç ve inançları doğrultusunda eğitim sisteminde yapmış olduğu değişiklikleri uygulamaya koymaktadır.

Günlerdir kamuoyunun, uzmanların, eğitim sendikalarının, velilerin feryatlarını hiçe sayan, dikkate almayan AKP iktidarı beş yaşındaki çocuklarımız üzerinde oyun oynama sevdasından vazgeçmemiştir.

AKP’nin yangından mal kaçırırcasına çıkarttığı 4+4+4 yasası, çocuklarımızın geleceği için endişe verici üç büyük sorunu beraberinde getirmektedir.

Birincisi, okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamının dışında bırakılmaktadır.

Oysa çağımızda okul öncesi eğitim, tüm yaşamda başarının ön koşuludur.

Erken çocukluk döneminde kazanılmayan yetilerin daha sonra kazanılması son derece güç olmaktadır.

İkincisi, temel eğitime başlama yaşını beş yaşa (60–72 aya) çekmek, çocuklarda telafisi olmayacak fiziksel, psikolojik, sosyal ve bilişsel sorunlara yol açacaktır. Bilimsel bulgular çocukların beş yaşında temel eğitime başlamasının pedagojik sakıncalarını açıkça ortaya koymaktadır.

Üçüncüsü, bu yasa eğitimde nitelik ve eşitsizlik sorunlarını daha da ağırlaştıracaktır. Çünkü bu düzenleme ile okul öncesi eğitimden mahrum kalma ve beş yaşında temel eğitime başlama riski taşıyan çocuklar, özellikle yoksul aile çocuklarıdır. Varlıklı aileler bu yaştaki çocuklarını okul öncesi eğitim veren özel okullara gönderebilmektedir.

Kamuoyunun desteğini almayan, uzmanların ve sivil toplumun görüşlerini hiçe sayan, içeriği ve amacı anlaşılamayan bu düzenlemeler velilerin kafasını allak bullak etmiştir.

Aileler derin bir kaygı içine sürüklenmiştir. Siyasi iktidar çocuklarımızın geleceğini tehlikeye atacak büyük bir kumar oynanmıştır.

AKP Eğitimin “6”nı Üstüne Getirdi

Yeni eğitim sezonunun açılması ile birlikte okullar, öğretmenler ve öğrenciler allak bullak olmuştur. Değişen sistem ile eğitim düzenleri değişen okullar ve idareciler çaresizlik içerisinde kalmış, norm fazlası konumuna düşerek boşta kalan öğretmenler ise moral ve motivasyonlarını kaybetmiş, okullarının ve öğretmenlerinin değişmesi nedeni ile öğrencilerin psikolojileri bozulmuştur.

Bu gün okul öncesi eğitim alması gerek çocuklarımız yeni sistem ile kendilerini birinci sınıfta bulmuşlardır. 2005, 2006 ve 2007 yaş grubu çocuklar topyekün birinci sınıflara kayıtları yaptırılarak dengesiz sınıflar oluşturulmuştur.

Bugün ilimizde 45’in üzerinde sınıf öğretmenimiz norm fazlalığı nedeni ile boşa düşmüştür. Ellerinden alınan sınıflar yüzünden öğretmenler karşı karşıya gelmektedir.

Lise ve dengi okullarda seçmeli ders seçimleri konusunda yeterli bilgilendirme yapılmamakta zorunlu olarak seçmeli ders yönlendirmesi yapılmaktadır.

Yine henüz lise çağındaki çocuklara seçmeli ders baskısı yapılarak ayrımcılık iç çatışma ve kutuplaşmanın tohumları atılmaktadır.

Yine ilimizde sessiz sedasız gerçekleştirilen isim değişikliği konusuna da kamuoyunun dikkatini çekmek istiyorum.

Yeni düzenleme ile Hüsnü Bayer İlköğretim Okulu İmam Hatip Lisesi Ortaokuluna dönüştürülmüştür.

Hüsnü Bayer ismi ise Mehmetçik İlköğretim Okulu’nun ismi değiştirilerek bu okulumuza verilmiştir.

Şimdi bu kararı alan idareci arkadaşlarımıza soruyorum

İmam hatip Lisesi olarak kullanılan bina yetersiz mi gelmiştir ki Hüsnü Bayer İlk Öğretim Okulu İmam hatip Ortaokulu olarak tahsis edilmiştir.

Burdur’da onca okul arasında neden Türk milleti için özel bir yeri olan Mehmetçik isminin yeraldığı okulun ismi, Hüsnü Bayer isminin verildiği okul olarak seçilmiştir.

Yoksa sizler de “üç beş Mehmet öldü diye meclisi mi toparlayacağız” diyen bir zihniyeti mi temsil etmektesiniz.

Unutmayınız ki Mehmetçik kutsal vatan topraklarını kanlarıyla yoğuran Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kocatepe’de destan yazan askerlerimizin adıdır.

Bu konuda ilimize yeni atanan Sayın Valimizin konuya müdahale etmesini bekliyoruz.

Biraz önce de ifade ettiğim gibi henüz lise çağındaki çocuklarımıza seçmeli ders tercihleri ortaya koyarak kutuplaşma ve iç çatışma tohumları ekiliyor.

Maalesef bu çatışmanın tohumları bizzat bu ülkenin Başbakanı tarafından atılmaktadır.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerini, Gençliğe hitabeyi ders kitaplarından çıkartıp kendi resimlerini koyan bir zihniyet Cumhuriyet’le hesaplaşma duygularını artık tamamen günyüzüne çıkartmıştır.

Başbakan Erdoğan’ın dün Denizli’de yaptığı konuşmada ifade ettiği, “terörist yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız? Anarşistler yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız?” şeklindeki sözleri ayrımcı, bölücü, dışlayıcı ve kutuplaştırıcıdır. 28 Şubat sürecinin aktörleri İmam Hatip Okullarını, irtica yuvası olarak görürken, Sayın Başbakan bu zihniyeti geride bırakan daha vahim bir yaklaşımla, imam hatip okulları dışındaki eğitim kurumlarında okuyan öğrencileri, “terörist” olarak konumlandırmıştır. Bu iki yaklaşım da akla aykırıdır.

Ancak, Sayın Başbakan’ın, söylemi tüm sınırları zorlamaktadır. Terörün yarattığı şiddet, acı ve trajedileri yaşayan bir toplumda travma yaratacak bu söylem, değil ülkenin başbakanı, herkesin kaçınması gereken bir söylemdir.

Bir başbakan böyle bir üslupla konuşamaz, konuşmamalıdır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ayrımcı ve bölücü söylemi nedeniyle özür dilemelidir. Eğitim ve öğrenim kurumları, insanları yaftalayan kurumlar değildir.

Sayın Başbakan, imam hatip okullarını kendi arka bahçeleri olarak gören anlayıştan da vazgeçmeli ve geleceğimizi oluşturacak çocuklarımızın ve gençlerimizin özgür iradelerini göz ardı eden, yok sayan ipoteği kaldırmalıdır.

Başbakan bu sözleriyle Türk eğitim kurumları arasında açıkça ayrım yapmış, imam hatip okullarını diğerlerinden daha değerli gördüğünü ifade etmiştir. Terörist ve vatan haini olmayı, mezun olunan eğitim kurumlarına bağlamış, imam hatip okullarının dışındaki okulları potansiyel suçlu yetiştirme kurumları olarak göstermiştir.

Bu çerçevede;

Sayın Başbakanın tespitlerine göre Türkiye’de terörist, anarşist ve vatan haini yetiştiren okullar hangileridir?

Aydınlanma hareketi olan ulusal bağımsızlığı savunan köy enstitüleri terörist yetişmediği için mi kapatılmıştır.

Devlet kayıtlarına göre yakalanan teröristlerin mezun oldukları eğitim kurumlarına göre bir tasnif ve arşivleme yapılmış mıdır? Yapılmış ise sonuç nedir?

Başbakana göre terörü sona erdirmenin yolu herkesi imam hatip okulu mezunu yapmaktan mı geçmektedir?

Hükümetin bundan sonraki terörle mücadele konsepti, tüm okulları imam hatip okuluna çevirmek mi olacaktır?

AKP iktidarı ve Sayın Başbakan ülkeyi tehlikeli bir sürece doğru hızla sürüklemektedir.

Bu süreçten çıkışın tek yolu Cumhuriyet Halk Partisi İktidarıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi İktidarı ile Doğudan, Batıya, Kuzeyden Güneye “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” sevginin ve barışın egemen olduğu bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğiz.

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..