Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '20

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

BURDUR-LİSİNİA PROJESİ

 

Kapalı bir aralık sabahında durakta ayazla savaşmış, sonunda aracımızın ılık ortamına katılmıştık. İyaş önünden şehir dışına çıkmış, Keçiborlu yol ayrımından Kılıç yoluna girmiştik. Seniri geçip İlyas köyüne ulaştığımızda arabadan inerek yürüyüş hazırlıklarına başladık. Sabahın keskin ayazı biraz azalsa da etkisini sürdürüyordu. Ziya hocamızın gözetiminde az biraz ısınma hareketleri yaparak yürüyüş guruplarını oluşturduk. Rahatsızlıktan yeni kurtulduğumdan kendimi fazla yormamak adına kolay rotadakilere katıldım.

Yolumuz Burdur gölüne çıkınca sahilden yürümeye devam ettik. Göl ciddi oranda geri çekilmişti. Sahile iyice yaklaşınca bir kükürt kokusu duymaya başladık. Boş sahil bandına beraberimde getirdiğim meşe palamutu ve hünnap tohumlarını fırsat buldukça toprakla buluşturuyordum.Gittikçe büyük kayaların yolumuzu kestiği sıralarda, yüksekteki kartal yuvası gibi inşa edilmiş göl manzaralı bir kamelya gördük. Altına geldiğimizde içine 30-40 kişiyi rahatça içine alabilecek bir şekilde yapıldığını anladık. Kamelyada çantalarımızı indirerek ufuktaki yeşil ve mavinin birlikte dans edişini keyifle izledik. Buradan patikayı izleyerek tekrar yola koyulunca Lisinia Doğal Hayatı Koruma ve Rehabilitasyon Merkezine ulaştık. Diğer gurup bizden önce gelmiş hatta kahvaltı molasını tamamlamak üzereydi. İki gurubumuz birleşince bizleri karşılayan rehberimizin eşliğinde kapısında Doğa Okulu yazan binaya girdik. Projeksiyon cihazıyla duvara yansıtarak tesisin tanıtımından sonra projenin mimarı Öztürk Karaca kısaca amaçlarını açıkladı. Dünyadaki karbon salınımı ve ısınmanın temelinde sanılanın aksine nükleer denemelerin yattığına inandıklarını, doğada zehir(ilaç)kullanımınısınırlandırmak istediklerini, bu amaçla organik tarımı insanlara anlatmaya çalışan uluslararası bir çalışma yaptıklarını belirtti. Bu projenin uygulanması için devletten çok zor izin alabildiklerini, UğurDündar’ın TV programından sonra daha çok tanındıklarını, birkaç ay önce Burdur gölünün kurumaması için farkındalık yaratmak amacıyla su orucu etkinliği yaptıklarını anlattı. Bu bölgede çok az su isteyen gülcülük ve hiç su istemeyen lavanta üretimini teşvik ettiklerini, bu amaçla uygulama bahçeleri oluşturduklarını belirtti. Bundan sonra rehberimizin eşliğinde doğal hayatta yaralanıp buraya getirilerek tedavi edilen hayvanları topluca ziyaret ettik. Kartal,baykuş,şahinve leylekler kendilerine ayrılan bölümde doğaya salınacakları günü bekliyorlardı. Turumuzu tamamlayınca diğer gurup yürüyüşüne devam ederken bizde onların boşalttığı alanda çantalarımızı açarak masaları donattık. Böyle soğuk havaların olmazsa olmazı çaydır. Kimi bergamotlu, kimi ballı kimi bitkisel çay ikramları müşterilerini ararken sizden beklenen sadece bardak getirmiş olmanızdır. Artık saplı, cam yada seramik bardak olması zevkinize bağlıdır. Kahvaltı sonrası önce lavanta üretim serasını, takiben gül yağı ve lavanta yağı çıkarılan kazanları inceledik.

Vedalaşarak tekrar yola çıktığımızda önce asfalt yolu takip ederek daha sonra da tepelerden yol bularak karakent köyüne ulaştık. Etrafımdaki konuşmalara kulak kabarttığımda yakaladığım yerden konuşmalara katılmaya başladım. Doğal yaşama gönül vermiş, insanların dikkatini bu konuya çekmeye çalışıyordu. Arazide çalışan değişik ülkelerden gelmiş gençleri gördükçe bu çabasında başarılı olmuş diye düşündük.Köy meydanında diğer gurupla birleşerek, bizleri bekleyen araçlarımıza kurulduk. Aklımız anlatılanlarla ve gördüklerimizle gerçekten içimiz açılmıştı. Ülkemizde böyle bir kuruluş olmasından ayrıca burada başka ülkelerden hizmet veren gönüllülerle tanışmamız bizleri haklı olarak gururlandırmıştı. Dönüş için bu defa kestirme yoldan (Gelincik üzerinden)sevdiklerimize kavuşmayı bekledik.

 
Toplam blog
: 85
: 54
Kayıt tarihi
: 25.07.20
 
 

herkese iyi günler dilerim,Isparta doğumluyum,  emekli öğretmenim.TDF Dağcılık eğitimi aldım.Doğayı..