Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

Burdur'u elinde tutan, Antalya'yı alır!

Burdur'u elinde tutan, Antalya'yı alır!
 

Karacaören Barajı.


Tesadüfen Kızıllı Köyünü ve Karacaören Barajını keşfettim. Fotoğraflardaki baraja hayran kaldım. Sonra balık çiftliklerinin varlığını ve kontrolsüz çoğalmalarının videosunu izledim; içime bir korku düştü "eyvah yine hesapsız kitapsız işlere güzelim doğayı katlediyoruz, kurban veriyoruz” dedim. Evet, köylünün geçim kaynağı bu olabilir ama kontrolsüz büyüme, gelecek neslin yaşam kaynağını tehdit edici boyutlarda olmamalı. 

Hiçbir şey insanlığın, gelecek neslin hayatından daha değerli değildir. Geçim kaynağı deyip bu cennet köşesinin, hepten yok olmasına göz yumabilir miyiz? İster İstanbul’da olalım ister Burdur’da; Vatanın her bir karış toprağını, insanlığın, gelecek neslin yaşaması için korumak zorundayız. 

&&& 

Bugünlerde ayağı hiç alışık olmayan siyasiler oy almak için Kızıllı köy’ünü ziyarete gelirler ve derdiniz nedir diye not alırlar. En yakın 38 ve 50 yıl önce Burdur’da iki kez görev almış, seçilmiş bir partinin üyelerinin bu yörede seçim start’ı verdiklerini okuduğumda, Burdur ilinin 2011-1954 arası siyasi tarihini araştırma gereği duydum. 

Hakikatten sağ partilerin son 38 yıldır Burdur’da genel ve yerel seçimlerde rakiplerine büyük fark attığına şahit oldum. Hele ki 2009 yerel seçimlerinde AKP’nin Oy oranı %43, 9 iken bugün AKP ye direnen CHP’nin aldığı oy oranı %2, 7! Bu az çok önümüzdeki seçimlerde Burdur’da kimin görev alacağının bir işareti sayılır Kanımca! 

Buna rağmen asıl sorun CHP’nin ateş hattı olan sahil boylarının AKPye ağır ağır kaptırılmış olması ve bunun endişesi, korkusu; 2002 seçimlerinde Ege ve Akdeniz sahillerinde CHP’nin elinde bulunan beş il; Antalya, Aydın, İzmir, Mersin, Muğla… 

2007 seçimlerinde kısmen el değiştirmiş Mersin MHP ye kaptırılırken, Antalya ve Aydın AKPye kaptırılmıştır. Tabi 2007 seçimlerinde en kârlı çıkan parti; aslında 2002 seçimlerinde Ege ve Akdeniz’de sıfır çeken MHP olmuştur. CHP’nin elinden Mersin’i alırken AKP’nin elinden de Osmaniye’yi almıştır. 

Fakat AKP Antalya ve Aydın’ı CHP’nin elinden almış olması CHP kanadını fena sallamıştır. Bana göre 38 yıldır Burdur’da olup bitenden uzak kalarak oy zamanı köyleri dolaşıp oy istemek yel değirmeniyle savaşmakla aynı şeydir. İpin ucu 1973 yılında salınmış bir daha tutmak mümkün olmamış. Burdur’a hâkim olan siyasi güç, eninde sonunda Antalya’nın da siyasi otoritesini elinde tutması kaçınılmazdır! 

Nasıl ki yıllardır “biz vanaları kaparsak, Suriye susuz kalır veya barajları açarsak Suriye sular altında kalır” diyorsak; bugün bana göre aynı şey Antalya için de geçerlidir. Burdur gelecekte vanaları kaparsa, Antalya susuz kalacak, Karacaören Baraj kapaklarını açarsa Antalya sular altında kalacaktır! 

Antalyada varlığını koruyamayan, Burdur’u alamaz ama Burdur’u elinde tutan, Antalya’yı alır! Nitekim öyle olmuştur. Seçimlere iki üç ay kala halkı, köylü'yü hatırlamakla ve onlara boş vaatte bulunmakla olmaz bu işler. Hangi parti olursa olsun “tokadı” yediği gün akıllanması ve ertesi gün kolları sıvayıp çalışmaya başlaması lazım. Ama suç bizde, alıştık artık seçim yardımı deyip trilyonlarca liraları hiçbir iş yapmayan yan gelip yatan siyasilere dağıtmaya! Aslına bakarsanız vaat edilen 600 lira bu ülkenin her vatandaşına verilmesi olayı abartılmamalı! Halka vaat edilen geçim yardımı, bizim yıllarca onlara verdiğimiz seçim yardımları yanında devede kıl kalır! 

Adam elindekine sahip çıkamamış ve hatta elindekileri söküp almış bir parti liderini, nerdeyse üzerine atlayıp saçını başını yolacak (!) üslup dersen ona keza (ulan, filan)! Kimin için bizim için mi? Sen öyle san, elinde kalanları kaybetmemek için. 

Karınca ve ağustosböceğinin hikâyesi gibi, biri çalışır biri sahillerde bacak çatar. Eldekiler taraf değiştirince en kolayı belden aşağı vurup “Ülen ben senin…” Sonra özürler filan. Hani hep derler ya seçilen; ”Millet bize bu görevi verdi.” Kaybeden de; “Millet bize muhalefette kalma görevi” verdi. 

Hadi ya güldürmeyin bizi; bu millet kaybedene görev filan verdiği yok, siz kaybedenler yeter artık yahu defolun gidin bu milletin bu halkın üzerinde daha fazla kambur olmayın. Arkadan gelen genç siyasilerin önünü açın bu ne utanmazlık bu ne pişkinlik bu ne rezilliktir anlamış değilim. 

AKP den başka bir partiye oy verme özgürlüğümüzü, bizim elimizden almayın ! Kendi oyuna, kendi yurduna sahip çıkamayan insanların kendi varlıklarını kurtarmak için verdiği mücadelelerden bıktık artık. Bize geçmişi temiz, egosu olmayan, halkın ekonomisi için kafa patlatacak sözüne inanılan güvenilen temiz şaibesizi siyasi liderler lazım! 

O almış, bu görmüş, bu tutmuş, bu yemiş bu da resmini videosunu çekmiş muhabbetleri bizi ilgilendirmiyor. Bize şikâyet edeceğinize o dosyaları Cumhuriyet savcılarına götürün. Kim bu ülkenin beş kuruşunu yediyse burnundan fitil fitil gelsin! 

Bizi ilgilendiren alınan karar ve önlemlerden sonra evimize çocuklarımıza götürebileceklerimizdir. Onların yarınları ve istikballeridir. Sağlığımız, sıhhatimiz ile oynanmamasıdır. Son yıllarda siyasilerimizin televizyonlardaki konuşmalarından halkımızın %80’nin psikolojisi bozulmuştur. Koyun can derdinde, kasap et derdinde! Bize ne kardeşim sizin kavganızdan, bize ekmek lazım iş lazım. Dükkânlar siftahsız açılıp kapanıyor, her taraf grosmarketlerle doldu taştı küçük esnaf yok oldu sabırları taştı! Bırakın itişip kakışmayı yetmişli yılların ağız dalaşını; iş yapın iş. 

Milletin özgür iradesine ve düşüncelerine kendi menfaatleri için ipotek koyan ulemaya sesleniyorum. Önümüzdeki seçimlerde herkes özgür iradesiyle oy kullanacaktır. Ya şimdi renginizi belli ederek konuşun, ya da seçimlerden sonra ebediyete kadar susun! Bu millet 12 Haziran sonrasında hiç kimseye “muhalefette kal “ görevi vermeyecektir. “İktidar ol” görevi vermediği partilere “defol git, gölge etme başka ihsan istemem” görevi verecektir! 

Kavgadan itişip kakışmadan, “yenilen pehlivan güreşe doymaz” mantalitesinden ve erken seçim laflarından bıktı artık. Sabıkalılar dokunulmazlık kalkanından yararlanmak için aday olmasın. Bundan böyle sokaklarda araba tepelerinde oy avcılığı yapılmasın. Seçim yardımı altında bu milletin, devletin paraları geçimini sırf bundan sağlayan asalaklara dağıtılmasın! Tüm grosmarketlere bulundukları yerdeki esnafları bünyesine alma zorunluluğu getirilsin! Dağdan gelenler bağdakileri kovmasınlar adamın asabını bozmasınlar… :) 

Bu arada 2002 seçimlerinden önce memleketi 70 sente (!) muhtaç bırakanları unutmuş değilim. Bize attıkları devolüsyon kazığının etkisinden kurtulmuş değiliz! Millete “paranızı devlet bonosuna yatırın” diyenler, kendileri paralarını dövize yatırıp vurgun yaptılar! Devolüsyondan önce devletin milyar dolarları kimlere satıldı meçhul? Halen meydanlara hangi yüzle çıkıyorlar.. ya suphanallah!  

Bir çift sözüm de AKP ye; Yollar, Metrolar, Metrobüsler, Hastaneler, Tokiler, laleler, sümbüller tamam da; sıra halkın cebine ne zaman gelecek. İşsiz gençlerimiz, tayin bekleyen öğretmenlerimiz, emekli olamayan babalarımız ne olacak? Piyasadaki bu durgunluk ne zaman bitecek? Siftahız kapanan dükkânlar ne olacak? Devletin imkânlarını kullananlar kabuk yenilerken, ayakta durmakta zorlanan hatta duramayan kapanan esnaf ne olacak?  

Oylarımız emanettir, ”padişahım çok yaşa” devri bitmiştir. Kimse kendini dev aynasında görmesin! İktidar kendi saltanatı için değil, halkı için vardır. Halk, insanı vezir de eder rezil de. Bence dikkate alsanız artık (!) bu muhalefetin size tanıdığı son şans olabilir! 

Not: Konu dağıldı. Kızıllı köy’ü Karacaören barajının vanalarını sıkı tutsunlar, siyasilerle pazarlığını iyi yapsınlar bence o köyde ekmek var! Saygılar sunuyorum… 

M.Talip Girgin. 

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..