- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Burgazadası'nda bana yakalandım
Sarı gençse, beyaz yaşlı; ya Burgaz?
Burgazadası ruhumda iyi duruyor.
Vapursuz da gelsem, elimde sarıyla yavaş yavaş çıkıyorum Kalpazankaya'ya. Biraz Moda Moda bakacağım aşağılara, yukarıdan; sonra aşağıdan Şile Şile gülümseyeceğim bana.
Yaptım dediklerimi ve ayaklarım suda üşüyerek denize taş atan çocukları seyrettim; taşlar, çocukların taşları denizle kucaklaştıkça....yok, sandığın gibi taşlaşmadım.
Not düşüyorum, kulağında küpeli genci diğerinden biraz önde sevdi bizimkiler; çünkü hep geç kalıyordu, çünkü üzerinde taşıdığı naifliğin rengi gerçekti.
Yanımızda şiir yoktu, hepimiz şiir giyinip gelmiştik.
Beyaza ara verip parka girdiğimde, piyano yakaladı beni; o yavaşlık çarpıcıydı. Döndüğümde geri, masadaki herkes, masalar dolusu güldü. Adamın boyu, sahiden iki kilo muydu?
Sarı genç, çıkar iner Kalpazankaya'ya; neşeli. Bizim beyaz, yaşlı, öyle uzun uzun yürüyemez, oturur denize yakın masaya; hüzün penceresi açık.
Burası Burgazadası, dedim elim havada, martılar, kediler, köpekler, atlar koştururken, uçuşurken önümde, tepemde; komiktim, saklanırken dilimden dökülenlerin gölgesinde.
1. Not: Şiir gözlü kediyi sevdi şiir; öykü bakışlı köpeği sevdi aşk ve denemenin hasını döke döke uçan martıyı yakaladı hüzün; ben mi? Ben masada kiraz ile finali konuşuyordum.
2. Not:
Bıraktığım
bir beni almaya geldim
dedim,
tamam dedi,
bekletmeden o beni
bana verdi;
Burgazadası bu be!...diye
bağırdım,
almasını bildiği gibi
geri vermesini de bilir.
Ş.Y.