Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Bursa –Diyarbakır “cengi”nden “zafer” çıkmaz!

Bursa –Diyarbakır “cengi”nden “zafer” çıkmaz!
 

Kâh devlet politikasıyla kâh kışkırtmalarla oluşturulan öfkeler, dışarı çıkmak için her fırsatı kolluyor. Bu öfke boşalmasının son örneğini Bursaspor-Diyarbakırspor maçında yaşadık.

Barış, kardeşlik, yarış, centilmenlik, toplumsal dayanışma amacını güden spor karşılaşmalarında “siyasal hezeyanlar” yeşil alana sıçratılırsa ne olur? Bunun bir örneği olarak geçtiğimiz cumartesi günü Bursa’da oynanan Bursaspor-Diyarbakırspor maçında ortaya çıkan manzara ürkütücüydü.

Bu tip olaylar, daha büyükleri için bir tür işaret fişeği sayılmalıdır. Spor karşılaşmasında ortaya çıkan şiddet enerjisi, uygun zemin bulunca bütün yurt yüzeyine yayılma riskini taşıyabilir. Kürt sorunu nedeniyle “ülkemizde bir iç savaş çıkar mı?” sorusunun yanıtı, bu üzücü olaylardan sonra oluşturduğumuz tepkilerde saklıdır.

Haber sitelerinin “yorumlar” bölümü bir gösterge olarak alınabilir. Maç sırasında olaylara neden olan öfke birikmesinin çok daha fazlasını ve muhtemel sonuçlarını bu yorumları okuyunca anlayabiliyoruz. Ne yalan söyleyeyim, yorumları okuyunca benim kanım dondu. Özellikle kendilerini “milliyetçi, ülkücü” olarak tanımlayan kesimlerin mesajlarında, mevcut “obsesif” hastalığın daha da derinleştiğine tanık oldum.

Kendilerinden başka herkes; Kürtler, solcular, liberaller, demokratlar, siyasal İslamcılar, Aleviler bu “vatanı satmak ve bölmek” istiyor. Dolayısıyla bu kişiler “ihanet” içindedir ve sonuç olarak da “düşman”dırlar. Düşman ise öldürülmesi, yok edilmesi gereken bir varlıktır. İndirgemeci basit mantığın kurbanı olmuş bu anlayıştaki kişilerin, ayrılıkçı hayallere kapılan bazı Kürtler gibi; topluma kazandırılmaları, ikna edilmeleri ülke bütünlüğü ve ulusal birliğimiz için ciddi bir önem taşıyor.

Bir yorumcu şu soruları sorarak kavgadaki haklılığını tescil ettirmek istiyor. “Herhangi bir süper lig maçında Diyarbakır tribününden 1 tane Türk bayrağı gördünüz mü?” “İstiklal Marşı okunurken marşa katılan 1 tane Diyarbakır taraftarı gördünüz mü?” “Bursa maçında İstiklal Marşı okunurken tribünlerin ve Diyarbakırlı futbolcuların hafif laubali halini gördünüz mü?” “Neden formaları 3 Kürt renginden biri olan kırmızı ve yeşil?” “Neden Malatyaspor’a, Elazığspor’a ya da Erzurum’a yapılmadı da, Diyarbakırspor’a yapılıyor?”

Bir başka yorumcu Diyarbakırspor taraftarlarının niçin “Ne mutlu Türküm Diyene” pankartı açmadığını sorguluyor. Bu yorumlar tek tipçi hastalıklı kafa yapısının, yaşadığımız onca acılı tarihten ders almadığını göstermiyor mu? Elbette Diyarbakırspor taraftarının da, etki-tepki mekanizmasının bir sonucu olarak çok masum olmadığını vurgulamamız gerekiyor.

Devletin son yıllara dek sürdürdüğü “Kürt halkının varlığını inkar” ve baskı yoluyla sindirme politikasına karşı, kendini Kürt gören yurttaşların biriken öfkesi maçlarda da dışarı vuruluyor. Hatta zaman zaman bu gerçekliği istismar eden PKK ve yandaşları, özellikle Diyarbakır’daki maçları ev sahibi olmanın avantajını da kullanarak, PKK gösterisine çeviriyorlar, rakip takımları taciz ediyorlar. Ne olursa olsun, bir şehrin spor takımını şiddet örgütü PKK ile özdeşleştirmek, her demokratik Kürt talebini “PKK’nın talebi” olarak görmek, uzun yıllar devlet eliyle tesis edilen “etnik Türk milliyetçiliği kavramları”na herkesin saygı göstermesini istemek, ulusal birliğimize hizmet eden anlayışlar değildir.

Nerede “isterik” bir milliyetçilik varsa, karşı tarafta da benzer bir milliyetçiliğin oluştuğunu unutmamalıyız. Gelin ülkemizde yaşayan herkesin paylaştığı ortak değerlerimize güzellemeler yazalım. Farklılıklarımızı kafamıza taktığımız an, kaybettiğimizin resmidir.

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..