Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Bursa-Gölcük-Kocaeli geçilmez!... / 20 yıllık bir şoför böyle zulüm görmedi!...

Bursa-Gölcük-Kocaeli geçilmez!... / 20 yıllık bir şoför böyle zulüm görmedi!...
 

Artık trafikte ve durmak ve beklemek sinirlerimi bozuyor!... Bu sabah itibariyle çok zorda kalmassam, bir yurttaş olarak, bir daha araba kullanmamaya karar verdim!... Dün gece yarısından bu yana sanırım, depresyondayım!... Dilerim bu durum, üçyüz kilometrelik bir yolun fırtına yüzünden biraz şansız, meşakkatli ve zahmetli olarak altı yüz kilometreye çıkmasından ama daha da önemlisi, mesuliyetsiz, marifetsiz, ilgisiz, bilgisiz, laubali ve yüzsüz bir keyfiyetin sonucu ortaya çıkan son kilometrelerindeki rezil bir durumdan kaynaklanmıştır ve geçicidir!...

Lodos bayram sonu tatilinin sıkıntılı dönüşünü tetikleyince, TEM'deki çilenin bir başka ve de farklı versiyonu, Bursa-Gölcük-Kocaeli D-130 karayolu güzergahı üstünde ortaya çıktı... Ama ne çıkış!...

Bandırma, Bursa feribot seferlerinin iptali ve zaten Yalova ve Topçular feribot ve araba vapuru seferlerinin, şiddetli Lodos'dan dolayı iptal edilmesi, İstanbul'a zorunlu dönüşü Körfez yoluna kaydırdı!... Ve radyoyu aperatif olarak kullanma kültürüne saplanmış bir toplum olduğumuzdan, bir Allah'ın kulu da, Körfez'deki bu rezaletle ilgili ciddi bir uyarıda bulunmadı... İş bayram yoğunluğuna bağlandı, o kadar!... Bursa üzerinden Kocaeli-İstanbul ve diğer güzergahlara gidecek olan yolcu yurttaşlarımız, İznik ya da Bozüyük-Bilecik üzerinden o akşam saatlerinde yola çıksalar kesinlikle çok daha rahat TEM'e ve gidecekleri yerlere ulaşırlardı... Çünkü biz , Yalova-Topçulardan sonra D-130 karayolunda, Gölcük'e kadar olan yaklaşık kırk kilometrelik bir mesafeyi, dikkat; Altı saat onbeş dakika'da aşabildik!... Bu bölgede hangi nedenlerle olduğunu bilemediğim, ancak İstanbul-Kocaeli -Bursa sanayi bölgelerini Marmara ve Ege'ye bağlayan stratejik bir yolun hiç olmazsa duble yol haline yeni yeni getirilmesi, birazda D-130 bölgesindeki çarpık imarlaşma ve politik kaygılardan kaynaklanan, ciddi bir hükümet zaafiyetidir!...

Değirmendere-Karamürsel arasıra zaman zaman tek şerite inse de de, Halıdere'ye yaklaşırken Yıldızlar askeri bölge de uzun bir mesafede tek şeride düşülse de asıl sorun ki traji-komiktir ve de bizim bir toplumsal aynamızdır... Sorun teknik olarak, bazen kod farklı, ancak genelde bozuk dalgalı, çukurlu, stabilize duruma düşmüş ve araçları zorlayan toplam 400-500 metrelik bozulup öylece bırakılmış bir yoldan kaynaklanıyordu!... Bu yol, Halıdere içinde de maalesef devam ediyordu ki sanırım burdan geçen insanlar kabaca yalnız nu nedenden ötürü bölge belediyesini hayırla anmışlardır...

Türkiyedeki ''Müteahhit'' zihniyetin ve belediyeciliğin ve de bürokrasinin insandan ve yurttaş haklarından kopukluğunu, gene Türkiye'deki trafik sisteminin ne kadar sağlıklı yönetildiğini, dün gece direksiyon başında kırk kilometreyi altı saate aşıp, aşarken de beş-on metrede bir vites değiştirip ve genellikle birinci viteste giderek ve de sabahlıyarak bir kez daha idrak ettik... Debriyaja kaç kez bastığımı o mesafe içinde varın siz hesaplayın... Ve o kısa mesafede benzin takviyesi yapmak zorunda kaldığım deponun harcadığı ekstra benzini!...

Peşpeşe on metre arayla meçhule giden iki ekip arabası sonunda geri dönerek, Gölcük askeri bölgesinde daralan zorunlu ikili hatta, vasıtaları tek sıraya sokmaktan başa hiç bir iş yapmadı ya da yapamadı... Bir ucu Değirmendere'de bir ucu da Halıdere'de olan araç kuyruğunun kuşbakışı görünümü çok estetik olsa gerektir!... Böyle olağan üstü hava koşulları ve bayram sonu yoğunlukta, bu noktalarda toplam altı nöbetçi polisle bu işi yapma becerisini gösteren yöneticileri kutlama gerekir!...

Sürücülere gelince, bu denetimsiz yolda neler yaptılar biliyor musunuz?... Onlar tam idrakini yitirmiş ''Çılgın ve de yılgın Türkler''di!... O daralan yolda, dörtlüleri yakarak karşı yolun sol şeridini yaşamlarını riske edip arasıra işgal edip üçüncü bir şerit oluşturarak, düzenli sıra takip eden yurttaşların haklarını da gasp ederek fütursuzca ve çılgınca mesafe kat etmeye çalıştılar!... Denetleyen ve ceza veren olmadığı için bunu o kırk kilometre boyunca defalarca yaptılar... İlginçtir, o karşı sol şerit yetmeyince ya da üçüncü şeritte tehlikeyi göze alamayınca, bir kesimi de, İngiliz usulü, karşı tarafın güvenlik şeritinden bazen kırk tonluk bir kamyonun ardında, 4'lü ve 5'li konvoylar halinde menzillerine erişmeye çalıştılar!... Diğer ilkeli şoförlerin şaşkın bakışları arasında, küçük kurnazlıkların ve girişim gücünün her otomobil sınıfında seçkin örneklerini simgelediler... İlginçtir ki, bu şova tümüyle profesyonel olan, tur otobüsleri, kamyonetler ve tonlarca yükü olan kamyonlarda katıldı... Hele o kamyon ve otobüslerin karşı güvenlik şeridinden Körfezin içlerine, peşlerine takılan 4-5 otomobille yol alışları ve hiç bir trafik müdahalesiyle karşılaşmamaları korkunç bir şeydi!... Meraklı ve sorumlu yöneticiler akşam yirmi ve sabah beş arası o hatta kesilen cezalardan, durumun vehametini belki anlamaya çalışabilirler!... Ben sayabildiğim üçyüzden fazla aracın, biz ilkeli şoförleri ve ailelerimizi riske ederek, hayati tehlike arz edecek şekilde yanımızdan ve karşı güvenlik şeritinden kural dışı olarak yol aldığını beyan edebilirim!... Ve nihayet Karamürsel girişine yaklaştığımızda şaşkın bir vaziyette yolun ortasında yakaladığım trafik polisine, ''bizi de zora sokan bu hergelelere ceza kestin mi bari ...'' sorusuna, ''Çoook'' olarak geçerayak verdiği cevabı da sanırım hiç unutmayacağım!...

İnsanımıza bu dar zamanda çektirilen azap ve işkencenin maddi ve manevi zararın çözümü aslında basitti: İyi bir ışıklı uyarı sistemi, yolun tek sıraya düşürülecek şekilde köprülerdeki gibi ayırma konileriyle düzenlenmesi, belde girişi ve içlerindeki yaklaşık beşyüz metrelik bölgenin tesfiye edilip, geçici bir şekilde asfaltlanması, yolda bazı yerlerdeki kod farkının düzeltilmesi ve trafik polis denetiminin ciddi bir şekilde gerçekleştirilmesi!... İşte bunu koordine edemeyen zihniyet ve yönetim anlayışları, (benzin ikmalinde öğrendiğimiz ...) aylardır süren bu çilenin sonunda trilyonlarca yakıt ve yedek parça israfına neden oldular.... Ve bu durumun insan ve çevreye verdiği toplam zararı idrak edecek dinamiklerden yoksun olduklarını bu şekilde göstermiş oldular... Dinimizde israf haram olmasına rağmen, bu büyüklükteki maddi ve manevi zararı anlama ve hazmetme anlayışından, tüm afra ve tafralarına rağmen uzak kaldılar...

Şimdi ben kural ve yasalara uyan bir yurttaş olarak, bana çektirilen bu haksız acı, işkence ve maddi zarardan dolayı, bu rezillik sürecinde benim yurttaş olarak tazminat talep edebileceğim mercilere karşı açmak istediğim davada, bana katkı ve destek sunacak, hukuk insanları aradığımı arz ediyorum!... Ve bana bu konuda destek olacak demokrat ''Hukuk İnsanları''nın yardımlarını bekliyorum...

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..