Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '10

 
Kategori
Futbol
 

Bursa seyircisi holigan mı?

Bursa seyircisi holigan mı?
 

Bursa Taraftarına Holigan Denir mi?


Bir gurup arkadaşımızla Kurban Bayramı’ndan önce oynanan Bursaspor-Trabzonspor maçına gittik. Bursalı dostlarımız tarafından ağırlandık, maçı birlikte Bursa tribününde tebdili kıyafet seyrettik.

Stadyuma tek başıma yürüyerek gittim. Şehir, iki şampiyon Anadolu takımının karşılaşmasının heyecanı içindeydi. İki takımın taraftarları sokaklarda yaşlı, genç, kadın, erkek yan yana yürüyorlardı. Stadyum etrafında da her iki takıma ait bayraklar, flamalar, kaşkollar aynı tezgâhlarda yan yana satılıyordu. İlginçtir, bazı kaşkol ve flamalar Trabzon ve Bursa renkleri uç uca eklenerek oluşturulmuştu.

Maç öncesinde her tarafta dostluk rüzgârı esiyordu. Stadyum etrafında bir iki tur attım, Bursalı bir gencin telefon konuşması haricinde taraftarlar arasında da herhangi bir husumet havası sezmedim. O genç, telefonda kimle konuşuyorsa, çıkışıyordu:

“Trabzonluların böyle elini kolunu sallayarak dolaşmalarına nasıl müsaade edersiniz!”

Stadyuma girdiğimde maçın başlamasına yarım saat kalmıştı. Diğer büyük takımların farklı olarak Bursaspor’un ateşli taraftarı kale arkasında toplanmış. Etkileyici tezahüratları, marşları, şarkıları daha dışarıdayken kulakları sağır ediyordu, içeride büsbütün etkisinde kalıyor insan.

Bursa’nın baş çelişkisi Beşiktaş. Hani her statta seyirciyi ayağa kaldırıp tezahürata katmak için “Ayağa kalkmayan filanca takımdan olsun, ” diye bağırılır ya; Sami Yen ve Avni Aker bu filanca takım Fenerbahçedir; Saraçoğlu’nda GS; Bursa’da ise Beşiktaş…

Trabzonspor daha maçın başlarında 2-0 öne geçti. Buna rağmen Bursa’nın o muhteşem seyircisi maç boyunca bir an olsun susmadı, takımını devamlı ateşledi. Sadece kale arkasındakiler değil, neredeyse tüm stadyum. O gün gördüm ki, Bursaspor on bir kişiyle ve on ikinci adamın desteğiyle oynamıyor, en az on beş kişiler. Yıllarca maça giderim, hiçbir takımın seyircisinin – yaratıcılığıyla tanıdığımız Beşiktaş da dâhil- takımını bu kadar gönülden desteklediğine şahit olmadım. Üstelik takımları yenik oynuyordu. Bir an olsun takım veya yönetim aleyhine bağıran, futbolcularına küfreden çıkmadı…

Maç bitti, Bursalı dostlarımız, galip geldiğimiz için bizi kutladı; biz de iyi oyunlarından dolayı onları tebrik ettik. Otele yine yürüyerek dönecektim… Ne olduysa stadın yol tarafına bakan kısmına geldiğimde oldu, bir gurup Bursalı taraftar Trabzon forması giyen gençlere saldırdı. Araya girip müdahale etmeye çalışanlar da oldu, ama saldırıyı durduramadılar. Hele orta yaşlarda adamın birinin 61 plakalı bir arabayı işaret ederek kışkırtması garipti.

Stattan 300-400 metre uzaklaşmıştım. İki Bursalı gencin ateşli konuşmalarına ister istemez kulak kabarttım:

“Herife bir vurdum, yere düştü, ” dedi birisi, “Bir tane de yerdeyken geçirdim…”

Tebdili kıyafet olmanın verdiği cesaretle koluna girdim.

“İyi de oğlum, ” dedim, “Neden? Neden vurdun adama?”

Ne derse beğenirsiniz!

“Abi, bunların hepsi … çocuğu!”

O esnada başka bir gurubun tezahüratı engel oldu, ne dediğini tam olarak duyamadım. Herhâlde “bu vatanın çocuğu” “süt çocuğu” gibi bir ifade kullanmış olmalıydı.

Bir süre beraber yürüdük. Konuştukça, maçın heyecanı ve sıcaklığının dumanı henüz üzerinde olmasına rağmen, yaptığının pek de matah bir şey olmadığına ikna olduğunu hissettim.

Sonra başka stadyumlarda yaşananlar ve yaşanabilecekler geldi aklıma. Mesela aynı karşılaşmanın memleketim Trabzon’da olduğunu hayal ettim. Bursa taraftarının başına gelecekler çok da farklı olmayacaktı… Keza Ali Sami Yen, Şükrü Saraçoğlu ya da İnönü, rakip takım seyircileri için hiç de öyle huzurla girilen yerler değil.

Ertesi gün Bursa’nın tarihi yerlerini dolaştık, esnafla, gençlerle sohbet ettik. Bu defa Trabzonlu olduğumuzu gizlemedik. Nahoş söz işitmek bir yana, herkesten büyük bir yakınlık ve misafirperverlik gördük.

Bursa’nın seyircisi holigan filan değil. Bursa’nın holiganlar her takımınki kadar. Tek farkları daha örgütlü olmaları ve taraftar üzerindeki etkileri. Örgütlü bir avuç insanın, örgütsüz binlerden çok daha etkin olduğu herkesin malumu. Bu yüzden sakın ha hiç kimse, bir avuç fanatiğin davranışını tüm Bursa seyircisine mal etmesin.

İsmet İnönü’nün sözünü koşullara uyarlayarak bitirelim: Stadyumlardaki efendi insanlar, holiganlar kadar örgütlü ve cesur olursa, futbolda kargaşa da olmaz kavga da …

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..