Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '10

 
Kategori
Spor
 

Bursaspor ve ütopik hedeflerimiz

Bursaspor ve ütopik hedeflerimiz
 

Şunu peşinen kabul etmek gerekir ki Ibrox Stadı’ndan, hele hele tribünleri tamamen dolu olan Ibrox Stadı’ndan puan çıkarmak sadece Bursaspor değil tüm takımlarımız için oldukça zor bir iş. Bu nedenle en az kendi kadar güçlü olan rakibi karşısında topa daha çok sahip olan, oyunu kontrol edebilen ve mücadeleyi hiçbir zaman elden bırakmayan timsahları aldıkları yenilgiye rağmen kutlamak gerekir.

Fakat bugün bu güzel mücadele ve iyi oyuna dahi sevinemememizin en büyük nedeni sahadan puansız ayrılmamız değil hedefimizin gruptan çıkma olarak belirlenmiş olması. Sahi kim koyuyor bu hedefleri?

Son yıllarda şöyle bir alışkanlığımız var: adeta tüm temsilcilerimiz her sene bu civarlarda başarılar elde ediyormuşçasına, temsilcimizin ve daha da önemlisi rakiplerimizin kim olduğuna aldırış etmeden Avrupa Ligi’nde final, Şampiyonlar Ligi’nde ise gruptan çıkmayı hedefliyoruz. Ancak geride kalan onlarca yılda sadece bir UEFA finali ve birkaç gruptan çıkma başarısı elde ettiğimiz düşünüldüğünde bu hedeflerin beynimiz değil yüreğimizden geldiğini tespit etmek hiç de zor değil.

Hedeflerin yapabileceklerin biraz üzerinde olmasının faydalı olacağına yürekten inanıyorum fakat Bursaspor’un aldığı her puanın başarı sayılacağı bir grupta ütopik bir şekilde ilk ikinin hedeflenmesi hem takımın içinde bulunduğu şampiyonadan zevk almasını hem de tecrübe kazanmasını engelliyor hem de rahat oynama fırsatı vermediği için hatalara davetiye çıkarıyor.

Bursaspor için Şampiyonlar Ligi’ndeki en önemli eksikliklerden biri de tecrübe. Fakat bu tecrübe eksikliği temsilcimizin ilk kez devler liginde boy gösteriyor olmasından kaynaklanmıyor zira bu platforma katıldıkları ilk sezonlarında hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’nin önemli başarılar elde ettiğini biliyoruz. Yeşil beyazlılar için asıl mesele takımın son on altı yıldır herhangi bir Avrupa mücadelesine yer almamış olması ki böyle bir kayıp dönemden sonra Valencia, Rangers ve Manchester Utd. gibi son derece önemli rakipler ile eşleşmek, araba kullanmayı bilmeden trafiğe çıkmaktan çok da farklı değil aslında.

Glasgow’daki maçın özeti şuydu: Bursaspor, rakibi karşısında gerek savunmadaki dikkati (gol pozisyonundaki hata dışında), gerek orta alandaki baskısı, gerekse en iyi yaptığı işlerden biri olan ani atakları ile elinden geleni yaptı ve bu performans muhtemelen yeşil beyazlıların Süper Lig’i kayıpsız bir şekilde lider götürmelerini sağlayan performansın dahi üzerindeydi. Fakat Rangers’ın kendi ligindeki şampiyonluklara ambargo koyacak kadar tutarlı bir kadroya ve Old Trafford’da gol yemeyecek kadar sağlam bir savunmaya sahip olması tabiri caizse, hem Ertuğrul Hoca’nın hem de sahadaki on bir futbolcunun elini kolunu bağladı.

Neticede Bursaspor her ne kadar son şampiyonumuz ve ligimizin güncel lideri olsa da Şampiyonlar Ligi’nin temsilcimiz için çok zorlu bir arena olduğunu baştan görüp bu kurtlar sofrasındaki hedefimizi yüreğimizin değil ayaklarımızın gidebildiği yer olarak belirleyebilseydik bugün iki maçta gol atamadan beş gol yediğimize üzülmek yerine oynanan iyi futboldan memnun olur, eksiklerimizi daha net görebilir ve kendimizi sonraki Avrupa maçları için daha sağlıklı bir şekilde geliştirebilirdik.

Umarım bundan sonra hedeflerimizi tespit ederken sadece gönlümüzü değil biraz da mantığımızı dinleriz.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..