Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '18

 
Kategori
Güncel
 

Bütün Kediler Benim Olmalı

Bütün Kediler Benim Olmalı
 

Bütün kediler benim olmalı.... Bu hissi içimden çıkarıp atabilmek istiyordum. Fazla duygusal ve nihayetinde çözümsüz bir his olduğu için. Neyseki benim gibi düşünen bir yakınımın sözleri sonrasında kendime karşı hüsnü zannım arttı. Artık normal biri olduğumu düşünüyordum. Bu yüce gönüllü, fedakar, yüreği sevgi dolu, veee; bu sevgiyi en cömert şekilde hiç çekinmeden sunan, adeta sevgi öğretmeni bu insan gibi düşünüyor, aynı hisleri yaşıyorsam eğer, erdemli bir insan olma yolunda bir level atlamıştım demektir.

Çocukken gösterdiğim kedi sevme teşebbüsümün hüsranla sonuçlanması sonrası uzun yıllar kedilerden korkmuş, ama bir şekilde bunu yenmem gerektiği düşüncesini, ortam bulduğunda harekete geçmek üzere aklımın bir köşesinde saklı tutmuştum. Bu yöndeki ilk çabalarım arkadaşımın bahçesindeki yavru kediler oldu. Bir taraftan seviyor, bir taraftan reflekslerini tanımamaktan dolayı biraz da çekiniyordum. Koca bir insan olarak bu minicik canlardan çekindiğimi kimseye belli etmeden onları tanımaya ve yakınlaşmaya gayret ettim.

Yıllar sonra bu gayretim ilk kedim Karamel’le doruk noktasına ulaştı. Anneleri ölmüş dört kardeşin içinden seçip aldığımız, sonradan “canım” olacak Karamel’i aslında en çokta istemeyen bendim. Korkuyordum bir heves uğruna aldığımız kedinin bakımını ihmal etmekten, onu sevgisiz bırakmaktan... Bu his aslında içinde fazlaca sorumluluk taşıyan bir histi. Sahiplenme duygusunun üzerime yükleyeceği sorumluluğu farketmiş gibiydim.

O küçücük canıyla ne istediğini bir şekilde anlatan bir akıl küpüyle karşı karşıyaydım artık. Bütün gün kendini temizlemekten yorulmayan, oynamaktan ve ilgiden hiç bıkmayan bir sevgi küpüydü aynı zamanda o. Öyle sevgi doluydu ki, gözlerine bakarak sevgimi anlatmak için kırptığım gözlerim, hiç karşılıksız kalmıyordu. Üzüldüğümde yüzüme acı acı bakıp halden anlayan, yokluğumda özleyip, eve gelince sevinçten yerlerde yuvarlanan bir dostum vardı artık. Zaman zaman evin ortasında karşılaşır, birbirimize koşarak gelir, sarılıp öpüşüp koklaşırdık onunla. Artık bütün kedileri rahatlıkla sevebiliyordum. İçimde tuttuğum sevgimi, fiili olarak gösterebiliyordum onlara artık. Nerde bir kedi görsem, dokunamasamda gözlerimle gözlerine bakıp, sevildiğini, sahipsiz olmadığını hissettirmek istiyordum. Evet “Tüm kediler benim olmalıydı”...

Benim olmalıydı çünkü, nerden bilebilirdim benim sevdiğim kadar sevildiklerini. Sevgi dolu kocaman bir derya iken onlar, farkedilemeyip itilip kakılmalarına, sokaklarda ürkekçe dolaşmalarına nasıl tahammül edebilirdim. Onları seviyordum; aynı zamanda bir taraftan yüzüme ayna gibi yansıyan onlarda gördüğüm beni seviyordum. Şefkatli beni, başkasının mutluluğundan mutlu olan beni, bir canlının huzursuz olmasına kıyamayan beni... Karşılıksız sevdiğimi görebilmeyi seviyordum. Hayatta en güzel şeyin sevgi olduğunun tezahürüydü onlar. Sanırım ben aslında, sevmeyi seviyordum. Ve bir kedi tarafından sevildiğim gibi, hiç çıkarsız, hesapsız, en naif, en masum şekilde sevilebilme ihtimalini de.

Neyseki içimdeki bu hissin yatışmasına vesile olan güzel yürekli insanlar vardı. Sevmeyi bilen, yüreğinin güzelliğini bir canlıdan esirğemeyen güzel insanlar... Sosyal medyada evine yeni aldığı minik kedisini “guzummm” diyerek seven Kayserili o güzel bayan mesela. Bir anadolu insanı olarak “guzumm” demenin içinde neler barındırdığını gayet iyi biliyordum. Guzumm demek, “seni seviyorum” demek, “Sen hiç endişelenme, seni sahiplenen biri var” demektir. “Yeter ki sen rahat ol, seni düşünen biri var” demektir. İyiki varsınız guşlarr, guzularr ve onları canı gibi seven güzel insanlar.

Bu vesileyle kedilerin geçmiş Dünya Kediler Günü’nü, sevgi dolu insanların ise geçmiş Sevgililer gününü kutlamış olayım. Sevgi hiç eksik olmasın hayatınızda. Sevgiyle kalın.

 

 
Toplam blog
: 6
: 165
Kayıt tarihi
: 21.04.17
 
 

Merhaba; Halkla İlişkiler Uzmanlığı ve Yöneticilikle devam ettiğim meslek hayatıma ve anılarıma d..