Bütün öğrencilerden özür dilerim!

Başlığı okuduğunuzda; "Bu öğretmenler yine(!) ne yaptı da özür diliyor" diye düşünmüş olabilirsiniz. Ama bu sefer farklı. Sanırım hepimizin onlara özür borcu var.

MEB biraz geç kalsa da 14 milyon öğrenciyi ilgilendiren bir karar aldı ve okulların kapanış tarihini 19 Haziran'dan, 15 Haziran'a çekti. 15 Haziran'da öğrencilerimiz-çocuklarımız karne alacak. Kimisi sevinirken, kimisi üzülecek. Umarım daha önceki yıllarda yaşanan kötü olaylar bu yıl da yaşanmaz. Sevgili anne-babalar, ne olur kötü karnede tüm suçu yavrularımızın üzerine yıkmayalım.

Ben öğrencilerimden özür diliyorum. Hayatta sınav hariç hiçbir yerde karşılarına çıkmayacak olan bilgileri kendilerine öğrettiğim-öğretmek zorunda olduğum için. Özür diliyorum; oyun oynamaları, dinlenmeleri gereken tenefüslerde "Yavrum sınava az kaldı, bırak oyunu geç soru çöz." demek zorunda olduğum için. Özür diliyorum en yakın arkadaşının kendisine "rakip" olduğunu hatırlattığım için. Özür diliyorum; "Öğretmenim sıfat tamlamasını değil, hayatı anlat bana" diyen öğrencime utandığım, fakat bir türlü cevap veremediğim için. Özür diliyorum; O küçücük bedenlerine adı OKS ve ÖSS olan ağır yükleri bindirdiğimiz için. Affedin bizi çocuklar affedin!

Sevgili anne-babalar; geç kalmadan sizler de onlardan özür dileyin. Sakın "özür dileyecek bir sebep yok" diye düşünmeyin. Televizyon izletmediğimiz için, bizler gezmeye giderken onları kitaplarla, sorularla başbaşa bıraktığımız için, en kötüsü de "Seninle sınavdan sonra görüşeceğiz, " ya da "Şu sınavı kazan, sana bilgisayar, bisiklet vs. alacağım, " dediğimiz için. Bunları yapmadıysak bile, onlara bu sınav stresini yaşatmak, özür dilemek için yeterli sebep değil mi?

Dolmuşçu Ağabey; Bir özür de sen borçlusun onlara. Hani aracınıza bindiğinde ücreti uzatırken "öğrenci" demişti de sen yüzünü ekşitmiş, elinde kitapları gördüğün halde kimlik istemiştin. Bakkal Amca; sen de bozuk parası olmadığı için istediğini vermemiştin, unuttun mu? Ya sen, halden anlayan Hale Hanım; Otobüste sana yer vermediği için ayıplamıştın onu. Oysa o senden önce kalkmış ve dershaneye gitmişti. Üstelik senden daha yorgundu. Ya siz Ayşe Hanım; Sanki başka top oynayacak yerleri varmış gibi, sokağınızdan kovalamıştınız onları. Ve Mehmet Bey; oğlunuzun internet cafede oyun oynadığını duyduğunuzda, ne çok kızmıştınız ona. Oysa siz her gece kahveye gidip oyun oynuyordunuz. Üstelik; "Biz de çocuk olduk, ama böyle değildik." dediniz. Evet birazcık düşünürsek hepimizin onlara özür borcu olduğunu göreceksiniz.

OKS ve ÖSS'ye girmek zorunda olan bütün öğrencilerimizden önce özür diliyor, sonra onları tebrik ediyorum. Onlar ders çalışmasalar bile sınav lafına tahammül ettiler-katlandılar. Ve başarılar diliyorum size sevgili öğrenciler; "Sınav önemli değil" demeyi-diyebilmeyi çok isterdim. Ama malesef diyemiyorum çünkü sınav önemli. Yolunuz ve bahtınız açık olsun.

Not: İstanbul Büyük Şehir Belediyesini; sınav saatinde klakson çalınmaması için okul önlerinde asmış olduğu uyarıcı tabelalardan dolayı tebrik eder, bu uygulamaya diğer şehirlerimizin de uymasını temenni ederim.

Foto: Kendi arşivimden.

Sizce, niçin böyle yorgun görünüyor?