Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Buyrun Burdan Çiğneyin

Buyrun Burdan Çiğneyin
 

Ben sakızı, nam-ı diğer cikleti çok seven çocuklardandım. Hâlâ da koca çocuğum aslında:) Elli yıl önce Golden ve Zambo sakızları vardı. Golden muz kokulu, Zambo ise kakaoluydu. Ne özenliydi ambalajları. İnce kesimliydiler ve metalik renkte varaklara sarılmışlardı. Üzerlerine de sakızın adının bulunduğu kâğıt kılıflar geçirilmişti. Golden'in kağıdında fötr şapkalı bir sihirbaz kız, Zambo'da ise kulaklarında iri halkalar olan bir zenci kız vardı. Varakla kağıdın arasından da ince kartona basılmış bir artist ya da şarkıcı resmi çıkardı. Biz de aramızda Artist/Şarkıcı Değiştirmece ve Ters/Yüz diye oyunlar oynardık. Sakız çiğnerken kim daha büyük balon şişirecek yarışması da yapardık. Kızlara hava atmaya çalışırken patlayan balonun yüzümüze yapışmasıyla da tüm karizma yerlere serilirdi.

Tahsil hayatım boyunca da cebimde sakızım hep oldu. Artık balon şişirmiyordum, cak cak da çiğnemiyordum; ama ağzımda gezinmesi açlık hissimi gideriyordu. Anadan-babadan uzak diyarlarda tok olmak mümkün müydü. Falanca holdingin veliahtı değildim ki ben.

İş hayatım süresince de çantamda, çekmecemde ve arabamın torpido gözünde mutlaka bir-iki kutu sakız oldu. Yarım saatte bir devinim yapsa da ağzımda, varlığı farklı bir güven veriyordu.

Ben hiç sigara içmedim; ama sigarayı bırakanların da en iyi dostuydu sakız.

Çocukluğa vedayla birlikte naneli sakız çiğnemeye başladım. Yurt dışında keskin naneli sakızlar bulmak mümkünken, ülkemizde ancak nanemsi sakızlar bulunabiliyordu. Geçenlerde ünlü bir markanın sakızını aldım. Satıcı, aldığım sakızın oldukça keskin naneli olduğunu, bir süre ağzımda şeker gibi tutmamı ve hemen çiğnemeye başlamamamı tavsiye etti. Meraktan kutuyu oracıkta açtım ve ağzıma bir draje attım. Gerçekten de olağanüstü keskindi. Kısa süre sonra burnumda akıntı, gözlerimde yaşarma oldu ve arka arkaya en az 10 kez hapşırdım. Sonra o keskinlik gitti ve çiğnemeye başladım. Tüm alerjik semptomlara rağmen keskin lezzeti baştan çıkarıcıydı.

Belki şaşıracaksınız; ama neredeyse yarım asırdır sakız çiğneyen ben ilk kez bir sakız kutusunun üzerindeki içeriği okudum. Gözlükle dahi okumaya imkan yoktu, büyüteç kullandım. İçerdiği maddeleri araştırdım ve yurt dışındaki forumları da okudum. Saat gece yarısını geçiyordu ki şakaklarımda oluşan ter damlalarını sildim ve kutuyu da çöpe attım.

Hadi önce tansiyonunuzu kontrol edin, sakinleştirici kullanıyorsanız alın ve oturun. Size, kasa önlerinde mızırdanan çocuklarınızın çiğnediği; çalışırken, araba kullanırken, yemeklerden sonra sizin de çiğnediğiniz o 2-3 gr ağırlığındaki sakız drajesinin içinde neler var, onu anlatacağım.

Maltitol: Tatlandırıcı. Şeker alkolü. Sigaranın içinde de bulunur. Kan şekerini yükseltir. Baş dönmesi, baş ağrısı, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına neden olabilir.
Sorbitol: Tatlandırıcı. Şeker alkolü. Kan şekerini yükseltir. Mide ve bağırsak rahatsızlıklarına ve diareye neden olabilir.
Ksilitol: Tatlandırıcı. Şeker alkolü. Kan şekerini yükseltir. Diareye neden olabilir.
Mannitol: Tatlandırıcı. Şeker alkolü. Öldürücü kalp krizlerine neden olabilir. Merkezi sinir sistemi depresyonu ve deri yanığı oluşturabilir.
Aspartam: Tatlandırıcı. Şekerden 200 kat tatlı. %40 Fenilalanin içerir. Kanser riskini arttırır. Sinirsel uyarıcı, unutkanlık, beyin faaliyetlerini bozucu, depresyona neden olabilir.
Asesülfam-K: Tatlandırıcı, Şekerden 200 kat tatlı. Sentetik tuz. Kalp rahatsızlıklarına neden olabilir.
Sukraloz: En yeni tatlandırıcı. Şekerden 600 kat tatlı. Kanserojen, alerjen.
Sakız mayası: Petrol bazlı. Sentetik kauçuk polimer.
Nane aroması: Naneli sigaralarda da bulunur. Beden ve ruh dengesinin bozulmasına neden olabilir.
Sığır jelatini: Alerjik ve astımlılar için önerilmez. Kemiklerin kaynatılmasıyla elde edilir. Türkiye'de üretimi yoktur ve ağırlıklı olarak Avrupa'dan ithal edilir. Eminim ki Avrupa ülkeleri de ucuz ve bol domuz varken sığır kemiği kullanmaya pek meraklıdır.
Gam Arabik: Kıvam arttırıcı,
Gliserol: Tıbbi gliserin. Bir nevi alkol. Patlayıcı madde yapımında da kullanılır.
E171, E133 renklendirici: Kanser riskini arttırır. Davranış bozukluklarına ve hiperaktiviteye neden olabilir.
Soya lesitini: Kıvam arttırıcı. Alkol içerir. Soyanın genleriyle oynanmış olabilir.
Şellak: Kokkus Lakka isimli böceğin salgısı. Boyacılıkta ve mobilyacılıkta vernikleme işlerinde kullanılır. Deri tahrişine neden olabilir.
Karnauba Mumu: Yüzey sırlama maddesi. Alerjik semptomlara neden olabilir.
E320 antoksidan: Petrol bazlı. Kolesterolü arttırır. Bebek mamalarında kullanımına izin verilmemektedir. Kanserojen, estrojen. Hiperaktiviteye, alerjik reaksiyona neden olabilir.
Fenilalanin: Amino asit. Nörotoksik etki. Çocuklarda zeka gelişimini olumsuz etkiler. Beyin hasarı, uyuşukluk, ödem, deri lezyonları, karaciğer büyümesine neden olabilir.

Tabii, tüm bu risklerin aşırı kullanımda ortaya çıkabileceği belirtilmektedir. Peki, günde bir paket sigara içersem zararlı; ama 3 sigara içersem zararsız diyebilir miyiz?

Bazı sakız kutularında uyarılar da görmek mümkün.

Hamileler ve bebekler yapay tatlandırıcı içeren gıdalar tüketmemelidir. Yani, sizden umudu kestik, bebeklerinizi koruyun mu demek bu!

Sakızdır. Yutmayınız. Nasıl yani! Hangi çocuk sakız yutmaz! Ben bile kazara yutuyorum. Ama siz yutmayın; çünkü sakızlar çiğnemek içindir, yutmak için değil. Sentetik kauçuğu mide hazmedemez.

Bir de resmi bakanlık tebliği var: Sakıza %10 veya daha fazla şeker alkol eklenmiş ise "Aşırı tüketimi Laksatif etkiye neden olabilir." ifadesi, kullanılan tatlandırıcı içerisinde aspartam var ise "Fenilalanin içerir." ifadesi kutunun üzerinde yer almalıdır. Çünkü Fenilketonüri (PKU) hastalarının aspartam içeren ürünleri tüketmesi risklidir.

Bu karanlık tablodan sonra sanmayın ki sakız çiğnemeye veda ettim. Zamanda yolculuğa çıktım ve kendimi aktarda buldum. Doğal damla sakızı aldım. Ağza atıldığında biraz sert; ama hemen yumuşuyor. Kilosu 700 lira. Ben beş liralık aldım. Orantısız şekil ve ebatta 17 adet çıktı. Yani tanesi 29 krş. Piyasadaki sakız drajelerinin tanesi de 15-20 kuruşa geliyor zaten. Sağlığınız için fazladan 10 krş vermez misiniz? Bir de her derde deva Kenger Sakızı var. Onu da deneyeceğim. Fakat görsel hiçbir albenisi olmayan bu doğal çözümlere çocukları nasıl ikna ederiz, bilemiyorum.

Sakız Neolitik Çağ'dan bu yana biliniyor, katkı maddelerinin geçmişi ne ki. Ve tamamen doğal bir sakız çiğnediğinizi düşünün, faydaları saymakla bitmez.

- Kilo kontrolünde yardımcıdır. Pratik, ucuz ve düşük kalorilidir. Şekerli sakız dahi 5-10 kaloridir.
- Sakız çiğnemek iştahınızı kontrol etmenizi sağlar.
- Öğünlerde daha az yemenize neden olur.
- Kalori harcatır. Sakız çiğnemek saatte 11 kalori yakmanızı sağlar.
- Konsantrasyonu ve odaklanmayı arttırır, stresi azaltır.
- Beyne giden kan oranını arttırır. 
- Ağız ve diş sağlığını etkiler. Nefesinizi ferah tutmanıza yardımcı olur. Vücuttaki en güçlü savunma mekanizması olan tükürük salgısını arttırır. Özellikle şekersiz sakız ağız sağlığını birçok yönden destekler. Plakların, çürüklerin ve lekelerin oluşumunu önler, diş minesindeki mineral bozukluklarını onarır.

Biz Sakız Adası'ndan çıkan mastikayı (doğal damla sakızı) ancak aktarlardan alabilirken doğal sakızlar yurt dışında seri olarak üretilmektedir. Bu sakızların içinde yapay renklendirici-koruyucu-aroma bulunmamaktadır. Günümüz sakızlarında sentetik kauçuk polyisobutylene kullanılırken (basket topundan bir parça çiğnemek ister misiniz?) doğal sakızlarda Manilkara ve Sapodilla ağaçlarının öz suyu kullanılmaktadır. Aspartam ya da diğer yapay tatlandırıcılar kullanılmamaktadır.

Artık gdo'lu ürünlerden fellik fellik kaçıyoruz ve organik domates, salatalık, biber alabilmek için de Ekolojik Pazarlara koşuyoruz; ama hemen yanı başımızda duran bombanın farkında değiliz. Üstelik zararı en çok görecek olanlar da çocuklarımız. Sadece sakızlar değil, tüm şekerlemeler aynı katkı maddeleriyle dolu. Büyük marketlerde sakızların, şekerlemelerin kasa önüne konmasının tek nedeni de çocukları çekmek! Ne acımasızca, değil mi?

Pazar değeri 1 milyar liraya yaklaşan sakızı ülkemizde nüfusun %40'ı çiğnemezken, her gün çiğneyenlerin oranı sadece %15'tir. Peki, bu potansiyeli görerek ülkemize yatırım yapan yabancı şirketler saydığımız zararlı maddelerden arınmış doğal sakız üretemezler mi?

Üretebilirler tabii de insan sağlığının paradan değerli olduğu nerede görülmüş!

Bir bavul aspartamın bir kamyon doğal şekere eş değer olduğunu düşünecek olursak üretici firmalara nasıl bir maliyet avantajı getirdiğini anlayabiliriz.

Kuruşlarla, lokantalarla, marketlerle ilgili onca blog yazdım. Yel değirmenlerine karşı savaştığımı ve hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimi biliyorum; ama hiç değilse, artık beni kandıramayacaksınız diyorum ve yakın çevremi de uyarıyorum.

Sizlere de söylemiş oldum.

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..