Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '13

 
Kategori
Deneme
 

Büyüdük mü biz!

Büyüdük mü biz!
 

ınt


O sabah kardeşim de erken kalkmıştı, babam gibi, ben daha yatıyordum. Babamla kardeşimin konuşmalarına uyanmıştım, fakat kalkmamıştım yataktan. Babam, kardeşime televizyon alacağının müjdesini veriyordu. Sevinç çığlıklarıyla yataktan fırladım. Çünkü babam bir şeyi söylüyorsa, onun ötesi-berisi olmazdı. Söylediği şeyi kesinlikle yapardı. Tabi aynı gün içinde olacağını bilmiyor, birkaç günde alınacağını düşünüyordum. O akşam televizyon geldi ve kuruldu; İlk televizyonumuz AEG idi. Siyah beyaz gösteriyordu, küçük yaşta renkli olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Anteni, regülatörü vardı. Kurulumu yapıldı ve gösterime hazırdı. Mahallede ilk televizyon bizim evdeydi… Tüm mahalleli de bizdeydi… Ne büyük mutluluk ve ne büyük bir gururdu.

Kimse kimseyi küçümsemezdi. Kadınlı, erkekli çoluk çocuk ev doldu taştı. Saat 19:00 da açılıyordu ve biz o saatte hazırdık.

 Çocuk yaşta çok kolay dı mutlu olmak. Karşılıksız verilen bir şeker, yerde bulduğumuz bir toka, su birikintisinden geçerken üstünden atlamak yerine, tam su birikintisine zıplayarak geçmek ıslanmak ve üstüne çamur sıçraması, kirlenmesi…

O zamanlar kalp kırıklığı yok hiç, hayal kursan da hayalin kırılsa, çok geçmeden unutuyorsun küçük bir tebessüm ile. Büyüdük küçümsedik bu hallerimizi, büyüdük de ne oldu? Çocuktuk, küçük hayatlarımızın basit cümleleri yanlış anlamalara yol açmazdı. Oyunlarımız, bebekler, sahte olduğunu bildiğimiz roller ve sahte olduğunu bildiğimiz şeylerden ibaretti. Şimdi kendimiz sahte kimliklere bürünüyor, gerçekmiş gibi oynuyoruz. Ne gerçeği, ne sahteyi ayırt edemiyoruz. Kim gerçek, kim rol yapıyor, bilemiyoruz…  Ne olduysa büyür büyümez küçümsedik her şeyi.

Çok özlüyorum çocukluğumu, en sevdiğim şeker kız kendy, heidi ve Tarzan çizgi filmini izledikten sonra, bütün çocuklarla sokağa çıkıp atlaya, zıplaya Tarzan gibi bağırmaya başlamak. Hiçbir şeyi kafaya takmamayı özlüyorum. Sadece oyunlarla kalsa her şey. Her tarafı özgür bırakılmış halime dönmek istiyorum.

Her dönemin kendilerine ait toplumsal, ekonomik vb. şartlarını irdeleyip, hangisinin daha iyi veya kötü olduğuna karar veremediğim anlar olsa da, bana ait olan geçmişin ışığı ister istemez daha iyi ve yakın geliyor...

Büyüdükçe başlıyor hayal kırıklıkları çünkü artık teselli etmiyor tebessüm ve şeker... Çocukken bir gülümseme ve bir çikolata dindirirken göz yaşımızı, büyüdüğümüzde aynı etkiyi göstermiyor bir çok şey… Susuyoruz belki, sahte bir gülümseme yerleşiyor yüzümüze ve o sahte gülümsemeyle ‘iyim’ diyoruz; Oysa tek farkımız gözyaşlarımızı dışa değil içe akıtıyor olmamız… Gurur başlıyor büyüdükçe; çocukken ertesi gün olunca unuttuğumuz birçok şey artık gururumuza dokunur oluyor. Öyle şeyler çıkarıyor ki karşımıza hayat, bizden çok gururumuz yara alıyor…

Büyüdükçe mi kırılıyor hayallerimiz yoksa büyüdükçe olmadık hayaller mi kuruyoruz bilmiyorum, ama hayal kırıklığından kendini koruyamıyor insan… Kimisi unutulup gidiyor ertesi güne ama bir de gururumuzu yaralayanlar var ki;

Yine de güzel büyümek, üzülerek öğrenmek ve hayatın zulmüne rağmen ayakta durabilmek…

 

 
Toplam blog
: 137
: 2242
Kayıt tarihi
: 19.02.13
 
 

05 Ekim Ankara doğumluyum. Okumayı, yazmayı, insanları dinlemeyi seviyorum. Kişisel blogumda her ..