Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Büyük acı ve içindeki sır

Büyük acı ve içindeki sır
 

Kısa zaman önceydi. Mardinde bir düğün vardı. Mutlu ve neşeli geçen bir düğün. Her zamanki gibi olup bitecekti. Ama bir kara bulut bu düğünü kabusa dönüştürdü. Manşetlere taşıdı hem de yürek yakan acısıyla. Vahşice işlenmiş bir katliamdı.

İnsanlar böylelerini ancak terörist saldırılarda görürdü. Nasıl bir vahşetti bu? O tetikleri çeken ellerin yürekleri hiç mi titremedi? Üstelik akrabaydılar, aralarında kan bağları vardı. Heyhat yürekleri kararmış insanların gözleri görmezmiş, kulakları duymazmış derler ya. İşte bunlar da öyle olmuşlar.

Gözleri görmüyor ama bunların kalpleri de kör. Hisleri yok olmuş. Tıpkı intihar bombacıları gibi beyinleri yıkanmış ve sadece hedefe kilitlenmişler. O bir kez gerilmişi ve fırlatılmıştır artık. Ya hedefi vuracaktı ya da ıskalayacaktı. Kurşun bir olsa ıskalardı belki ama gökte yağmur olmuş yağıyordu masum insanların üzerine. Kim kaçabilirdi ki o kurşun yağmurundan. Biri olmasa biri muhakkak ulaşacaktı onlara. Olan olmuştu, düğün meydanı mahşer meydanına dönüşmüştü. Bebekler, çocuklar, analar, babalar yerlerde yatıyordu. Cansız bedeblerden akanlar her şeyi anlatıyrdu aslında. O kanlar şahitti olan olaylara. Vahşiliğin ve geri kalmışlığın verdiği cehaletin bedeliydi belki de olanlar.

Ne acı değil mi? Bir çiçek dalından koparıldığı zaman bir süre sonra solar ve yok olur. Canlar da öyleydi işte. Dallarından koparıldılar ve yok oldular. Şimdi o acıyı hangi kelimeler ifade edebilir ki? O vahşeti hangi cümleler savunabilir? Mardin'den yükselen çığlık sesleri Ankara'da kulaklarımızı sağır ediyor. Mardin'de ölen canlar Ankara'da yüreğimizi yakıyor.

Gözümüz kör olmuştu ama kalbimiz bu kadar da kör olamazdı. Hangi gerekçe bu vahşete neden olabilirdi? Kim bu vahşetin kaynağı olabilirdi? Bu katliamın merkezinde olan kişinin ruh hali ne olabilirdi? O nasıl bir insandı da bu emri verebildi? Yazık değil mi canlara o masum yavrulara? Yazık değil mi akan kanlara, sönen ocaklara?

Olmasın böyle olaylar, yaşanmasın acılar. Kalbimizin körlüğüne çare bulalım ki bir daha kıyılmasın canlara. Akmasın masumların kanı. Vahşetler vahşilerin kalplerinde kalarak yok etsin onları. Bir gülü büyütmek ve ondan güller yetiştirmek için sevgi ve hoşgörülü olalım. Kalp gözünüz açık olsun. Başımız sağolsun.

 
Toplam blog
: 196
: 493
Kayıt tarihi
: 28.06.07
 
 

Doğayı seviyorum. Onun içinde yaşamayı ve güzelliklerini tatmayı seviyorum. Yaşamayı ve hatta ölü..