Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Büyük adam: Osman Kurtuluş

BÜYÜK ADAM; CÜCE OSMAN

1982 de Ordu’ ya döndüğümde ilk tanıştığım gazetecilerdendi Osman Kurtuluş.

Boyu küçük ama yakından tanıyanların “ Bir o kadar da yerin altında var “ dedikleri biriydi. Vefat ettiği otelin ( TurisT ) şaşaalı zamanlarıydı.

Müzisyen olarak başlamıştım. Tekel bira şişelerinin dibi gibi gözlük takan Ruhi Benli müdürlük yapıyordu.

Beni Osman Kurtuluş’ la tanıştırdı. İlk günden itibaren yakın arkadaş olduk.

O cüsseye göre fil gibi içiyordu.

Dımtıs dımtıs müzik yaptığımız günlerin müdavimleri ise rahmetli Ayhan Anlar, keresteci İhsan Kurtuluş, otelin sahibi Sadullah Karadeniz gibi isimlerdi.

Ayhan ağabeyin takıntısı hüzzam şarkılardı. Oturduğu masadan bana seslenerek:

“ Hüzzam çal, hüzzam çal “ diye seslenirdi takma dişlerinin arasından. O dişler bir türlü oturmazdı ağzına.

Bu sahne yani hüzzam faslı artık çok canımı sıkmaya başlamıştı.

Ayhan Anlar’ ların masasına bir akşam omuzları çok kalabalık bir asker grubu gelince bunu fırsat bilip bir hüzzam şarkı çalmaya başladım ve mikrofondan “ Ayhan Bey, buyurun efendim sizi sahneye alalım. Siz söyleyin “ dediğim an bitirmiştim Ayhan ağabeyi. Bütün karizma gitmişti, anında…

Israrlarım karşısında sahneye çıkmış, D-12 Zeki Müren mikrofonumla şarkıyı söylemişti.

Bir yandan da bana kızıyordu. Şarkının ara nağmesine girdiğim ansa bütün salon yere yıkıldı. Çünkü rahmetli Ayhan abi mikrofonu baş kemancıya uzatır gibi benim orga uzatmıştı.

Osman Kurtuluş kaçırır mı bu sahneyi, hemen fotoğraflamıştı… O espiriyi yakaladığını görünce daha da sevdim cüce Osman ağabeyimi…


Gazetenin yanında bir kahve vardı…

Osman Kurtuluş, Tahir Odabaş, Yılmaz Kirmancı, Zeki Şenbursa gibi isimlerle akşam üzeri meşhur king partileri başlatmıştık.

Osman abi sandalyeye tüner, yan oturur ve incecik sesi ile, el almaz dediği an diğer üç oyuncunun zımni anlaşması devreye girerdi.

Ellerin neredeyse tamamını alan Osman abi yavaş yavaş kızarmaya başlar ve ağzının ön tarafındaki eksik dişlerden dili gidip gelirdi…

Hele ki son iki ve rıfkıyı yediği zaman galiz küfürler savurarak:

“ Hep böylesiiz, üstüme oynuyosuzz… Sizinle bi daaa ayni masıya oturanı …….” deyip kalkıp giderdi.

Kahveci korkudan çay paralarını bile isteyemezdi.

Bana fazla kızamazdı.. Daha doğrusu kıyamadığı için bir şey demezdi. Ben de gidip gönlünü alırdım. Hep Tahir Odabaş’ ın yüzünden deyip doldururdum onu.

Odabaş’ ın uzun boyundan olsa gerek o daha çok Zeki Şenbursa ile uğraşırdı.


Hiç unutmam bir yılbaşı akşamı otele çalışmaya gelen bir dansöz ve şantözün özel resimlerini çekmek istedi… Ben de otelin roofunu ayarladım. Makinesini kapıp geldi.

Kızlarda bu enteresan adamı görünce havaya girdiler ve inanılmaz pozlar verdiler.

Dili yine heyecandan saniyede otuzaltı defa gidip geliyordu.

İşini bitirdi ve bir hışımla ben gazeteye gidiyorum deyip çıktı.

O zamanlar fotoğraflar siyah beyazdı ve banyo yapılıyordu genç arkadaşlar…

On dakika sonra beni telefonla aradığında ise avını kaçırmış azgın teke kıvamında bir ses tonu ile,

“ Makineye film takmamışım “ deyişini unutmuyorum…


Yine bir akşam Otel Vona’ dayız, Osman Kurtuluş’ un da otelde boyu gibi bir hissesi var, kafası da hayli dumanlı.

Ben sahnedeyim. Ortalık kaynıyor. Otele gelen şarkıcılardan Deniz diye bir hatun kişi kasıp kavuruyor ortalığı.

Dalyan gibi boyu var, üstüne üstlük nasıl da güzel…

Herkes onu izliyor. Osman abim en arka masaya geçmiş, keyifle rakısını yudumluyor.

Deniz şarkısını bitirip kısa bir ara vermek istiyor ve “ Az sonra yine birlikteyiz “ anonsunu yapıp salonun kapısına giderken keresteci İhsan Kurtuluş; gömleği pantalonunun arkasından fırlamış vaziyette kadının arkasından seyirtiyor.

Deniz’ de İhsan ağabeyi tanımadığı için sarhoş adam muamelesi yapıp ceylan gibi sekerek kaçmaya çalışıyor.

İşte tam o anda Osman abim birden Deniz’ le İhsan ağabeyin arasına giriyor ve en Cüneyt ifadesi ile;

“ İhsan abi hiç sana yakışıyor mu, bırak kadını “ diye bağırıyor.


Bizim için normal ama her ikisini de tanımayanlar için öylesine absürt bir durum ki, anlatması çok zor.

Düşünsenize herkesin kafası dumanlı; 1.80 boyunda bir adam kadının peşinden koşturuyor, 1.10 luk bir adam ikisinin arasına girmiş ve en fiyakalı hali ile posta koyuyor.

Tam o anda İhsan ağabeyin hali işi bitiriyor…

Yerlere kadar eğilen İhsan Kurtuluş, ceketi olmadığı halde sanki ceketinin düğmelerini iliklermiş gibi reverans yapıyor ve yerlere kadar yatarak;

“ Emrin olur Osman Bey; çok özür dilerim “ deyip gerisin geriye dönüyor.

Osman abim Preveze deniz zaferini kazanmış komutan edası ile keyif içinde masasına oturuyor ki, evlere şenlik.


Anlatacak daha çok anısı var ben de aslında büyük dev cüce Osman ağabeyimin…

Yine bir Pazar yazısında devam ederiz…


Ruhu şad olsun…

 
Toplam blog
: 6
: 1132
Kayıt tarihi
: 12.04.08
 
 

Ordu Aktüel Dergi Editörü. Ordu Olay Gazetesi yazarı ve Kanal 52 TV Program Yapımcısı...