Büyük Devlet Nasıl Olur?

Son zamanlarda ortaya çıkan derin devlet kavramı ve bu kavramlar etrafında gerçekleştirilen operasyonlarla yatıp kalkıyoruz. Gözaltına alınanlar, serbest bırakılanlar ve tutuklananlarla bir de mahkemede yargılananlar arasında yaşananlar çok ilginç bir manzarayı ortaya çıkardı.

Bir de bunlara dahil olmaya çalışan kurum ve kuruluşlar. Bunların analizini basit bir şekilde yapmak istiyorum. Adaleti, demokrasiyi ve kanunları kendi anlayışlarına göre yorumlama ve uygulama gayreti içinde olanların var olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Evet bu çok önemli bir durum. Zira adaleti sağlayanlarla adalete yardımcı olanlar aslında tam bir çatışmanın içindeler. Örnek vermek istiyorum. Adl bir yargılanmanın ve en kısa zamanda sonuçlanması ve neticenin alınması beklenen bir dava olmasını hemen herkes istiyor. Buna sanıklar ve avukatları da dahil. Fakat şöyle söyleyebilirim ki bunu isteyenler aslında davanın çıkmaza girmesi ve sürünceme de kalması için elinden gelenleri yapıyorlar. Oyalama taktikleri, basit nedenlerle reddi hakim talepleri gibi durumlar var. İnanıyorum ki mahkemenin sona yaklaşma durumlarında bile bu talepler şiddetle gelecektir. Bunlar birer yasal talep ama yasal taleplerin istismarıdır aynı zamanda.

Barolar birliğinin açıklamalarını geçen gün dinledik. Serbest kalanlarında açıklamalarını dinledik. Bu öyle bir açıklamaydı ki ben hukukçuyum ama hukuk benim anladığım kadarıyla budur. Hukuku anlamak kişiden kişiye değişmemelidir. Aksi takdirde yorumlarda değişik olacağından adaletin terazisi şaşabilir ve bizim eski bakkalların terazilerine benzer. O takdirde eksik tartma riski her zaman olacaktır.

Kurumlar adaletin gerçekleşmesi için gerekeni yapmalı ve taraf ile tarafsızlığını karıştırmamalıdır. Bir düşünün her şeye rağmen tatrafsızlığını bozanlar mahkemenin sonucunda aksi bir karar çıkarsa zanlı durumuna düşmeyeceklermidir. O takdirde kimin tarafını tutacaklardır.

Bütün bunları niye anlatıyorum. Bizim bu olayları yaşamamızın nedeni büyük devlet olamayışımızdandır. Büyük devletler adaleti ve kanunları gözü kırpmadan uygularlar. Kişilere ve kurumlara ve hatta makamlara bakmazlar. İnsanlarda büyük devlet bilinciyle taraf olmaktan çok tarafsız kalarak olayları süzerler. İnsanalardan adaletten şüphe etmezler. Zira adaletin terazisi kolay kolay şaşmaz. Ülkemizdeki gibi aynı olaylarda farklı kararlar vermezler.

Örnek telefon sabit ücretleri ile ilgili bir çok kez mahkemeye gidilmiş fakat her mahkeme farklı kararlar vermiştir. Kanun tek yargı tek ama nedense kararlar tek değil.

Büyük devlet nasıl olunur?

Küçük düşünce ve hesap peşinde koşmadığımız zaman,
Olaylara dar pencerenden ve taraflı yaklaşmadıyı bıraktığımız zaman,
İdeallerimizi ülkemiz için gerçekleştirmeye karar verdiğimiz zaman,
Hedefleri bir adım öteyi değil daha ötesini gösterdiği zaman,
Kurumlarına ve yasalarına olan inancını insanlarına da yansıttığı zaman,
İnsanların fikir ve düşüncelerinden, inançlarından ziyade insanlığına baktığı zaman,
Bir olup birlikte çalışmaya ve iyi günde kötü günde birbirlerine destek oldukları zaman, büyük devlet olabiliriz. Bırakın küçük hesapları ve küçük düşünceleri gelecek bizleri bekliyor.