Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Büyük İktidar Savaşları

Büyük İktidar Savaşları
 

Şimdi bize “dünya üzerinde en uzun süreli ve bedeli en ağır olan savaş hangisidir?” diye sorsalar, herhalde önce bir tarih bilgimizi yoklar, daha sonra google’dan tarihle ilgili bir cevap aramaya kalkardık. Aslında o kadar uzaklara gitmeye gerek yok. Tüm zamanların en büyük savaşı, bütün savaşların en büyük nedeni olan “iktidar savaşı”dır. Bu öyle bir savaş ki, ilk insan Hz. Adem’in çocukları Habil - Kabil ile başlayıp günümüze kadar devam ediyor. Habil – Kabil için o zaman “iktidar”, Allah’ın onların kurbanlarını kabul etmesi anlamına geliyordu. Ve çirkin düşüncelere sahip olan Kabil’in kurbanı kabul edilmeyince, iktidarı Habil’i ortadan kaldırarak elde edebileceğini zannetti ve insanlık tarihi boyunca bütün katillerin babası ünvanını aldı. Ne kötü bir ünvan değil mi?

Kabil ile başlayan bu mücadele tarih boyunca farklı farklı şekillere büründü. İnsanlar istediklerini elde edebilmek için hem doğanın hem hayvanların hem de diğer insanların üzerinde güç kullandılar. İktidar mücadelesi, zamanla istediğini elde etmek için güç toplama mücadelesine döndü. İktidarın da anlamı zaten “güce sahip olmak” değil mi ki?

Tarih boyunca devletler, milletler arasında yaşanan tüm savaşlar aslında iktidar savaşlarıydı. Dünya üzerindeki savaşların gerçek sebepleri hiçbir zaman Avusturya – Macaristan İmparatorunun bir Sırplı tarafından öldürülmesi veya Saddam’ın varolmayan nükleer silahları olmadı. Temelde hep birilerinin veya devletlerin iktidar mücadelesiydi. Toprak, insangücü, petrol veya diğer yer altı kaynakları, devletler için sonuçta hepsi gücü elde etmekten başka neye hizmet eder ki?

Devletlerin birbirleriyle giriştikleri savaşlara, halklarına yeni yaşam alanları açma, devleti dış tehlikelerden koruma, başkalarının boyunduruğuna girmemek için mücadele etme vs. gibi düşüncelerle bir ölçüde anlam verebilmek mümkün. Peki ya insanların kendi iktidarları için giriştikleri iktidar savaşlarına nasıl bir anlam yüklenebilir ki?

Hitler dünya çapında çok büyük bir Alman İmparatorluğu kurup dünyaya hükmeden bir imparator olmak için hem kendi ülkesini hem de tüm dünyayı bir cehenneme çevirdi. Saddam’ın 8 yıl boyunca sınır komşusu İran’la savaşmasının belki de en büyük nedeni, hep düşünü kurduğu Arap ülkelerini kendi boyunduruğu altına almak ve onların lideri olmaktı. Bu ve bunun gibi insanlar, tarihte hep masum insanlara ödettiler bu iktidar hırslarının bedellerini. Milyonlar acı çekti, milyonlar sakat kaldı, milyonlar canlarını kaybetti. Ne uğruna?

Bedelini kimlerin ödeyeceğine bakmadan kendi iktidar savaşı için çırpınanlar da geçti bu ülkenin yönetiminden, elinde olan iktidarı hiç hesapsız hak edenlere devredenler de. Milletimizin 2 kez tek başına iktidara getirdiği bir Başbakanın Çankaya’ya çıkmasıyla ilgili “oradan onursuzca indiririz” diyenleri tarih kara bir leke olarak, milletin partisini tek başına iktidara getirdiğinde başbakanlık koltuğuna oturamayan kişiye gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra sorgusuz sualsiz oturduğu koltuğu devredenler de tarihin aydınlık yüzü olarak yerlerini aldılar. Bir düşünün, bizi yönetmeye talip olan insanlar, kendi adlarına giriştikleri iktidar savaşlarıyla bütün bir ülkeyi, 70 milyonu hiç yoktan ateşe atmaktan çekinmiyorlar. Bizi yönetmeye çalışanlar bunu yaparlarsa, bizi bölmeye çalışanlar niye bunu yapmasın?

Güneydoğu veya Kürt sorunu olarak ortaya çıkarılmaya çalışılan olay, aslında Türkiye üzerinde veya Türkiye üzerinden hesapları olanların iktidar savaşından başka hiç bir şey değildir. Bir ülkede Kürt kökenli vatandaşlar başbakanlık, cumhurbaşkanlığı gibi makamlara yükselip tüm ülkeyi yönetebiliyorsa, bakan, müsteşar, komutan, belediye başkanı ve aklınıza gelen her türlü makam ve mevkiye gelebiliyorlarsa, vatandaşlar arasında hiçbir şekilde Türk, Kürt, Arap kökenli ayırımı yoksa o ülkede bir Kürt kökenlilere karşı bir ayrımdan bahsedilemez. Ülkenin başına geçmiş önceki dönem yönetimlerin, ülkenin doğusunu ve güneydoğusunu ihmal etmiş olmaları böyle bir sorunun ortaya atılması için açık kapı bırakabilir. Yanlış bakış açılarıyla, insanların Kürtçe, Arapça konuşması yasaklanabilir. Tüm bunlar ancak ülkemizi bölmeye çalışan Türkiye, Ortadoğu üzerinde hesapları olan ülkeler ve Öcalan, Barzani, Talabani, Leyla Zana gibi insanların iktidar savaşlarına bahane ve zemin hazırlar. Onların devlet başkanlığı, başbakanlık, bakanlık gibi hırslarının, gücü ele geçirebilme meraklarının, iktidar olma heveslerinin ceremesini, anneler, babalar, çocuklar ve aslında tüm Türk-Kürt kökenli vatandaşlar çeker. Bazı Kürt kökenli insanlarımızı da kandırarak, aslında kendi iktidarlarının savaşını yine Türk-Kürt kökenli demeden 30 binden fazla insanımızın canına kıyarak sürdürürler. Geçmiş yönetimlerin büyük hataları, bu iktidar hırsına bürünmüş kişilerin vicdansızlığı ve bazı ülkelerin Türkiye üzerindeki hesapları bir araya geldiğinde ortaya Kürt sorunu diye hiç yoktan bir sorun çıkar. Bir düşünsenize, Kürt kökenli Cumhurbaşkanı’larıyla yönetilmiş bir ülkede Kürt sorunu. Sizin kulağınıza da bir şeyler yanlış gelmiyor mu? (Öcalan dışındaki isimler 30 bin insanımıza kıymamış olabilir ama katilleri alkışlayıp, onlara destek verip, başkan olarak adlandıranlar da en az onlar kadar katillerdir.)

İnsan aslında çok komik bir yaratık. Giriştiği tüm hesaplar, yapmaya çalıştıkları, elde ettikleri, hep sağlık ve ömür denen iki şeye takıldığı halde iktidar hırsından vazgeçemiyor. Hani nerede kendini Tanrı ilan eden Firavun? Hani nerede dağlar kadar altınları olan Karun? Hani nerede tüm dünyaya kötülükleriyle korku salmış İmparatorlar?

Önemli olanın ve insanın gözünü doyuracak olan şeyin iktidar ve güç olmadığını bilmemek mümkün değil. İnsanların gönlüne taht kuramayan güç sahipleri, ellerinde tüm dünyanın gücünü bulundursalar ne olur ki? Çünkü diğer iktidarlar bir mikropla, bir hastalıkla ve en önemlisi son nefesle birlikte son bulurken, insanların gönlündeki iktidar sonsuza kadar devam eder.

Eğer öyle olmasaydı, zamanlarının en büyük güçlerine sahip olanları, tarih farklı farklı sayfalara yazar mıydı hiç?

 
Toplam blog
: 13
: 1209
Kayıt tarihi
: 27.02.07
 
 

İstanbul Üni. İşletme Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Marmara Üni. SBE'de Yönetim ve Organizasyo..