Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '12

 
Kategori
Öykü
 

Büyük kediler kedi yavrularını yer

Uzun süre düşünülerek yapılan işler genellikle uzun sürmelerinin dışında bir olağanüstülük taşımazlar. Aynı zamanda üstünde öyle düşünülmüş işler haline gelmişlerdir ki, kaçınılmaz olarak üstünde düşünme sürecimizi daha fazla anlatırız aslında anlatacağımızdan.

İşte öyle bir kısa girişle anlatılabilecek bir durumdur yaşamakta olduğum. Ve bir gece aniden başına oturup iki parça müsvedde kağıdın üzerinde el yazısı haline getirmenin dışında –aceleyle ve özenmeden- ve açıkça itiraf etmemin dışında, içine düşebileceğim aldatmacaları, insan-kahramanlarıma ve bilincime ihanet etmeyeceğime ilişkin hiçbir güvencem bulunmamaktadır.

Recep diye bir çocuk

Bilir ki

Büyük kediler küçük kedileri yemektedir

Recep küçük bir çocuk; Ramazan ve Şaban diye kardeşleri var mı bilinmez. Bilinen, yoksul bir mahallenin, yoksul, kısa pantolonlu ve ciddi bir çocuğu olduğudur.

Bütün küçük ve yoksul mahallelerin küçük ve yoksul çocukları gibi dikkat çekmek için fazla çaba harcamayan dikkatli çocuklarından biridir. Bu da çok doğaldır çünkü çevresinde hiçbir zaman dikkati çekilesi önemde birisi bulunmayacaktır. Ve o kadar az şey vardır ki hayatında, hayata dikkat kesilmelidir.

Recep ile tanışmamız bir kedi vasıtasıyla olmuştur. Küçük bir kedi her zaman dikkat edilesi bir “şey”dir hayatımızda Recep’le bizim. Hayatımızdaki birisi için bir şey yapabilme açlığı ve mahallenin küçüklerinden daha büyük, büyüklerinden daha küçük olma noktalarında kesiştik. Tam köşe başıydı. Elektrik direğinin altı…

  • Kedi senin mi?
  • Yok; bir arkadaşın…

Sadece kısa pantolonun çocukluğunu yaşadığı açıktı. Elleri ceplerinde duran ve çömelmeye niyeti olmayan çocuk, küçücük bir büyüktü yalnızca.

  • Adın ne senin?
  • Recep… Gezdirmeye mi çıkardın kediyi?
  • İçeride pisleyemiyor gibi geldi. Burası kum ya, rahat eder dedim. Ama bir şey yapmıyor piçkurusu, üstelik de korktu.

Recep bu kadar uzun konuşmazdı herhalde. Recep’in Recep’e rastlaması için yaşı küçüktü.

  • Bizim burada da kedi yavruları vardı ama onları büyük kediler yedi.
  • Yemişlerdir.

Büyük kediler küçük kedileri yerler ki çok fazla kedi olmasın. Yoksa büyük kedilerin yemeklerini paylaşmaları gerekecek bir sürü kedi olur. Büyük kediler, büyük kedilerdir Recep, senden farklı olarak ve sen sadece küçük bir kedi olabilirsin. Ve daha burada konuşmadan bildiğimiz bir sürü şey işte Recep.

  • Ama bu kötü bir şey…
  • Öyle Recep.
  • Adı var mı kedinin?
  • Yok Recep, adını sahipleri koyacak.

Küçük bir el küçük bir kediye uzanır. Hafifçe dokunur ama okşamaz. Küçük bir kediyi okşamak tehlikelidir. Büyük kediler küçük kedileri yemektedir ve küçük bir kediyi asla unutamazsın.

  • Benim artık gitmem gerekiyor.
  • Git Recep.

Recep gider. Recep belki iş adamı gibi görünmektedir ilk bakışta ya da sapanı eksik bir küçük haşarı çocuk. Ama Recep sadece Recep’tir. Küçük çocuklar kısa pantolonlarıyla Recep kalırlar büyüyene kadar. Ve büyüdükten sonra yalnız ve ıssız sokaklarında kentin, kısa pantolonlu çocukların hayaletleri dolaşır. Kimisi alkollüdür ama hepsi küçük bir kedi yavrusunu sevecek kadar… Belki de doğru sözcük “cesur”dur. Ama kucaklarındaki kedi yavrularıyla hiçbiri cesur görünmezler.

Recep büyüyünce geceleri kısa pantolonla sokakta gezecektir ve küçük bir çocuk elektrik direğinin altında işetmeye çalıştığı kedi yavrusunun onun olup olmadığını sorduğunda yanıt verecektir:

  • Küçük kedilerin sahibi olmaz Recep.

İstanbul, 1993   

 
Toplam blog
: 38
: 987
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1968 İstanbul doğumluyum. Hayatım boyunca elemelerden geçerek önce Kadıköy Anadolu Lisesi'ni, sonra ..