Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '14

 
Kategori
Tarih
 

Büyük tufanı bir de Türk Mitolojisi'nden dinleyin

Tufanı biliyoruz.

Tufan kutsal kitaplara göre tanrı tarafından insanları cezalandırmak amacıyla gönderilen büyük felakettir.

Tarih kitapları ve bu işin ehli insanlar böyle derler!

Kutsal kitaplardan başka yerel efsanalerde de geçer tufan.

Nuh Peygamber ve Tufan anlatılır, bilinir.

Adı Nuh Tufanıdır.

Tufan mitolojide de vardır. Üstelik çeşitli ülkelerin kendilerine ait mitolojilerinde yine kendilerine ait bir dilde ve biçimde anlatılmıştır.

Tufan çok büyük bir felakettir.

 

Daha detaylı anlatmak için birkaç yerden alıntılar yapacağım…

 

Kuran-ı Kerim’de:

Şüphesiz, Biz Nuh'u; "Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (Peygamber olarak) gönderdik. (Nuh Suresi, 1)

 

İncil'de Nûh Tûfânı kısaca şöyle geçmektedir:

“Tanrı, eski dünyayı da esirgemedi. Ama Tanrısızların dünyası üzerine tûfânı gönderdiği zaman, doğruluk yolunu bildiren Nûh'u ve yedi kişiyi daha korudu.” (II. Petrus, 2/5)

 

Tevrat’ta Nuh Tufanı:  

(Tekvin, 9/11) Tevrat'a göre, tüm dünyayı kaplayan bir Tûfân'la "yeryüzünde olanların hepsi ölecektir" hükmü gereği, tüm insanlar cezâlandırılmış, Tûfân sonrasında yaşayan yegâne insanlar Hz. Nûh ile gemiye binenler olmuştur.

 

Dini kitaplardan başka efsanelerde de var demiştim yazımın başında. Türk efsanesinden detaylı olarak söz etmek istiyorum.

 

Burada Altay Türkleri’nin efsanelerinde geçen Nuh Tufanını anlatmalıyım.

Altay Türklerinde tufan adı altında efsaneler varmış.

 

Türk Mitolojisini bilenler Tanrı Ülgen’i de bilirler. Tanrı Ülgen; Nama’dan tahta bir sandık yapmasını istemiş. Nama’da oğullarına söylemiş. Oğulları bir dağ üzerinde bu sandığı yapmışlar. Sandık yani Kerep bittikten sonra Nama oğullarına; her biri seksen kulaç olan sekiz halatla köşelerinden sandığı yere bağlamalarını söylemiş.

 

Nama ailesini ve çeşitli hayvanları almış ve sandığa yani kerepe girmiş.

 

Allah’ım esirgesin bundan sonra olanları tahayül etmek bile insanı korkutuyor, ürkütüyor.

Yeryüzünü sisler kaplamış, hertaraf kararmış. Yerin altından ırmaklar, denizlerden sular fışkırmaa başlamış. Gökten sağanak halinde yağmurlar yağmaya başlamışki, buna yağmur demek bile zormuş sağanaklar boşalıyormuş adeta!

 

Yedi gün sonra yere bağlanan halatlar kopmuş. O zaman suyun seksen kulaç yükseldiğini anlamışlar. Aradan yedi gün geçmiş. Nama, büyük oğlundan kerepin penceresinden etrafa bakmasını istemiş. Oğlunun gördüğü sadece dağların doruklarıymış. Nama’da baktığında; gökyüzü ve suları görmüş. Sonunda sekiz dağın birbirine yaklaştığı yerde sandık durmuş. Burası Çomaday ve Tuluttu dağlarıymış. Önce bir kuzgun, ardından karga ve sonrasında da saksağan göndermiş. Kuşlar geri dönmemişler. En sonunda güvercin göndermiş.

Güvercin birkaç gün sonra gagasında bir dalla gelmiş. Nama diğer kuşların neden gelmediğini bu kuşa sormuş. Güvercin; onların leş yemek için durduklarını söyleyince, Nama kızmış ve onlara beddua etmiş.

“Şimdi ne yapıyorlarsa, dünya sonuna kadar da onu yapsınlar” demiş.

Ve efsane bundan sonra da birkaç tufan harici anlatılarla sürüp gidiyor.

 

Dünyamı küçüktür?

İnsanlar aynı şeyleri mi hissetmişler?

 

Bildiğim tufanın nerede ise bütün mitolojilerde olduğu.

Hint Mitoloijisinden küçük bir anlatıda şöyle der:

 

Masalların ve efsanelerin vatanı sayılan Hindistan'da bugüne dek söylenip yazılan "Satapatha", "Brahmana" ve "Mahabharata" destanlarında Manu, tufana yakalanır:

Günlerden bir gün, Manu, yakaladığı bir balığı acıyıp bağışlar. O anda balık olağanüstü bir büyüklüğe erişir ve Manu'ya hemen bir gemi yapmasını ve boynuzlarına bağlamasını söyler.

 

Roma mitolojisinde şöyle anlatır:

İnsan ırkı tarafından başvurulan kötülüklere çok kızan luplt er, insanlığı topyekün silme kararı alır. Önce tüm dünyayı ateşe vermeyi düşünmüşse de sonra bu kararından vazgeçerek, cenneti ateşe verirken dünyaya sel baskınına uğratma cezası verir. Neptün'ün de desteğini arkasına alarak, tüm yerleri şiddetli fırtına sel ve depremlerle cezalandırır. .

Tanrıların bu kararını bir" kâhin tarafından öğrenen bir çift yaptıkları tekneyle kurtulurlar. Dünya üzerindeki tüm insanlar yaşamlarını yitirirler. Tufan bittik­ten sonra tekneleri yüksekçe bir tepe ye oturan çiftten yeniden bir nesil meydana gelir.

 

Sudan ürken biri olan ben!

Benim için tufanlar elbette çok korkutucu. Sudan korkmamın sebebi çocukken geçirdiğim boğulma tehlikesi. Hala izleri bende saklıdır. Denizde çok açılamam hatta deniz üstünde de çok mutlu olduğum söylenemez.

Allah esirgesin böyle bir taşkın su görmediğim halde!

 

Ben elbette efsaneleri severim.

Elbette anlatılan hikâyeleri dinlerim ve bayılırım.

Ama benim inandığım, benim doğru bulduğum sadece Kuran-ı Kerim’de yazılanlardır…

 

Allah insanları böyle afetlardan korusun.

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....