Büyük Türkiye için

Seçimlere az bir süre kaldı. Meydanlarda iş kızışmaya başladı ki siyasilerin ağzından hoş olmayan sözcükler çıkmaya başladı. Hiç olmadık yere bahane üreterek seçimi provoke etmek isteyenlerin referandum öncesinde şehit haberleri oluyordu bugün ise genel seçimlerinde siyasi parti liderleri hedef alınmaya başlandı. 

Önce başbakana Kastamonu mitinginde ki konvoya saldırı sonucunda 1 polis şehit haberi, Hakkâri mitinginde dükkânlarının kepenklerin kapattırılması ardından Hopa’da ki başbakanın açık hedefe konularak başbakanlık otobüsünün taşlı saldırıya uğraması sonucunda 1 koruma polisinin otobüsten düşerek beyin kanaması geçirmesi. Bunlar tesadüf değil, korkutmak için yıldırmak için son ana kadar mücadeleye devam etmekteler. 

MHP lideri Devlet Bahçelinin Diyarbakır mitingindeki senaryo siyasetteki damlayı taşıran damlalar arasına eklendi. Halkın takdiri dışında gelişen olaylara karşı çatışma içinde yansıtılması taşlarla, sopalarla polise saldırılması insanı çileden çıkartan bir durum. Siyasi parti liderlerinin hemen hemen gezdikleri illerde protestolar oluyor, ama şiddete başvuracak bir eylemde bulunulması demokrasi adına yakışır bir davranış değil. 

Bunu kullanan birimlerin olduğu gibi siyasi rant elde etmek isteyenlerin avuçlarını ovuşturarak rahat bir şekilde keyifle seyretmesini düşünmesi bile facialı bir durum. Tıp ki Trabzonspor’un şampiyonluğu bahane ederek belli başlı kesimin sokaklara eylem yap(tır)maları, internet sitelerinde ağır suçlayıcı mesajlar atılmasını kullanan kişiler. Bu konuyu abartıp oy vereceği partiyi değiştirenlerin bile olduğu görmekteyiz. 

Bir önceki yazımda belirttiğim hususu başbakan Trabzon mitinginde paylaştı. Başbakanın, eğer futboldaki irade bende olsa idi memleketim Rizespor’u süper lige çıkartırdım, doğup büyüdüğüm Kasımpaşa’yı ligden düşürmezdim. Trabzonspor’un şampiyon olmamasını bekleyen bazı kişilerin bu otoriteyi iyi propaganda yaparak kullandıklarını görmekteyiz. 

Şunu iyi bilmemiz gerekiyor ve zor da olsa kendimizi tatmin etmemiz gerekiyor. Şampiyonluk kaçtı, rakip takım 17 maçta 16 galibiyet 1 beraberlik aldı. Nasıl aldı, bunu öncelikle rakip takımın yönetimine ve TFF’de aramamız gerekir. Başbakan’ı futbolun arka yüzünde görmemiz siyasi anlamda büyük kayıp içerisinde olur. Bunu da iyi anlamamız gerekir. 

Son viraja girerken, insanların belli kısmı partiye oy verirken belli kısmı da şâhısa oy vererek sandık ehliyetini kullanıyor. Referandum zamanında önemli diyorduk o engel aşıldı şimdi genel seçimlerde hangi partiye değil, neye oy vereceğimiz doğru tespit edelim. 

İstikrar devam etsin istiyoruz. Ülkede her an ne olabilecek düşüncesinde olmadan muhtemel krizi yönetebilecek bir yönetimin devam etmesini istiyoruz. 

Demokrasi adına halkın takdiri ile gelen birileri tarafından yönetilmeden halka devletin birlikte karar verilmesini istiyoruz. 

Askeri bir anayasa olmadan yeni bir sivil anayasa ile daha rahat, vesayet altında kalmadan özgürce bir anayasa istiyoruz. 

Herkesin istediği gibi yaşadığı bir toplumda başı açık birinin rahatça yaşadığı İslamiyetin gerektirdiği kural başörtülülerin hakların kısıtlanmasını engellenmesini istemiyoruz. Laiklik bahanesi ile başörtülüleri hazmedemeyen kişileri yönetimde istemiyoruz. 

Bazı partililerin ortak işbirliği içerisinde sadece bir partiyi hedefe almaları karşısında her türlü olumsuz davranışları gösteren yöneticilere karşı bizler hedefe yakın olanı destekleyerek onlara karşı işbirliği yaparak güçlü çıkmak hem ülke adına daha iyi olacaktır hem de demokrasi adına değil de şiddete başvurarak öne çocukları ve gençleri atarak onları kullananlara en güzel cevap olacaktır. 

Bu seçimlerin çok önemli olduğunu unutmayalım. Hakların kısıtlanmaması adına ileri demokrasi adına son kez iyi düşünelim elinizi vicdanınıza koyarak hür iradeniz ile evet mührünü basarsınız. 

Seçimlerin herkes adına ve Türkiye adına hayırlı olması temennisiyle.