Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Büyük zıtlık

Büyük zıtlık
 

Onu elime ilk aldığımdaki sevincimi asla anlatamam asla. Mükemmeldi. Sıcacık elleri, içten gülümsemesi, masmavi bakışları... Rengarenkti, cıvıl cıvıldı. Doyumsuz bir mutluluktu bana yaşattığı. Bu da ona can katmıştı. Sarıldığım zaman ilk nefesini almıştı. Nereden bilebilirdim ki ilk kez aşık olduğunda son nefesini vereceğini...

İlk uçurtmamla anlamıştım aslında özgürlüğün bile sınırlandırılabildiğini. Gökyüzündeydi, uçuyordu ama elimdeki ipe bağlıydı uzaklaşması. Bana bağlıydı. Hoşuma gidiyor muydu bu durum? Tabiki de hayır. Eminimki daha fazla uzaklaşmak istiyordu. Farklı yerler görmek istiyordu. Küçücük çocukların dikkatini çekmek, onların çığlıklarını, el sallayışlarını görmek istiyordu. Gitmek istiyordu benden. Sıkılmıştı çünkü. Özgür bir hayattı yaşamak istediği...

İzin vermemiştim gitmesine. Geri gelsin istemiştim. Başka bir rüzgarla daha uçuşunu görmek istemiştim. Sıkıca tutmuştum elimdeki ipi. Ben ipe asıldıkça o aşkına asıldı. Karşı geldi bana. Onun rüzgara olan sevgisi benim ona olan sevgimden daha ağır geldi. Önüne çıkan ilk rüzgara kaptırdı kendini. Gitti. Dönmesini bekledim ama dönmedi. Biliyordum ki o rüzgar onu bırakacaktı. Başka uçurtmaların aklını başından almaya gidecekti. Düşecekti uçurtmam. Hiç bilmediği bir yerde, hiç bilmediği bir ağaç tepesinde, belki bir evin çatısında takılı kalacaktı. Üzülecekti. Rüzgara inandığı için affetmeyecekti kendini.

Beni özleyecekti biliyorum. Çünkü ben yapmıştım onu. Bne oluşturmuştum. Varlığını bana borçluydu. Onun için döktüğüm gözyaşlarımı haturlayacaktı. Sahte mutluluğunun peşinden koşarken ki haykırışlarımı hatırlayacaktı ve içi yanacaktı. Belki de başka bir çocuğun mutluluğu olacaktı. Ama biliyorum ki o çocuğuda üzecekti. Yine bir rüzgara inanıp gidecekti. Sonra aynı pişmanlıkları, üzüntüleri yaşayacaktı. Hiç akıllanmayacaktı benim uçurtmam. Galiba benim uçurtmam uslanmaz bir aşıktı...

O gece rüyamda görmüştüm uçurtmamı. Özür dilemişti benden. Bana veda etmeden gittiği için... Affetmiştim ama içim yanıyordu. Belki bende de hata vardı. Ona birşeyler katmayı unutmuştum. Galiba onu ne kadar sevdiğimi, yapmak için ne kadar özendiğimi hissettirememiştim. Eminim ki bu yüzden gitmişti. Şu anda çok yorgun. Üstü başı kirlenmiş, yırtılmış. Yüreği parçalanmış. Her rüzgardan sonra yitip giden umutlar, kalp ağrıları... Hangi yürek dayanırdı ki bu kadar üzüntüye. Rüzgarlar bu kadar acımasızken, benim uçurtmam bu kadar temiz bir yüreğe saipken nasıl güçlü olabilirdi ki?

 
Toplam blog
: 5
: 418
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

İstanbul doğumluyum. Doğdum doğalı bu şehrin güzelliklerini, çirkinliklerini tadıyorum. Yıldız Tekni..