Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '08

 
Kategori
Öykü
 

Büyüklere Masallar-Kendini Bulan Adam

Büyüklere Masallar-Kendini Bulan Adam
 

1-TANIŞMA

Aslanım Toki; maymunum Koma ve filim Coni ile beraber yine ormandayız. Ağaç evimi yapalı, insanlardan uzak kalmayı tercih edeli 1 yıl geçti. Bu gün 2. yılıma girişi kutlayacağız.

Burada çok mutluyum Maymun Toki konuşmayı iyice ilerletti artık her konuda konuşuyoruz. Her şey güzel ama aramızda kalsın, her şeyi öğrettim yürümeyi öğretemedim hala ağaç tepelerinde gidiyor. İnsanların maymunlardan geldiği teorim günden güne eriyor. Dost kazandığıma mı sevineyim teorimin her gün erimesini seyretmeye mi üzüleyim bilmiyorum.

Aslanım Toki biraz kızgın devamlı iş peşinde durmadan bir paylaştırma… Ormanın kralı ve durmadan çalışıyor. Çok yoruluyor adeta hayatını ormana adamış hayatımda onun kadar çalışkan bir canlı görmedim. Adaletli, herkese saygılı, dürüst daha sayamayacağım bir sürü özelliği var.

En iyi anlaştığım hayvan Fil Coni çok yüz veriyor bana hiç sırtından inmiyorum! Her yere onunla gidiyoruz en kızdığı maymun kardeş Koma’nın sırtına binmesi .O kadar büyük hayvan bir kişi eksik bir fazla ne fark eder ama… Ne kadar kızsa da bir karıncayı incitemeyecek kadar merhametli o büyük cüssesine rağmen her adımı öyle dikkatli ki anlatamam.

Bu geceki partiye tüm hayvanları çağırdım artık her yıl bu gün özel bir gün olacak, kimse kimseyi yemeyecek. Onların tek yeme nedeni var oda hayatta kalmak. Doğanın kanuna karşı gelemeyiz karşı gelirsek doğa olmaz zaten herkesin bir şekilde hayatını devam ettirme zorumluluğu var.

Buraya gelip bu arkadaşlıkları kazandığım iyi oldu ama kötü yanları da var vejateryan oldum 1 senedir meyve, sebze, değişik otlar yiyorum devamlı. İlk başlarda zorlanmıştım hayvanlar da ye diye ısrar etmişlerdi ama ben onları tanıdıktan sonra artık istesem de yiyemem ve son zamanda vücudum da alıştı.

Papağandan duydum.. Bana bu gece için bir hediye almışlar acaba ne aldılar çok merak ediyorum. Otlardan bıktım şöyle güzel bir yatak diyeceğim ama nerden bulacaklar yatağı, yada bir ziyafet şöyle… Tahminimce manevi bir şey almışlardır kesin ağaçtan anahtar filan yapmışlardır al bu ormanımızın sembolik anahtarı filan…

2-HEDİYE

En sonunda akşam oldu her yer süslenmiş, yemekler yiyecekler her şey harika olmuştu. Beklediğim an geldi hediyeyi ormanda tek konuşarak anlaştığım Maymun Koma verecekti Kısa bir konuşma:”Burada bizimle olduğun için çok mutluyuz hep bizimle kalman dileğiyle (benim gözlerim hep hediyede idi) lütfen bu hediyeyi kabul et. En sonunda elimdeydi otlarla süslenmiş hediye paketi gibi yapılmıştı yırtarcasına açtım içinden o zamana kadar görmediğim otlardan yapılmış bir bileklik çıktı… Tam bir hayal kırıklığı ama gönüllerine de kırmak olmazdı taktım teşekkür ettim. Bir sessizlik? Aslan Toki konuşmaya başladı şaşırdım maymuna 2 yılda zorla öğretmiştim konuşmayı. Aslan nasıl öğrenmişti ki… Aslan Toki bu bilekliği taktığım sürece dünyadaki tüm hayvanları anlayabileceğimi ve bu bileklik kolumdayken bir şeyi çok istersem olabileceğini söyledi.

O gece hiç uyumadım bu kadar büyük bir hediyeyi beklemiyordum .Sabahleyin bilekliğimi denemeye karar verdim. Evim çürümeye başlamış su alıyordu ilk geldiğimde aceleyle yapılmış bir evdi düşündüm güzel bir evi çok istediğimi anladım ilginç değişen bir şey yoktu. Bu bileklik şakacı Maymun Koma’nın bir şakası mıydı? Önce kızdım sonra kendi kendime güldüm güzel bir şakaydı. Ama hayvanları konuşmalarını anlamam belki onlarda maymuna öğretirken öğrendiler, diye düşündüm.Güldüm güldüm ben burada mutluydum benim zaten böyle bir şeye ihtiyacım yoktu.

Öğleye doğru hayvanlar topluca evime geldi senin evin eskidi sana yeni bir ev yapacağız dediler iki gün uğraştılar harika bir ev yaptılar bana., içinde her şey vardı ve çok rahattım artık ormandaki hayvanları her geçen gün daha çok sevmeye başladım.

Evim iyi rahatım güzeldi. Bir sabah canım acayip konserve hazır yemek ister şekilde uyandım. Kahvaltımı ettim canımın konserve istemesi geçmiyordu. Akşama doğru Aslan Toki geldi bir sürü konserve getirmiş yersin dedi. Ormanda konserve şaşırdım! Açıkladı kampçılar onu görünce korkup kaçmışlar ve tüm yiyeceklerini bırakmışlar oda tutup bana getirmiş o zaman bilekliğin şaka olmadığını anladım. Sırrı şuydu bir şeyi çok istersem bu doğal yollardan gelecek gökten aniden inmeyecek ama olacak..

Ormanda ilk günlerim aklına geldi dünyada en çok sevdiği ve tek varlığım annemi yitirmiş sonra bu üzüntüyle işimden istifa etmiş, gün güne eriyen vücudum kötüleşen ruhum dost dediklerimin de beni yalnız bırakması evimi arabamı her şeyini kaybedip bu ormana kaçışım…

Buradaki hayvanlara çok alışmıştım yanımda annem işim varken kadar mutluydum artık. İnsanlara karşı kırgınlığım yok olmuş insan sevgim tekrar gelmişti, tek insan sevgim değil eskiden hissetmediğim bir şey vardı içimde doğadaki tüm canlıları seviyordum artık.Bencilliğim gitmiş sadece kendimi değil herkesi düşünmeye başlamıştım. Karşılıksız sevgiyi, almadan vermeyi, dostluğu… bu ormanda öğrendim.

Bilekliği verdikten sonra hayvanların bana yaklaşımı değişmişti doğa gereği hepsi birbirine güvenemiyordu çünkü yaşamak için yemek zorundaydılar ama bana…. İşte beni en sevindiren konu buydu tüm hayvanlar artık bana güveniyorlardı benimle yatıyorlar her şeyini benimle paylaşıyorlardı. Bana verdikleri bileklikten daha çok beni bu durum mutlu ediyordu.

Bileklik bazen ruhumu sıkıyordu atıp kurtulmak istiyordum sorumluluğa hazır mıydım?Biliyordum ki bu bileklik bana kendi ihtiyaçlarım için verilmemişti artık misyonum vardı yardıma ihtiyaç duyan tüm canlılara yardım edecektim. Bir sabah aklıma bir şey takıldı. Bana isteklerim doğal yollardan geliyordu peki doğaüstü bir şey istersem düşündüm düşündüm ve istedim bakalım olacak mıydı….

3-YAĞMUR

Doğal yollardan olamayacak olan ne olabilirdi? Süpermen kadar güçlü olmayı dilemeye karar verdim. Sabahleyin Süpermen kadar güçlü olmak istiyorum diyerek yattım. Yattım döndüm döndüm, uzun süre uyuyamadım acaba sabahleyin Süpermen gibi mi uyanacaktım. Gecenin yarısında yorgun vücudum dayanamadı bayılır gibi uykuya daldım. Sabah kalktım bir değişiklik var gibiydi, kendimi çok güçlü hissediyordum.

Gücümü denemek için bir kaya kaldırayım dedim. Gittim küçük bir kaya aldım kaldırdım, kendi kendime harikayım dedim. Şimdi daha büyük bir kaya kaldırayım; onu da kaldırdım. Son bir tane de büyük bir kaya kaldırmaya karar verdim. Birinci deneme olmadı; ikinci, yine kaya oynamıyor. Kahvaltı etmedim ondandır dedim, kahvaltı etmezsen Süpermen de olsan kaldıramazsın. Kahvaltı günün en önemli öğünüdür diyerek güzel bir kahvaltı edip iyice karnımı doyurdum. Şimdi artık kaya’yı kaldırabilirdim. Tam üç sefer denedim ama yine olmadı belki Süpermen gücü gelmemiştir dedim.

Süpermen başka ne yapardı ki? Binalardaki duvarların içini görürdü evimden çıktım. Evime baktım baktım… Evet görüyordum evin içindeki kıyafetimi görüyordum, sevindim. Yanımdan Maymun Koma geçiyordu. Koma benim özel güçlerim var dedim. Koma şaşırdı şakacı Koma bir anda ciddileşti anlat dedi ne güçlerin var? Ben dedim duvarların arkasını görüyorum ya, dedi… Koma bak şimdi evime bakıyorum ve kıyafetimi görüyorum, Koma da baktı baktı benimde özel güçlerim var galiba dedi bende görüyorum, gülmeye başladı. Şaşırdım neden gülüyordu? En sonunda sustu senin evi yaparken dikkat etmemişik orası açık kalmış! Bu sefer bende güldüm, karşılıklı gülüştük.

Artık emindim Süpermen filan olmamıştım ama neden, bu bilekliğin gücü sınırlı mıydı.? Dedim ki kendi kendime bu bileklikten sadece doğal yollardan olacak şeyler istenebiliyor sende öyle isteklerde bulunmalısın.

Günler geçiyor her geçen gün ben hayvanları; hayvanlar da beni daha çok seviyordu. Her gün başka bir hayvana yardım ediyordum. Yaptıklarım ömrümde mutlu olmadığım kadar mutlu ediyordu. Artık gerçek kişiliğimi bulmuş gece gündüz ormanım için çalışıyordum ruhum huzur bulmuştu ki…

Bazen annem geliyordu konuşuyorduk gittiği yerde her şey çok güzelmiş oda huzur bulmuş benim gibi. Çok mutluyum burada oğlum dedi, senin yaptıklarını görüyor daha çok mutlu oluyor seninle gurur duyuyorum dedi. Ağlayarak uyandım, şimdilik sadece rüyalarda beraberiz ama ilerde hiç ayrılmayacağız biliyorum.

Bazen bir hayvan arkadaşım hastalanıyor geçmesini diliyorum o hastalığın şifasını bilen bir arkadaşı yardım ediyor yada hiç yemediği bir otu yiyerek geçiyor yani doğal çözüm mutlaka yerini buluyordu.

Son zamanlarda ormanda büyük bir kuraklık başlamış, nerdeyse tüm su kaynakları tükenmişti. Bazı bitkiler kurumuş bazı hayvanlar ölmeye bile başlamıştı. Hayvanlar son zamanda benden yardım beklediklerini ağızlarıyla söylemeseler bile gözleriyle söylüyorlardı. Ne yapmalıydım? Bu da doğal olarak olmayacak bir şey gibi geliyordu. Hayvanlar arasındaki saygımı, bana olan sevgilerini kaybetmekten korkuyordum. Bir süre daha bekledim yağmur yağmadı hayvanlar her geçen gün kötüleşiyorlardı… Bir gece Kral Aslan Toki önderliğinde evine geldiler durumlarını anlattılar, bunu ancak benim çözebileceğini söylediler yardım istediler. Ben düşündüm bu sadece benim istememle olmaz dedim bu gece herkes yatağına yatınca, yarın yağmur yağmasını isteyecek ve yağacağına inanacak, herkes bunu isterse olacağına inanıyorum dedim kabul ettiler. O gece yatağıma yattım gerçekten yağmurun yağmasını çok ama çok istiyordum ve tüm kalbimle yarın yağmurun yağmasını istedim.

4-ASLAN TOKİ

Sabah oldu penceremden baktım öyle bir yağmur yağıyordu ki dışarıya çıkmaya bile izin vermeyecek bir yağmur. Çok sevindim üç gün boyunca öyle çok yağmur yağdı ki hiç evden çıkamadım .Bütün göller doldu dereler tekrar akmaya başladı, ormandaki matem bitmişti yağmur dördüncü gün durdu. O akşama yine Aslan Toki’nin önderliğinde evime geldiler teşekkür ettiler bu hepimizin beraber başardığı bir olay dedim. Hep beraber bütün gece eğlendik, yedik, içtik ormanın neşesi geri gelmişti.

Orman yine neşeli orman yine mutlu ne güzel ağaçlar ne güzel hayvanlar her şeye hayat veren su iyi ki varsın. Bedenimin, ruhumun huzur bulduğu, kalbimin sevgiyle doğduğu orman keşke tüm dünya senin içinde yaşasa o zaman ne kadar güzel bir dünya olurdu. Keşke yaşayan herkes ormandaki sevgi dolu hayvan arkadaşlarım gibi olsa, dünya sevgiyle dolsa. Keşke dünyaya yağan her yağmur ormanımdaki etkiyi yapsa yağmurla beraber üzüntüler bitse, herkes eğlense tüm karamsarlıklar yağan yağmurla kaybolsa. Bunlara düşünerek ormanımızdaki en yüksek tepeye çıktım ve bağırdım sesimin çıktığı kadar “Hey dünya şimdi ormanım için buradayım bir gün geleceğim yanınıza yağmurunuz olacağım tüm üzüntülerinizi alacağım.”

Her geçen gün değişiyor bilgilerimi arttırıyor bilgeliğe doğru yürüyor, içimde her gün büyüyen sevgiyi bilgeliğimle birleştiriyordum. Ormana ilk geldiğimde devamlı uyumak istiyor günlerimi uyuyarak geçiriyordum şimdi ise sadece 6 saat uyuyor ormanım arkadaşlarım için neler yapabilirim diye düşünüyor gücümün son damlasına kadar çalışıyordum. Ormanda bazen doktor, bazen hakim, bazen de öğretmen oluyordum haklıyı haksızı ayılıyor olumsuz kararlar verdiklerimden bile taktir görüyordum.

Bir sabah yine erken kalkmış kahvaltımı ediyordum dışardan gelen bağrışlarla irkildim. Hayvanlar toplanmış bana doğru geliyordu kimisi ağlıyor kimisi ne yaptığını bilmez halde dönüp duruyordu. En önden Maymun Koma geldi ama öyle ağlıyordu ki bir şey söyleyemiyordu. Ben durumu anlamaya çalışıyor ama hiçbir şey anlayamıyordum. Sonra Fil Coni’yi gördüm sırtında bir şey vardı yaklaşınca anladım ve benimde bir anda göz yaşlarım sel oldu. Sırtında Aslan Toki’ydi. Her yeri kanlar içindeydi. Coni hemen Aslan Toki’yi indirdi sırtından Maymun Koma da biraz kendine geldi anlatmaya başladı. Avcılar ormana kamp kurmuş ve ava çıkmışlar Aslan Toki’yi görmüşler. Toki insanlara asla saldırmazdı hemen kaçmaya başlamış istese her ikisi de orada yiyebilirmiş yapmamış tabi o sadece yaşamak için yerdi. Avcılar kovalamaya başlamış ve arkasında kurşun sıkmışlar ve iki kurşun Toki’yi bulmuş. Hala nefes alıyordu ama o kadar çok kan kaybetmişti ki yaşamasının çok zor olduğunu ilk gördüğümde anlamış göz yaşlarımı tutamamıştım. Şimdi Aslan Toki önümdeydi önce kanlarını temizledim ama temizledikçe akıyordu. Kendinde değildi nefes alıyordu ama… Her tarafını sardım temizledim yaralarını ama ne yapsam boştu biliyordum ama ağzımdan kelimeler çıkmıyordu hayvanlara ölecek diyemiyordum.

Gece oldu Fil Coni’den bir fikir geldi yağmurun yağması için yaptığımızı yapalım hepimiz evimize gidelim ve kralımızın iyileşmesini isteyelim ve iyileşeceğine inanalım dedi. Herkes kabul etti evlerine gittiler.Aslan Toki ile yalnız kalmıştım. Bende durmadan başında iyileşeceksin diyordum bir anda vücudu titredi gözlerini açtı, konuşmaya başladı. Yanımdasın işte istediğim ölüm. Ölürken yanımda hep senin olmanı isterdim. Ben hayır dedim ölmeyeceksin hep bizimle olacaksın. O devam etti. Ormanımıza geldin bu orman için her şeyini verdin bu ormanın kralı olan benden bile çok sevdin. Ormanımız sana çok şey borçlu seninle geçirdiğim günler öyle güzeldi ki… Şimdi gidiyorum ama hayvanlara söyleyeceksin intikam alınmayacak beni senin evinin yanına gömecekler. Ormanın lideri oğlum büyüyene kadar sen olacaksın ve ona da hep yardım edeceksin dedi ve aniden gözlerini kapattı. Baktım hala nefes alıyordu bilekliğimi sımsıkı tuttum lütfen iyileşsin dedim annemden sonra bu olmasın o hep yanımda olsun…

5-PAT PAT

10 dakika gözlerim kapanmış kalktığımda Aslan Toki. ölmüştü. Sabahın ilk ışıkları ile beraber tüm hayvanlar dışarıda toplanmaya başladı. Dışarı çıktım ağlayarak kralımız öldü dedim, ve bana son nefesinde söylediklerini söyledim. Özellikle intikam istemediğini belirttim. Herkes öyle kalakaldı ormanda sadece ağlama sesleri duyuluyordu o gün ormanda ağlamaktan başka bir şey yapılmadı, orman mateme bürünmüştü.

Aslan Toki’yi isteğine uygun benim evimin yanına gömdük. Ben bilekliğimi aldım eğer dedim en iyi arkadaşımı hayata döndüremiyorsan sen hiçbir işe yaramazsın ve kızgınlıkla göle attım Eski halime geri dönmüştüm uyumaktan ve ağlamaktan başka hiçbir şey yapmıyordum herkes de benim gibiydi sadece yaşamak için yiyor ve zorumlu işlerini yapıyorduk.

Aradan 15 gün geçti bir gece rüyamda Aslan Toki’yi gördüm. Suratı asıktı “Bıraktığım emanete sahip çıkmıyorsun orman her geçen gün kötüye gidiyor kendine topla arkadaşlarına önder ol yoksa ben burada hiç mutlu olamayacağım”dedi.

Sabahleyin tüm hayvanları evimin önüne topladım. Aslan Toki’yi hepimiz severdik ağladık çok üzüldük ama yaşasaydı bu halimizden çok üzülürdü ormanımız kötüye gidiyor artık kendimizi toparlamalıyız dedim. Çok düşündüm Toki intikam istemedi ama onlara bir ders vermeliyiz intikam gibi acı verecek ve sonuçta hatalarını kabul edecek bir şey yapmalıyız. Yaptığım planı anlattım hepsi arkamda olduklarını söylediler matem artık bitiyordu ormanda ilkbahar gibi tekrar çiçekler açmaya başlamıştı.

Ertesi gün Maymun Koma ile düşündüğüm planı uygulamaya başladık gece yarısı insanların kamp kurduğu yere gittik onlar için bu orman aynı zamanda bir tatil olduğu için eşleri çocukları ile beraber gelmişlerdi. Koma onu vuranı tanıyordu yavaşça onun çadırına gittik ve yeni yürümeye başlayan bebeğini aldık ve kaçtık.

Bebeğin adını bilmiyorduk adını sesten çok hoşlandığı için Pat Pat koyduk. Onunla ormanın neşesi tekrar gelmişti ilk başta yabancılık çeken bebek sonradan içimizdeki sevgiyi anlamış;sevgiyi en iyi anlayan çocuklardır; bize iyice alışmıştı. Onu gezdiriyor, oyun oynuyor onunla Aslan Toki ölmeden önceki günlerimize dönüyorduk.

Diğer tarafta ise sabah çadırda bebeğini göremeyen babası üzüntüden 10 günde 10 yaş yaşlanmıştı. Her yerde bebeğini arıyor her geçen gün daha da kötüye gidiyordu. İlk başlardan ağlamaktan ve aramaktan bir şey düşünemeyen baba son zamanlarda geceleri uyuyamaz ve çok düşünür olmuştu. Soruyordu kendi kendine bu neden benim başıma geldi diye. En sonunda cevabını buldu. Öldürdüğü hayvanları düşündü birçok anne babayı çocuksuz bir sürü çocuğu anne babasız bırakmıştı. Aç değildi, ihtiyacı yoktu sadece zevk için bir sürü hayvan öldürmüştü onların hayvan bile olsa şimdiki kendinin çektiği acıları çektiğini düşündü üzüntüsü daha da büyüdü. Artık dedi bebeğimi bulsam da bulmasam da hiç hayvan vurmayacağım ve şu yaşadıklarımı herkese anlatacağım ki ders olsun.

Bir gece rüyamda yine Aslan Toki’yi gördüm bu sefer gülüyordu orman eski haline döndü, avcıda dersini aldı artık ayrılık vakti geldi o bebeğin yeri ailesinin yanı yarın onu ailesinin yanına götürün dedi.

6-FELSEFE

Sabah oldu hayvanlarla konuştum Pat Pat’dan ayrılmak çok zor olacaktı herkes vedalaştı oda anlıyormuş gibi o gün hiç gülmedi. Geceleyin yine çadırların oraya gittik avcının çadırına girdik bebeği bıraktım, tam çıkıyordum ki bir el beni tuttu Pat Pat’ın babasıydı. Gözlerime baktı bende baktım tebessüm etti o an o bakışından her şeyi anladığını ve bir daha hata yapmayacağını anladım. Ağzından teşekkür ederim çıkabildi ve gözyaşlarıyla oğluna sarıldı.

Ormanda her şey Aslan Toki’nin olduğu zamandaki gibi yoluna girmişti. Herkes tekrar çalışmaya, eğlenmeye başlamıştı. Bende eski halime dönmüş tüm zamanımı eskisi gibi orman için harcamaya başlamıştım. Ama artık bilekliğim yoktu bir kırıklık olmuştu içimde; çünkü onun sayesinde birçok dostuma yardım etmiştim. Ama gariplikler oluyordu bilekliğim yoktu ama bazen geceleri istediğim şeyler ertesi gün bilekliğim varmış gibi oluyordu. İlk zamanlar tesadüf sanmıştım ama son olarak yaralı bir hayvan dostumun iyileşmesini istemiş o da hızla iyileşince düşünmeye başlamıştım.

Bir gün ormanın hiç gitmediğim bir bölgesine gittim tesadüfen orada bilekliğimin yapıldığı otları gördüm. Şaşırdım ben onların böyle yetiştiğini bilmiyordum özel olduklarını sanıyordum hiçbir yerde yetişmediğini. O zaman anladım ki güç insanın içinde bilekliğe yada başka bir şeye ihtiyacı yok . Çalışırsa istediği üstüne emeğini koyarsa ve tüm kalbiyle de isterse olmayacak hiçbir şey yok bu dünyada. Bileklik bana verilmeden önce hayvanların hepsiyle konuşmak istiyordum bunun için emek sarf ediyordum ama inancım yoktu. Bilekliğin bana verildiği gün onun büyülü olduğuna inanarak inancımda gelmiş hayvanları anlamaya başlamıştım. Bana göre büyülü olan her şey gösterdiğim emek ve inancın sonunda olmuştu.

Artık yaşadığım birçok olayı anlamaya başlamıştım annem ölmese bu ormana gelemeyecek, kendimi bulamayacaktım. Kendimi mutlu sanıp hep zincirlerin içinde bir halka olarak kalacak ve öyle ölecektim. Eğer Aslan Toki’yi avcı vurmasaydı hatasını hiç anlayamayacak daha birçok hayvanı vuracak bir sürü hayvanı annesiz, babasız; bir sürü hayvanı da çocuksuz bırakacaktı. Eğer Aslan Toki ölmeseydi bileklik beni tembelliğe sürükleyecek ve zamanla istediğim hiçbir şey emek olmadığı için olmayacak ve hayvanlar arasındaki sevgi ve saygımı yitirecektim. Hayatın akışını anlamaya başlamıştım her şeyin bir nedeni olduğunu artık biliyordum. Gelişimim devam ediyordu.

Artık her Pazar tüm hayvanları evimin çevresinde topluyor onlarla hayatı konuşuyordum. Tecrübelerimizi paylaşıyor, hayattan anladıklarımızı anlatıyorduk. Her sonun bir başlangıç olduğunu, her başlangıcın bir son olduğunu, kısır döngüyü hayat zincirlerini her şeyi paylaşıyorduk. Onlara zincirlerini kırmayı öğretiyordum, hayatta gerçek mutluluğa ulaşmayı…

7-CESUR YÜREK

Bu arada Aslan Toki’nin oğlu da artık benim evimde yaşıyordu onu olabilecek en güzel şekilde yetiştiriyordum. Bir gün yine ormanda gezintiye çıkmıştık uzaktan silah sesleri geliyordu yine avcılar gelmişti ben giderim dedim, o birazcık daha bekleyelim…Silah sesleri yaklaştı, ilerde koşan bir tavşan arkasında avcılar. Ben ne olduğunu anlamadan Aslan Toki’nin oğlu koştu, tavşanı ağzıyla yakaladığı gibi ormanın içlerine hızla daldı. Avcılar ne olduğunu anlayamadan o gözden kayboldu. Eve döndüm, bir süre sonra Toki’nin oğlu geldi. Yanında kurtardığı tavşan arkadaşı vardı. Kaçan tavşan onun en iyi dostuydu onu öyle görünce bir saniye durmadan onu kurtarmak için koşmuştu. O bana babasından emanetti kızayım mı öveyim mi bilemedim ama yaptığı ne olursa olsun arkadaşlığa dostluğa çok güzel bir örnekti tüm hayvanlar içinde onu övdüm ama sonunda da ekledim böyle şeyler yapacağım zaman çok dikkatli olmalısın hem senin hem arkadaşın için…

Bu olaydan sonra Aslan Toki’nin oğluna duyulan saygı ve sevgi arttı. Ormanda onu sevmeyen yoktu o babasına laik bir evlat olduğunu göstermişti. Ona bir isim gerekliydi tüm hayvanları evimin önüne topladım bu düşüncemi onlara da açtım o gün yaptığını tekrar anlattım ve aklımdan geçen ismi önerdim, Cesur Yürek. Herkes alkışladı büyük bir coşkuyla kabul edildi hep bir ağızdan Cesur Yürek diye bağırdılar.

Cesur Yürek artık yavaş yavaş babasının yaptığı işleri yapmaya başlamıştı, bazen çok zorlanıyor ama bitmek bilmeyen enerjisi ve azmiyle her şeyin üstesinden geliyordu Artık genç bir aslan olmuş gücü kuvveti de yerine gelmeye başlamıştı. Benden sonra yatıyor benden önce kalkıyordu, orman güvenilir bir krala tekrar sahip olmak üzereydi.

Bense uyku saatlerimi biraz çoğaltmıştım çünkü ormanda pek işim yoktu artık ormanı bilinçlendirmiş belli kuralları oturtmuş her şeyi ile düzenli bir orman kurmuştuk. Herkes görevini yapıyor ormanda aynı bir saat gibi işliyordu.

Her geçen gün işlerimin azalması, Cesur Yüreğin büyümesi ve artık kral olmaya hazır hale gelmesi boş zamanlarımı çoğaltmıştı. Bol bol düşünmeye vaktim vardı artık. Bu ormanın yakında bana ihtiyacı olmayacaktı vereceklerim çoğunu vermiştim. Burada yaşayıp çok mutlu olabilirdim ama buralarda duramazdım, çünkü bu ormandakilerden çok daha fazla bana ihtiyacı olan bir sürü insan olmalıydı, onların yardımına koşmalıydım artık.

Artık zaman gelmişti Cesur Yürek kral olacaktı. Tüm hayvanlar yine benim evimin önünde toplandı ona bitkilerden yapılan çok güzel bir taç takılacaktı. Ben önceden bilgi almıştım tacı ormanın en yaşlı aslanı takacaktı. Yaşlı aslan yükseğe çıktı güzel bir konuşma yaptı sonra yanına Cesur Yürek’i çağırdı sonrada beni! Şaşırmıştım beni neden çağırmıştı ki? Bana bu tacı sen takacaksın onu sen yetiştirdin ve bu onur senin dedi. Onurlandım, çok mutlu oldum tacı Cesur Yürek’e taktım. Herkes alkışladı hep bir ağızdan bağırdılar Kral Cesur Yürek, Kral Cesur Yürek sen çok yaşa. Onlar bağırırken benim babası Aslan Toki aklıma geldi iki damla gözyaşı dökülüverdi gözümden.


8-BİLGELİK

Kral tacını takmış ve çok çalışıyordu orman artık emin ellerdeydi. Bir gün bütün hayvanları topladım uzun uzun konuştuk buradaki anılarımızdan bahsettik ve en sonunda artık ormandan gideceğimi söyledim. Bir uğultu koptu, sessizlik sonra neden gitmem gerektiğini anlattım çok üzüldüler beraber üzüldük ama beni anladılar hepsi tek tek teşekkür etti.Yarın sabah gidecektim artık.

Artık bilgelik seviyesine varmıştım herkese yardım edebilirdim bilgilerimle bilekliğimin yerini bilgim almıştı. Ama son zamanda da kendimi aşmış, başka bir boyuta erişmiştim. Artık beynimin gücüyle cisimleri hareket ettirebiliyor orman’ın diğer ucundaki bir hayvanla uzaktan iletişim kurabiliyordum.. Bilekliğin ilk verildiğinde kaldıramadığım o büyük kayayı şimdi ellerimi kaldırmadan beyin gücüyle kaldırabiliyordum. Herkes için hayal olan her şey benim için hayal olmaktan çıkmıştı düşünerek birçok şeyi başarıyordum son olarak da ayağımı yerden kesip uçmayı başarmıştım.

Hayatın akışını düzenini anlamaya devam ediyordum ben bilgeliği aramamış, uğraşmamıştım ama hayat beni o seviyeye çıkarmıştı. Bilgeler zaten bilgeliği aramaz ararsa bilge olamazlar. Ben herkese yardımcı olmak, ilerlemek istedim sadece tek amacım vardı, herkese daha fazla yardım edebilmek. Bilgeliğe nasıl başlamıştım önce çok şey bilmediğimi fark etmiştim sonra bilmediklerimi öğrenmeye çalışmış hiç bıkmadan uğraşmıştım ve hala uğraşıyorum ölene kadarda devam eden bir süreç bu. Son zamanlarda yaptıklarım ilk başta bana orman tarafından hazır olarak verilseydi bunları yanlış kullanacak şu an bulunduğum seviyeye hiçbir zaman gelemeyecektim.

Kendi bilgelik tanımıma ulaşmıştım bilgelik yaşadığın yeri orman olabilir şehir olabilir ülke olabilir…. Kısaca yaşadığı toplumu geliştirmektir. Bilgelik uzun çalışmalarımın sonucunda bana verilen bir ödüldü ve ben ancak sevgi ile bu gücü elimde tutabilirdim. Bilgeliğin içinde birçok şey vardı bilgi, sevgi, önderlik, olgunluk, dinginlik… Bilgi ister bir yerden alalım ister kendimiz keşfederim dışardan gelir ama bilgelik insanın içindedir her insanda vardır ama bunu çıkarmayı bilmek gerekir ben çıkarmayı başarmıştım.

Ormandan ayrılık vaktim geldi tüm hayvanlarla tek tek vedalaştım, bir yanım buruk bir yanımsa mutlu, yeni canlılar yeni hayatlar… Giderken önceden bağırdığım ormanın en yüksek tepesine yine çıktım ve yine bağırdım “Hey dünya ormanım için buradaydım, şimdi geliyorum yağmurunuz olacağım tüm üzüntülerinizi alacağım.”


SON
(ALINTI DEĞİLDİR)

 
Toplam blog
: 79
: 1155
Kayıt tarihi
: 11.02.08
 
 

Sınıf öğretmeni. 39 yaşında. İstanbul'da görev yapıyor içinden geldiği gibi yaşıyor ve yazıyor.....