Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '07

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Büyülü çiçekler

Büyülü çiçekler
 

Soğuk kış gecelerinin unutulmaz içeceğidir salep.
Hele bir öksürük tutturmuşsa, o sıcacık salebi yudumladığımızda içimizin ısındığını göğsümüzün yumuşadığını hissederiz.
Zaten tadıyla, kokusuyla çocukluğumuzda ayrı bir yeri olan salebi unutmak mümkün mü?
Kışın içimizi ısıtan salebin, kavurucu yaz sıcaklarında önümüze sakız gibi uzayan Maraş dondurması olarak geldiğini acaba kaçımız biliriz ya da merak ederiz? Aslında yediğimiz şey orkidenin yumrularıdır. Hani o çiçekçilerdeki bin bir çeşidi, rengi ve güzelliği hemen göze çarpan o büyülü çiçekler...
Ancak çiçekçilerde satılan o pahalı orkideler yumrusuzdur. Yumrulu orkideler genelde orta kuşak orkideleridir ve toprakta yaşarlar. Salep de bu yumrulu orkidelerinden elde edilir. Türkiye orta kuşak orkideleri bakımından oldukça zengin bir ülke. Dünyada 20 bin türü olan orkidelerin, 100 kadar değişik türü ülkemizde yetişmekte ve bunların önemli bir kısmından salep elde edilmektedir.
Güzelliği ile insanı büyüleyen ve sevgisi tutku haline dönüşen orkidenin çiçekleri, bitkinin en özel kısmını oluşturmakta. Her türün rengi ve şekli farklı olup ayrı bir güzelliği vardır. Orkide sevgisi dünyada birçok orkide derneğinin kurulmasını da sağlamıştır. Aynı zamanda orkide ile ilgili çok sayıda dergi ve kitap basılmıştır. Orkide merakı öyle bir meraktır ki, yüzlerce hatta binlerce kilometre yolu kat edip, değişik orkideleri incelemek, resimlerini çekmek, bir orkide sever için normal bir hadisedir.
Orkideyi güzel ve gösterişli kılan, çiçeğin ortasında ki labellum adı verilen dudaktır. Labellum geriye doğru uzamışsa buna mahmuz adı verilir. Anadolu Orkidesi buna en güzel örnektir. Türkiye de yetişen ve Türkçe’ye Anadolu Orkidesi olarak çevrilen bu çiçeğe bu özelliğinden dolayı Fethiye civarında “diliçıkık” adı verilir. Bu orkideler için yörede halk arasında güzel bir efsane anlatılır. Aslında bu öykü, labellum ile mahmuzun oluşumunun öyküsüdür:
“Diliçıkık”, aslında küçük bir çocukmuş, hem yaramaz hem de laf ebesiymiş. Büyüklerine karşı hep, ileri geri konuşur onları üzermiş. Hiçbir lafın altında kalmaz, her şeye karşılık verirmiş. Yaşlıların öğütlerine hiç ama hiç kulak asmazmış. Bu duruma kızan Tanrı, bir gün onu cezalandırmaya karar vermiş. Ama çocuk olduğu için ona acımış dilini ensesinden çıkarıp onu bir çiçeğe dönüştürmüş.”
Ve o günden sonra bu çiçeğin adı diliçıkık olarak hep bu hikaye ile anılmış.
Yumrulu orkideler genelde iki yumru taşırlar. Bitki kışı bir önceki yıl meydana gelen yumru aracılığıyla geçirir. Orkideleri ile ünlü Kastamonu ilimizde halk bu olayı fark ettiği için eski yumruyu “ebesi” diye adlandırmaktadır. Halk salep için bu yumruları toplarken eski yumruyu toprakta bırakır. Böylece bu yumru gelecek yıl için yeni bir orkidedir. Zaten eski yumru salep üretimi için uygun değildir. Ancak bu konuda bilgisiz olanlar her iki yumruyu da aldığı için orkidenin tamamen yok olmasına sebep olmaktadırlar. Bu orkide nesli için çok tehlikelidir. Tohumla orkide üretmek hemen hemen imkansızdır. Bir orkide tohumunun çimlenebilmesi uygun toprak, ısı, ışık, oksijen ve nem gibi bir çok unsurun bir arada olmasına bağlıdır. Ayrıca tohumun düştüğü yerde bazı mantarlarda bulunmalı. Çünkü orkide tohumu, bu mantarlarla bir süre müşterek hayat yaşayarak çimlenme kabiliyeti kazanır. Bu süre ortalama 2 veya 4 yıl süre ile başlayarak bazı cins orkidelerde l5 yıla kadar uzayabilir.
Bu büyülü çiçekler güzelliği ile Anadolu insanına bir başka ilham kaynağı olur ve onu her yöre kendine göre isimlendirir. Halk arasında orkide adıyla pek tanımaz. Her çiçeğin şekline ve rengine göre farklı adı vardır. Hatta yöresine göre bir çiçeğin birden fazla adı bulunur. Şöyle ki: Orchis İtalica’ya tavşan topuğu veya topbaş, Orchis Simia’ya topanbaş, solmaz soluk veya püsküllü, Oprys türlerine kedigözü, keditırnağı, pisipisi, tülek dokuyan veya kazankarası denir. Diliçıkık efsanesinde sözünü ettiğimiz Anadolu Orkidesine diliçıkık dışında damartartık, dildamak, diliçıkırık, tespih salebi, yayla salebi gibi adlar verilmiş. Başka isimlerlerle anılan bir çok orkide türümüz daha vardır ki halk bunları peynircik, peynir çiçeği, yoğurtçuk, çem salebi, öz salebi, elçik, ayı kulağı, keşkeş çiçeği, patpatan, deştiye salebi, şaknalı salep, gelincik, pürin çiçeği, sığır kulağı olarak bilir ve tanır.
Salep kelimesi Arapça’dan dilimize geçmiştir. Eski eserlerde salep; “husyet-ül salep” yani “tilki testisi” olarak göze çarpar. Zamanla ilk kelime düşmüş sadece salep (tilki) kelimesi kullanılır olmuştur.
Salep, Milattan sonra 1. Yüzyılda yaşamış Yunanlı hekim Dioskurides’ten beri bilinmektedir. “De Materia Medica” yani “İlaç Bilgini” adlı eserinde orkidelerle ve saleple ilgili geniş bilgi vermektedir. İbn-i Sina’nın “Kanun” adlı eserinin 2. cildinde saleple ilgili geniş bilgi bulunmaktadır. İbn-i Sina bu droğu afrodizyak, iştah açıcı, balgam artırıcı, felç giderici olarak tavsiye etmektedir. Salep, daha sonra Osmanlı döneminde özellikle macun yapımında kullanılmakta ve çeşitli hekimlerin kitaplarında drog olarak yer almaktadır.
Türkiye’de yetişen orkidelerin yumrularından asırlarca salep elde edilmiş, hem yurt içinde kullanılmış hem de ihraç edilmiştir. Salep veya ilmi adı ile “Tubera Salep” eczacılıkta değişik preparatlar halinde balgam söktürücü veya göğüs yumuşatıcı olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise salep eczacılıkta değil daha çok ülkemize has bir sütlü içeceğin ve dondurmanın hazırlanmasında yer almaktadır. İçtiğimiz saleplerde ki salep oranı zaten çok azdır. Daha çok nişasta ilave edilerek bu sıcak içecek hazırlanmaktadır. Maraş dondurması diye satılanların dışında, yediğimiz o nefis dondurmaların hemen hiç birinde gerçek salep bulunmamaktadır. Bu dondurmalar, başka maddelerle yapılmış olup, piyasada suni salep diye salebin onda biri fiyatına satılmaktadır. Buna rağmen halen özellikle Maraş dondurması için milyonlarca salep yumrusu tahrip edilmektedir.
Basit bir damak zevki için bu güzel çiçekleri tahrip etmek, yok olmasına sebep olmak acaba ne kadar doğru? Her yıl gerek içi gerekse dış piyasada ortalama 15-20 ton civarında salep tüketilmektedir. Bu da yılda tam 40 milyon adet orkide yumrusunun yok olması demek.
Tam KIRK MİLYON…
Oysa bütün orkideler, bütün Avrupa ülkelerinde koruma altına alınmış bitkilerdir. Değil yumrusunun çıkarılması çiçeğinin koparılması halinde bile, bu işi yapana para veya hapis cezası verilmektedir.
Uğruna dernekler kurulan, binlerce kişinin yok olmasın diye uğraştığı bu güzel çiçekleri, orkideleri koruyalım. Salep yerine başka maddelerle de dondurma hazırlanabilir, sütlü bir içecek yapılabilir, ama salep elde edilsin diye TANRI’NIN GÜZEL VARLIĞI BİR ORKİDEYİ TEKRAR YARATMAK, İNSAN GÜCÜNÜN DIŞINDADIR.

 
Toplam blog
: 8
: 1045
Kayıt tarihi
: 22.01.07
 
 

1961 Gümüşhane doğumluyum. 1984 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun oldu..