- Kategori
- Deneme
Büyümek
Büyümek sancılı bir süreçtir ve er ya da geç hepimizin başına gelir. Fizikselliği tartışılmaz, yani her canlı gibi insan da doğduğundan itibaren itibaren büyüyecektir. Ancak ruhi büyüme , diğer tabirle olgunlaşma, her insanın becerebildiği bir şey değildir.
Sizlere geçmişteki ANIL’ın düşüncelerini de gönderiyorum arada-sırada. Okudukça aynı kişinin ben olup olmadığı konusunda şüphe uyandıracak kadar farklı olabiliyor yazan kişi. Çünkü o yazan benim geçmişteki kopyalarımdan başka biri değil. Sizler ilk kez kan verdiğim günü bile öğrenmiş oluyorsunuz böylelikle. Ben bile o yazanları okurken faklı bir bireyi okuyormuşçasına hissediyorum kendimi. Nitekim şimdilerde bambaşka bir insana büyümüşüm.
Daha sizinle henüz ilk şiirlerimi, ilk yazımlarımı, paylaşmadım. Öyle ki benim ilk yazdığım eser, 9 yaşında bestelediğim rock’n roll formatında bir şarkıydı:
Ver onu bana,
Güzelimi ver,
Sevdiğimi ver,
Bir tanemi ver
Ver onu bana,
Vermezsen onu sen
Gelir alırım onu ben
Ver onu bana…
Ve daha sonra, orta okulda yazıp çizdiğim Daygon Robot çizgi romanım ki tarih o zaman 1984 Ağustos’unun gösteriyordu. Ve arkasından 1985 yılında yazdığım diğer bir şarkı: “She is the one”. Asıl yazmalarım 1986-87 sezonu ve ilk şiirlerim:
İZLERİN
Kafam
Komple karışık
Üzgünüm
Özlüyorum seni
Gün ve gün
Sanki
Alışık değilim
Nerelerdesin
Bilinmez
Bomboş sokaklar
Loş odam
Ve sen
Yoksun
Rüzgar kulağımda
Buz gibi
Deniz karşımda
Kayalarda dalgalar
Çarpışıyor
Şiddetli
Bir aşk gibi
Denize
Ayaklarımı sokuyorum
Kaskatı kesiliyorlar
Son kez gördüğüm
Vücudun gibi
Gözlerim kararıyor
Tekrar açıldığında
Karşımda
Gözüm rengi
Gökyüzü
Martılar peşisıra
Özgür ve
Hür
Sesleri de
Gür
Cılız cılız
Haykırıyorum
İsmini
Cevap yok
Yürümeye karar veriyorum
HAZİRAN 86
ETİMESĞUT / ANKARA
Bu şiir o dönemde yazdığım 10 şiirin en iyisi ve çok sevdiğim diğer bir kıta başka bir şiirden:
SEN
Şu cihan denen yerde
Bir tek sen yoksun
Ateş gibi yanan yanağıma
Bir öpücük uçup konsun
Ama lütfen bu öpücük
Senden olsun
1986
ETİMESĞUT / ANKARA
Ne kadar yol kat etmişim. Dere tepe düz gidip nerelere varmışım. Ama bu yolda Ataol Behramoğlu, Can Yücel, Ahmet Telli gibi hocaların şiirlerinden ders almışım. Özellikle Ataol Behramoğlu’ndan yazım stili kapmışım ve kendime göre onu okuma bazlı geliştirmişim.
Evet, yıllar geçtikçe başımıza gelen her olay ve yaşadığımız tüm hayal kırıklarımız, yediğimiz her türlü okkalı kazık, öpemediğimiz o sevgili, evlenemediğimiz o aşkımız ve oturtamadığımız her türlü duygumuz, bizi bugünlere olgunlaştırarak getiriyor. Çok iyi hatırlıyorum, ben 26 yaşındayken şair ve sanatçı olmak istiyordum. Bu düşüncem bir sanatçıyla sevgili olana kadar devam etti. Ama tanıdığım ve sevgilisi olduğum o kişi ve onun anlattıkları ve onun yaptıkları, beni kararımdan hemencecik vazgeçirdi. Sebep ise gayet basitti: Ben normal bir insan olmak ve normal bir hayatım olsun istiyordum. Yani kısacası aile olmak. Bunun dışındaki her şey bana uygun değildi. Bugün de halen fikrim değişmiş değil. Yani benim mesleğim mühendislik, yazarlık kesinlikle değil!
Halihazırda sadece bugüne büyümüş durumdayım ama yarınlarım da olacak. Ve umarım yarınımı ve daha yarınlarımı sizlerle paylaşıyor olacağım. Bakalım yarınlar bizlere neler getirecek; büyümek için sabırsızlanıyorum…
Saygılarımla,
ANIL...