Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '09

 
Kategori
Mizah
 

Buyur!

Buyur!
 

Rockçı Bir Taksi Şöförü (Milliyetten bir haber)


Bugün trafik arapsaçı gibi. Gideceğim yerler kapanmış, hiçbir yere gidesim yok. Obama geliyormuş. Oha ama bu kadar da olmaz dedirtecek bir trafik. Atladım bir taksiye. Taksici orta yaşlı bir amca. Amcası ne, benden on yaş ancak büyüktür.

-Merhaba dedim ona.

-Merhaba dedi bana.

-Bugün trafik çok fena dedim, iyice taksiye yerleşirken. Sanki aylarca, burada kalacakmış gibi hissediyorum kendimi.

-Evet ünlü biri geliyormuş ondan dedi bana taksici. Aynı muhabbeti defalarca yaptığı suratına yansımış. Uyuz olmuştur bana şimdi. Muhabbette zorlayacağım duruşumdan belli. Kafamı iki koltuğun arasından çıkarıp ona yaklaşmamdan belli.

-Obama geliyor, haberin yok mu?

-Buyur kim geliyormuş dedi, konuşmak istemiyor anladım.

-Boşver dedim, Afrika dan ünlü bir futbolcu geliyormuş, diye devam ettim

-Ne futbolcuymuş be, Pele'den bile ünlü galiba.

-Sen de tarih öncesinde kaldın galiba, Ronaldinyo diyeceksin bundan sonra.

-Buyur.

-Boşver, Kadı Köyüne bırak beni dedim

-Tamam dedi, radyoyu açtı. Radyoda sunucu bas bas bağırıyor. ABD Başkanı Obama İstanbul’da kaldığı otelden hareket etti.

-Kim dedi.

-ABD Başkanı dedi, radyodaki ses. Devam etti tabi. Ben de fırsat bu dedim, gülerek söze girdim hemen

-Radyo ile de konuşuyorsun helal olsun sana dedim.

Dikiz aynasından bana baktı, yok ters ters baktı diye düzeltmem gerek.

-Hani futbolcuydu, kafamı buluyorsun benimle. Alla alla dedi kafasını salladı. Kızdırdım adamı. Şimdi yok ben de öyle biliyordum desem saf rolüne yatmam gerekecek, hayatta yemez. En iyisi dürüst olmak dedim, girdim söze.

-Kusura bakma. Yani Koca Obama bu, dünyayı salladı, başkan oldu. Bu da yetmedi, bir de Türkiye’ye geliyor, bütün gazeteler, bütün televizyonlar ondan bahsediyor, sen bana diyorsun ki, Obama kim. Futbolcu diyorum, Pele’mi diyorsun. Zamanda yolculuk mu, yaptın birader. Taksinle ışık hızını aşarak seksenli yıllardan bugünlere mi geldin. Hadi bunu başardın diyelim, daha anlayamadın mı, bu işte bir terslik olduğunu.

-Ha dedi bana. Ne diyecekti ki. Ya da ne bekliyordum ki.

-Sen benimle kafa buluyorsun ama müşterisin dua et. Yani hep haklısın. Haksızken de kavga etmem, adam dövmem. Dedi sakince.

Kendinden o kadar emin. Aramızdaki cüsse farkı çok da değil. Yahu ne biliyor, ben tekvando bilmem ne birincisiyim belki. Ama yok, bu tür adamlar bunu hisseder her zaman. Neyi, kimi nasıl döveceğini iyi bilir.

-Yok sen yanlış anladın beni dedim, ses tonuma dikkat ederek.

-Yok yok ben seni yanlış anlamadım, ben seni hiç anlamadım ki. Dedi sesinin volümünü az daha arttırarak.

Sanki iki sevgiliyiz, tartışıyoruz.

-Yok sen ilişkimizin başında, pardon taksiye bindiğimde ilk sözümde beni anladın aslında. Cevap bile verdin, unuttun mu?

-Ne demişim ki?

-Dedim ya merhaba, aynadan bakıp sen de bana merhaba dedin.

Al sana korktuğumu sandı, korkar mıyım be. Ben müşteri isem her zaman haklıyım. Hem o dedi, az önce.

-Senin problemlerin var galiba. Hastanede bırakayım istersen.

Güldüm. Bak işte bu adama bile şaka yaptırdım ya. Dikizden bakıyorum, gülmemi duyunca o da güldü, hoşuna gitti muhabbetim.

Sonra karşılıklı gülmelerimiz bitince hemen söze girdim. Kıvamındayız çünkü,

-Ampüle verdin de mi?

Hemen ciddileşti.

-Ya kime verecektim ki,

-Bana verseydin, pardon bize verseydin yani dedim.

Kızmakla, kızmamak arası,

-Siz kimsiniz ki,

-Kemal Kılıçdaroğlu

-Ökkeş Şenoğlu,

Az önce kafa buluyordum, şimdi o buluyor benle.

-CHP işte, anlasana.

-Ben dedi, sözünü hemen kestim.

-Baykal varken bize oy vermezsin.

-Nerden bildin? Helal olsun, hem o olmasa bile, dedi sözünü yine kestim

-Hepsi çalıyor diyeceksin.

-Tamam hepsi çalar çünkü,

-Bal tutan parmağını yalar, o da çalacak tabi diyeceksin,

-Tamam bunu da bildin. Hayatın politika olmuş senin galiba.

-Yok be, dedim gülerek. Devam ettim,

-Sen bir prototipsin, ampüle oy verenlerin hepsi bunları söylüyor. Aranızda hiçbir fark yok, isimleriniz dışında tabi.

Şöyle, dikizden bana ters ters baktı. Tam olarak anlamadı, ama iyi şeyler söylemediğimin farkında.

-Ben tip bir adam değilim, bence sen tip bir adamsın. Dedi, altta kalmayacak belli.

-Boşver dedim. Aç şu radyoyu da Obama hangi çorbayı içmiş onu öğrenelim.

-Bence Mercimek içirmişlerdir kesin dedi,

-Tarhana mı verselerdi yani?

-Niye küçümsüyorsun ki, Tarhana çorbasını dedi,

Yeni bir tartışmaya doğru yelken açarken boğaza doğru bir baktım. Özlemişim lan İstanbul seni dedim içimden, sonra tekrar girdim söze,

-Tarhana vermezler niye versinler ki?

Ve devam ettik, orta şeritten Kadı Köyüne doğru, keyiflice bir sohbet eşliğinde.

 
Toplam blog
: 29
: 527
Kayıt tarihi
: 05.02.09
 
 

"Yaşadığım kentleri sevmem. Daha doğrusu yaşamak zorunda olduğum kentleri. Onlar da beni sevmez. ..