Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

Buyur burdan yak..!

Buyur burdan yak..!
 

Buyur Burdan Yak..!


Eskiden, insanlar arasındaki iletişim bugünkü kadar yaygın değildi. Bizler bir haberi ya gazeteden okurduk ya da radyodan dinlerdik. Ha bir de büyük boy bir okul defterinin sayfası kadar kağıtlara teksir edilmiş destanlar vardı. Nerede cinayet, nerede tecavüz haberleri varsa bize ulaştığı kadarıyla büyük ve inanılmaz bir şaşkınlıkla bunları takip ederdik. (Bu tür olaylar çok sık olmadığındandı bu şaşkınlık ve inanılmazlık.)

Şimdi hızlı ve yaygın olan iletişim ağı sayesinde Allah’ın her günü yeni bir cinayet ve tecavüz haberi duyuyoruz. Ve bu olaylar da her gün şiddetini, şeklini, dozunu büyük bir hızla artırarak devam ediyor. Ben şiddetin her türlüsüne karşıyım ama kadınlara uygulananı da ayrıca kanıma dokunuyor  

Sokaklarda dövülüp hakaret edilen, yüzüne kezzaplar atılıp kaynar sular dökülen, o da yetmedi balkonlardan atılan, tecavüz edilip parçalara ayrılan, yakılan sonra da bir yerlere gömülen!.. Hele boşanıyorum hiç demeyeceksin. Eğer erkek isterse bin türlü kılıf bulur seni boşar. Eğer boşanmak istemese de ya benimsin ya toprağın deyip, her türlü işkenceyi yapar sonara da kafana sıkar. Erkeklerin gözünü döndürüp bu kadar cesaretlendiren nedenler nedir acaba?.. Kadın istediği kadar debelenip dursun; dayak yiyorum, hakaret görüyorum, cinsel tacize uğruyorum… Ne derse desin, sanki kadın olduğu için bunlara katlanmak zorundaymış gibi bir zihniyet var. İster rızayla ister kaba kuvvet kullanarak erkekler kadınlara istediklerini yaptırmaya çalışıyor.

Günümüzdeki yaygın iletişim aletleri özellikle de televizyon sayesinde her gün defalarca tekrarlanan kadına şiddet, taciz ve bir de ölümle sonuçlanan şiddet ve taciz içerikli haberler, beyinlere iyice kazınıyor. Cezalar da caydırıcı olmadığı için erkeklerin bilinç altına yerleşmiş olan bu hayvansal güdüler en küçük kıvılcımla harekete geçiyor; onları cesaretlendirip olayları yaygınlaştırıyor.

Kadınlara karşı işlenen bu suçların cezası neye göre veriliyor anlamış değilim. Şimdi diyeceksiniz bırak da ona hukukçular karar versin. Peki öyleyse, Elazığ’da karısını bastonla döven 95 yaşındaki dedeye 3 yıl 1 ay 15 gün ceza veren kanunlar, Kocaeli’ndeki karısının yüzüne kaynar su döken kocayı niye salıveriyor? Bir de kadın koruma altına alınmış. Koruma altındaki kadınların bu karara rağmen defalarca aynı şekilde şiddet görüp tehdit edildiğini ya da öldürüldüğünü herkes biliyor. Kadınlarımız koruma kararlarına rağmen yine diken üstünde ve kendi hayatlarından endişe ederek yaşıyorlar. Yapılan bunca şeylerin bir cezası olsa da kadınlar rahat bir nefes alsalar…

Ayrıca ve en önemlisi, mecliste halkı temsilen bulunan ve halkın sesi olması gereken  kişilerin, kadınlara hakaret üzerinden siyaset yapması ve söylediklerinden hiç bir rahatsızlık duymadan hala sözünün arkasında durduğunu söyleyip, iyi bir şey yapmış gibi hala gerine gerine meclise girmesine ne demeli. Halkın oyu ile meclise girip, halkın sorunlarına çare olacak yerde halka sorun çıkaran lider?!. konumundaki er kişiler böyle yaparsa, halktan olan er kişilerin böyle yapmasını normal mi karşılamak gerekir acaba?..

Hani anneler günü, hani kadınlar günü  çiçekler, tek taşlar hani ’”cennet annelerin ayakları altındadır’’ ?... Ne kadın ne erkek, olaya önce ‘’insan olmak’’ diye bakmadığımız sürece erler o erk koltuklarında oturup kadınlarımızın ne düşündüklerine önem vermeden, onlara her türlü şeyi yapma hakkını kendilerinde görürler. Adam ne diyor; “Karı benim, severim de döverim de’’. ‘’Biz karı kocayız, dövüşürüz de barışırız da’’. ‘’Karı ile kocanın arasına girenin aklı yok.’’  Daaa…  bu durumdan çoğunlukla kadınlar zarar görmeseler keşke.

 

 
Toplam blog
: 10
: 783
Kayıt tarihi
: 17.02.16
 
 

Bolu İzzet Baysal Üniversitesi  Gaziantep   ..