Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '13

 
Kategori
Güncel
 

Buyurun buradan yakın!

Buyurun buradan yakın!
 

inimizislamiyet.net


 Durum artık komediyi de aştı. Din iman, gerçek hayat ve Başbakan’ın sözleri birbirine karıştı. Hayrünissa Hanım üzüldü; vaziyete gözyaşları döktü.

Üniversiteli çocuklar yer bulamıyorlar, ne halt etsinler. Herkes kendi sorununu kendi çözmeye çalışıyor. Başbakan da hafiye olmuş, garibanların peşine düşüyor. Kim nerede oturuyormuş; bunların orada oturmaya hakları yokmuş. İsterlerse, rahatsız olurlarsa vatandaşlar ihbar’da bile  bulunabilirlermiş.

Vatandaşların çoğu bu laflara kös dinliyor. Gülüyor ama, demek ki bir bölümü de ciddiye alıyor, görevini yapıyor.

Eee öğrenciyseler, öğrenciliklerini bilsinler… Ona göre davransınlar. Bu işin yasası, tasası, kuralı, adeti vardır. Herkes  istediği her yerde oturamaz. Hele kadınlarla erkekler aynı evde mi? Mazallah, hadi Hoca gibi söyleyelim… Hafazanallah… Olur mu ya..!

E vatandaşın biri de vatandaşlık görevini hatırlayıp, üsteki komşusunu ihbar etmiş. “Olmaz böyle şey…” diye. Hikaye şöyle…

“Üst kata taşınan iki öğrenciden tedirgindi adam. Daha sonra oğlanlardan biri kayboldu, onun yerine eve bir kızın yerleştiği gözlendi.
 - Olmaz ki! dedi adam.
 - Ne olmaz ki? dedi karısı.
 - Oğlanlardan biri kayboldu, eve bir kız geldi, yerleşti.
 - Sana ne?
 - Olur mu canım? Genelev mi burası?
 - Özel ev! Herkesin özel evi, sana ne üst kattakilerden?
 - Durumu polise bildirmek lazım.
 - Niçin?
 - Söyledi ya Başbakan; kız erkek birlikte oturamaz, dedi. Öyle komşularınız varsa, hemen polise ihbar edin, dedi. Ben derhal karakola gidiyorum.” diyerek ayaklandı adam.
 - Bırak allahaşkına, ne işin var karakolda! Üst kattakilerin bize bir rahatsızlık verdiği yok.
 dedi karısı.
 - Hayır hayır, onların birlikte oturduğu ortaya çıkar, biz ihbar etmediğimiz için suçlu duruma düşeriz! diyerek çıktı evden adam. Karakola gidip durumu bildirdi, adres verdi.
 Talimatlı polis dayandı üst katta oturan oğlanın kapısına. Oğlan kapıyı aralarken daldılar içeri. Kız masada oturmuş ders çalışıyordu.
 - Bu evin kiracısı sen misin? diye sordu polis.
 - Evet. dedi oğlan.
 Bu kız kim?  diye sordu polis.
 - Canan, diye yanıtladı oğlan.
 - Birlikte mi oturuyorsunuz?
 - Evet, diye yanıtladı Canan.
 - Oturamazsınız, deyince polis;
 Biz evliyiz memur bey. Dedi oğlan. Polis duraladı, sonra:
 - Evlilik cüzdanı görebilir miyim? dedi.
 - Cüzdan yok memur bey. Biz imam nikahlıyız! dedi Canan gülümseyerek.
 Polisler özür dileyip gittiler. Giderken alt katın kapısını çalıp, muhbir vatandaşa, dini bütün insanları rahatsız ettiği için fırça çekmeyi de ihmal etmediler.” (İnternet. Ferhan Şensoy’dan aktaran, Sezen Özol)

Hadi bakalım. Şimdi de şikayet edin. Bu durumda vatandaş sizi  “gereksiz yere rahatsız etmekten”  içeri aldırmaz mı?

Hem sormalı, acaba, bu durumda yaşayan kaç tane vatandaş var; kaç tane milletvekili var?

Gerisi hikaye… İşte. Gündem değiştirme… Onun da memlekette ustaları var. Ne dersiniz..!
 

  

Durum artık komediyi de aştı. Din iman, gerçek hayat ve Başbakan’ın sözleri birbirine karıştı. Hayrünissa Hanım üzüldü; vaziyete gözyaşları döktü.

Üniversiteli çocuklar yer bulamıyorlar, ne halt etsinler. Herkes kendi sorununu kendi çözmeye çalışıyor. Başbakan da hafiye olmuş, garibanların peşine düşüyor. Kim nerede oturuyormuş; bunların orada oturmaya hakları yokmuş. İsterlerse, rahatsız olurlarsa vatandaşlar ihbar’da bile  bulunabilirlermiş.

Vatandaşların çoğu bu laflara kös dinliyor. Gülüyor ama, demek ki bir bölümü de ciddiye alıyor, görevini yapıyor.

Eee öğrenciyseler, öğrenciliklerini bilsinler… Ona göre davransınlar. Bu işin yasası, tasası, kuralı, adeti vardır. Herkes  istediği her yerde oturamaz. Hele kadınlarla erkekler aynı evde mi? Mazallah, hadi Hoca gibi söyleyelim… Hafazanallah… Olur mu ya..!

E vatandaşın biri de vatandaşlık görevini hatırlayıp, üsteki komşusunu ihbar etmiş. “Olmaz böyle şey…” diye. Hikaye şöyle…

“Üst kata taşınan iki öğrenciden tedirgindi adam. Daha sonra oğlanlardan biri kayboldu, onun yerine eve bir kızın yerleştiği gözlendi.
 - Olmaz ki! dedi adam.
 - Ne olmaz ki? dedi karısı.
 - Oğlanlardan biri kayboldu, eve bir kız geldi, yerleşti.
 - Sana ne?
 - Olur mu canım? Genelev mi burası?
 - Özel ev! Herkesin özel evi, sana ne üst kattakilerden?
 - Durumu polise bildirmek lazım.
 - Niçin?
 - Söyledi ya Başbakan; kız erkek birlikte oturamaz, dedi. Öyle komşularınız varsa, hemen polise ihbar edin, dedi. Ben derhal karakola gidiyorum.” diyerek ayaklandı adam.
 - Bırak allahaşkına, ne işin var karakolda! Üst kattakilerin bize bir rahatsızlık verdiği yok.
 dedi karısı.
 - Hayır hayır, onların birlikte oturduğu ortaya çıkar, biz ihbar etmediğimiz için suçlu duruma düşeriz! diyerek çıktı evden adam. Karakola gidip durumu bildirdi, adres verdi.
 Talimatlı polis dayandı üst katta oturan oğlanın kapısına. Oğlan kapıyı aralarken daldılar içeri. Kız masada oturmuş ders çalışıyordu.
 - Bu evin kiracısı sen misin? diye sordu polis.
 - Evet. dedi oğlan.
 Bu kız kim?  diye sordu polis.
 - Canan, diye yanıtladı oğlan.
 - Birlikte mi oturuyorsunuz?
 - Evet, diye yanıtladı Canan.
 - Oturamazsınız, deyince polis;
 Biz evliyiz memur bey. Dedi oğlan. Polis duraladı, sonra:
 - Evlilik cüzdanı görebilir miyim? dedi.
 - Cüzdan yok memur bey. Biz imam nikahlıyız! dedi Canan gülümseyerek.
 Polisler özür dileyip gittiler. Giderken alt katın kapısını çalıp, muhbir vatandaşa, dini bütün insanları rahatsız ettiği için fırça çekmeyi de ihmal etmediler.” (İnternet. Ferhan Şensoy’dan aktaran, Sezen Özol)

Hadi bakalım. Şimdi de şikayet edin. Bu durumda vatandaş sizi  “gereksiz yere rahatsız etmekten”  içeri aldırmaz mı?

Hem sormalı, acaba, bu durumda yaşayan kaç tane vatandaş var; kaç tane milletvekili var?

Gerisi hikaye… İşte. Gündem değiştirme… Onun da memlekette ustaları var. Ne dersiniz..!
 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..