Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '09

 
Kategori
Blog
 

C.IV.A Son Savaş

C.IV.A Son Savaş
 

Kitabın orijinal görüntüsü.


Bir bilim adamı, bir bakteri, dünyanın en güçlü yeraltı örgütü ve insanlığı son savaşa sürükleyen olaylar örüntüsü…


Milliyet Blog yazarlarından sevgili Ali İhsan UĞUZ’ un ilk romanı C.IV.A Son Savaş, umarım sonuncusu değildir. Böyle yetenekli bir kalemden, daha çok romanlar okumayı arzuluyorum. Kendisinin bir jesti sayesinde bu romanı okuma fırsatı buldum, ne kadar güzel bir jest olduğunu okuduktan sonra anladım; değerli meslektaşıma teşekkür ediyorum.

Kolay kolay unutulmayacak ve tahminim ileride film senaryolarına da konu olacak bir çalışma. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum çünkü bu, öyle hayatın kurguladığı, yaşanmış bir öykünün aynen alıntılanıp anlatıldığı bir roman değil. Bu, insan beynince tasarlanmış kurgu bir roman; en zor roman türlerinden biri yani.

Öykü, Fransız bir bilim adamının C.IV.A denilen, petrolün çevreye verdiği zararları ortadan kaldırmak için bir bakteri geliştirmesi ile başlıyor ve bakterinin güçlü bir yeraltı örgütünün elinde dünyanın en tehlikeli silahına dönüşmesiyle ilginç bir hal alarak gelişiyor.

Olaylar, örüntülü bir şekilde kurgulanmış ve sonunda tutarlı bir öykü çıkmış ortaya. Karakterler çok isabetli seçilmiş ve psikolojik tahlilleri dikkatlice yapılmış. Kişilerin karakterleri ile davranışları arasında tutarsızlık yok. Karşıt karakterler, ustalıkla bir araya getirilmiş ve çatıştırılmış. Romanın her bölümünde coşku ihmal edilmemiş, hikâye inişli çıkışlı bir seyir izliyor. Bu durum, romanın daha bir keyifle okunmasını sağlıyor.

Alışılagelmiş romanlarda, bir eksen karakter bulunur ve olaylar bu karakterin etrafında döner. C.IV.A’ da böyle bir saptama yapamadım. Bilmem Ali İhsan Bey beni doğrular mı, bu romanda birden fazla eksen karakter var. Dr. Philippe ve yeraltı örgütün üç üst düzey yöneticisi ayrı eksen karakterler. Bu noktada hikâyenin karmaşık bir hal alacağı ve anlaşılmayacağı düşünülebilir. Ama tam tersi bir durum söz konusu, farklı eksen karakterlerin etrafında dönen olaylar, birbirleriyle ustaca ilişkilendirilmiş. Romanı başarılı kılan, belki de bu özelliği olsa gerek.

Hiç görmediği yerleri, tüm detayları ile tasvir etmesi, farklı kültürleri başarıyla ifadesi yazarın araştırmacı yönünü ve hayal gücünü ortaya koyuyor.

Romanın ilerleyen bölümlerinde, ana öykü ile bütünlüğü bozmayan küçük hikâyecikler okuyorsunuz. Bu, bazen savaş meydanındaki bir askerin öyküsü, bazense yaralı bir eşkıyanınki olarak karşınıza çıkabiliyor. Beni en çok etkileyen, yardımcı karakterlerden Mireille’ nin öyküsü oldu. Onun yaşadığı dram çok etkileyiciydi. Yazarın, o kaosun içerisinde Dr. Philippe’ e yaşattığı aşk, ayrı bir lezzet katmış öyküye.

Diyaloglar genellikle akıcı ve anlaşılır. Bazı paragrafların uzun tutulması, zaman zaman bir deneme yazısı okuduğum hissi uyandırdı bende ancak, öykü iyi kurgulandığı için bu durum hikayeden koparmadı beni. Örgütün organizasyon yapısının ve işleyişinin anlatıldığı bölüm, bana biraz karmaşık geldi. Biraz daha yalın ve kısa anlatılsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum ama yazarın yorumudur saygı duyuyorum.

Romanın önermesi açık ve anlaşılıyor. Olaylar, temaya uygun örüntülerle gelişiyor. Kısacası; her şey yerli yerinde, ilk roman olmasına rağmen oldukça başarılı, tavsiye edebileceğim bir eser. Yazarı tekrar kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Bu deprem kargaşasında darısı başımıza diyorum.

Sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 36
: 1120
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

İstanbul'da 1967 yılında doğdum. Askerlik harici bütün yıllarım bu şehirde geçti. İşletme mezunuyum,..