Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Câmideki Rektör: Erol Güngör

Câmideki Rektör: Erol Güngör
 

Ortaöğretim yıllarında hiçbir telkin almadan “Yeni İstanbul” gazetesi okurdum düzenli olarak. Arifiye’de tren yolunun hemen yanındaki gazete bayiinden her gün alırdım o gazeteyi. “Türkçe özürlüsü Türkçe öğretmeni” Mehmet Akıncı’dan o yüzden “sağlam” bir dayak yemiş olsam da orta 2. sınıfta iken, Yeni İstanbul’dan hiç vazgeçmemiştim. Hâtıramda kalan, bir çırpıda sayabileceğim yazarlar: Necip Fâzıl Kısakürek, Galip Erdem, Cemal Kutay, Muharrem Ergin.

Üniversite yıllarında Varlık, Hisar ve Türk Edebiyatı dergilerini zaten takip ediyordum. 70’li yılların sonunda şimdiki “Sönmez İşhanı”nın karşısındaki kitabevi’nde bulduğum bir dergi bana yalnızca ruhun “edebî gıda” ile yetinmeyeceğinin ipuçlarını veriyordu. Töre dergisi. Aylık Fikir ve Sanat Dergisi. (Şimdi bakıyorum da koyu mor bir kapak ve “logo”nun hemen altında Mayıs: 1978, Sayı: 84) Kurucusu şair Halide Nusret Zorlutuna, Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Emine Işınsu. Yazı kadrosunda kimler yoktu ki: Reha Oğuztürkkan, Türükoğlu Gök-Alp, Ahmet Bican Ercilasun, Tarık Buğra, Necmettin Hacıeminoğlu, Faruk Kadri Timurtaş, Sadık Kemal Tural, Hikmet Tanyu, Mehmet Eröz, Mustafa Kafalı, Garip Kafkaslı… Birkaç sayı sonra ise bir isimle tanışıyorum.

Bir isim ki yazılarıyla (daha sonra da kitaplarıyla) benim ruhî dengeli beslenmemi sağlayan ve formülü “Türk tezi” – “İslam antitezi” görüp bileşimi “Türk – İslâm Sentezi” gibi algılama yanlışlığına sürüklenmekten beni kurtaran bir isim. Bu yazar Erol Güngör’dü. Gerek Ziya Gökalp’i gerekse Hüseyin Nihâl Atsız’ı okurken altını çizip soru işareti koyduğum satırların çözümünü hep Erol Güngör’de buldum. Özellikle “kültür” bunalımını yoğun şekilde yaşadığımız o yıllarda, Erol Güngör’ün “reçete”leri beni yaşadığım coğrafyaya, o coğrafyada asırlardan yaşayan ve yaşatılan temel değerlere daha da bağlanmamı sağladı. Daha sonraları rahmetli Ahmet Arvasî’nin kitabına ad olan “Türk-İslâm Ülküsü” deryasına Erol Güngör’le girdim. Kâh Yunus dilliydi, kâh Ahi Evren gönüllü, Alparslan duruşluydu. 1978 yılının sonunda çıkan “Töre” dergilerinin ilk sayfalarında Prof. Dr. Erol Güngör imzası ile çıkardı yazıları. Bilmezdim o zamanlar hangi şehirde yaşardı, nereliydi, hangi akademik alanın profesörüydü…

Üniversiteyi bitmiştim. 1980 yılının son aylarında çektiğimiz kur’a sonucu tâyinim Karadeniz’in incilerinden Ordu’ya çıkmıştı. Ama Ankara’da okuyan kız kardeşimin sayesinde “Töre” dergisinden kopmamıştım. Töre Dergisi, Posta Kutusu: 211 Kızılay – Ankara mühürlü “Töre” dergileri her ayın ilk yarısında geliyordu adresime. Bir gün, nisan ayının son günlerinde acı haberi bana, sahilde gezerken, Ömer Deniz getirdi.

-Hocam, Erol Güngör ölmüş…

Dizlerimin bağı çözülmüş, oracığa yığılmıştım. Sanki ailemden birini kaybetmiş gibiydim. Öyle de sayılırdı aslında. Benim “kültür ailem”in vefatlarından biriydi bu dönülmeyen yola gidiş…

Peki kimdi ya da kimdir Erol Güngör? 25 Kasım 1938’de Gül Şehri, Ahi Evren Ocağı, Kırşehir’de doğar. İlk gençlik yıllarında Ahi Dergâhı’nın son temsilcisi ve Ahi Evren Camii’nin imamı olan dedesi Hâfız Osman Efendi’dinin “rahle-i tedrisi”nden geçer. Lise öğreniminden sonra vazgeçilmez şehir, İstanbul’a gider. İstanbul Hukuk’ta okurken bir başka ülkü ve inanç devi olan hocası Fethi Gemuhluoğlu onu Mümtaz Turhan’a götürür. Beyazıt’taki “Küllük” gerçek bir kültür ocağıdır o zamanlar. Hocaların hocası Mümtaz Turhan, Anadolu’nun bu soluk yüzlü gencinde “çırak ışığını” görür ve onun teşvikiyle Erol Güngör, Hukuk Fakültesi’nden ayrılıp İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kaydını yaptırır. Mezuniyeti 1961.

Çalışma azmi sınır tanımaz. İngilizce ve Fransızca’yı tercüme yapacak seviyede öğrenir. 1965’te doktora yapar. Sosyal Psikoloji’ye yoğunlaştıktan sonra(1966) Colorado Üniversitesi’nin daveti üzerine ABD’ye gider. 1970’te doçent pâyesine yükselir. 1975’te İstanbul Üniversitesi’nde göreve başlar. Fakültenin misafir profesörü Hains’in asistanlığını yapar. 1978’de Sosyal Psikoloji Profesörü olur. 1982 yılında Konya – Selçuk Üniversitesi rektörü olur. O, Mümtaz Turhan Hoca’nın özenle yetiştirdiği “çırağı”, artık akademisyenliğin ve yöneticiliğin doruğundadır.

Ama yükseldikçe mütevazılaşan bu “ülkü devi” Türkiye’nin yarınlarının sahipleri olacak gençleri Müslüman – Türk değerleri ile donatmak için elinden gelen her türlü gayreti gösterdi. Ama zaten ilk defa 1973 yılında tekleyen kalbi (İlk kalp krizini 1973’te geçirmiştir.) 24 Nisan 1983 tarihinde tamamen durmuştu. “Mahalle baskısı” ikilemini asla yaşamadan Konya’nın camilerinde öğrencileriyle saf tutmuş; mütevazı, çalışkan, üretken ve Türk - İslam Ülküsü’nün “kültürel değeri” 45 yaşında hayata gözlerini yummuştu.

Bence onu açıklayan en güzel tanımlama, Câmideki Rektör: Erol Güngör.

Yüce hüküm açık: Her nefis ölümü tadıcıdır.

Vefatının 27. yıl dönümünde derinliğe açılan benim “kültür pencerem” Erol Güngör’e Rabbim’den rahmet dilerim. Dualarım onunla.

Meraklısına Erol Güngör’ün Eserleri

Telif Eserleri :Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, Dünden Bugüne Tarih Kültür ve Milliyetçilik, İslâm'ın Bugünkü Meseleleri, İslâm Tasavvufunun Meseleleri, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Sosyal Meseleler ve Aydınlar, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Türkiye'de Misyoner Faaliyetleri, Tarihte Türkler, Kelâmî Sahada Estetik Yapı Organizasyonu, Şahıslar Arası İhtilafların Çözümünde Lisânın Yönü, Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar.

Tercüme Eserleri : Batı Düşüncesinde Büyük Değişme, Dünyayı Değiştiren Kitaplar, İktisadî Gelişmelerin Merhâlesi, Sosyal Psikoloji, Yirminci Asrın Mânâsı.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..