Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '14

 
Kategori
Deneme
 

Çağ

Düşünüyorum da, yazdıklarım ile ne kadar çok bilgi beyan etmiş oluyorum.Oysa ki amacım çok daha farklı denemelerimi yazarken, ben kendimi öğreniyorum aslında... Bu faydası tartışılmaz anlatım biçimi ile faydayı dışarıya sağlayabiliyorsam eğer ne ala....
İnsanlar kalıpların ürünü olmuş bir çağda yaşıyor ne yazık ki... Ve bizler kadar da şanslı değil çoğu çünkü büyük düşünürlerle buluşmamışlar belkide çay saatleri... Evet kitaplardan bahsediyorum, az okuyan bir insanlığın ne kadar kalıpların içerisine sığmaya çalışan bir yapıya büründüğünden bahsediyorum. Bu kalıplardan en başta gelende kendinden bahsetmektir, kötü görünür. Oysa ki ben kendimden bahsetmiyor, bildiklerimden bahsediyor ve en başta da söylediğim gibi kendimi aynı zamanda öğreniyorum.
Şimdi bahsetmek istediğim konu ise günümüz çağı ve iletişim kopukluğu. Evet iletişim kopukluğu dedim doğru duydunuz, iletişim çağı olarak adlandırılan çağda aslında iletişimin ne kadar yüzeysel yapıldığının serzenişti. Samimiyetten uzaklaşan ve yapaylaşan iletişim şekli ile insanların bu biçimlemeye nasıl hızlı alıştıklarının dillendirilmesi. İnsanlar unuttular neredeyse bir arada olmanın verdiği güzelliği. Bilgisayar çağı dünyayı ele geçirmişken, faydası kadar iletişime zararı da olan bu nimeti nasıl nimet olarak değil de, kötülük olarak kullanıyor olduğumuz.
Eskileri düşünüyorum sunra. Ne güzeldi sohbetler, insanlar ne sıcak, aileler ne kadar içiçeydi. Çocuklar sokakta oyun oynar, tüm mahalle birbiriyle kaynaşır, komşuluk dostluk pekişirdi. Entellektüeller faydalı etkinliklerde birbirlerini bulurlar, nice dostluklar kurarlar ruhsal beslenmelerini insan üzerinden yapabilirlerdi.

Şimdiyse durum çok farklı, makinelerle yaşıyor, sokağa çıkmıyor, eğlenceyi haftalık birkaç saate kalıplaşmış anlayışlarla sığdırıyor ve kendi ailemizde bile iletişim kopukluğu yaşıyoruz bu da teknolojiyi faydalı değil faydasız bir şekilde kullanıyor olmamızın sonucu. Çocuklar artık sokakta top, beştaş değil bilgisayayar da savaş oyunları oynuyor. Bebeklerin oyuncak arabaların değeri yok eskisi kadar, çocuklar aksiyona alıştı. Temiz hava, bol güneş, parklar, yok artık neredeyse. Mahalle arkadasları denen şey ise biteli çok oldu. Şimdi yalnızlık çağı aslında yaşanan.Tv ler ve bilgisayarlarla doldurduğumuz hayatlarımız kalabalıklığımızı yitirtti. Hayat koşturmasının artmasıyla da ki malum artık şehir hayatı milyonlarca araba ile trafik cehennemine eş değer demek oldu artık, insanlar iyicene tekleşmeye, kutularına çekilmeye yönelmiş oldu.


İkili ilişkilerinde içi çok bozuldu. Önceden aşk, beraberlik daha kutsal daha değerliydi. Toplum çok rahat karşılamazdı elbette o zamanlar iki sevgilinin sokakta elele yürmesin ama bir el tutmanın değeri önemliydi. Şimdi herşey çok daha basit algılanıyor. Gençler su tüketir gib ilişki tüketiyor. Aşk, sevgi, değer içi boşalmış kavramlar çoğunluk için. Biri olmazsa öbürü olur düşüncesiyle çok rahatlar ve değer yargılarını kaybetmiş durumda çoğunluğu. Önceden emek vermek gerekirdi ilişkilere, şimdiyse kimse kimsenin nazını çekmeden hemen hayatından diskalifiye ediyor diğerini.

Hayatın zorlu ve çetin hali insanoğlunun birbirine olan güven duygusunuda yok etti beraberinde. Çünkü insanlar büyük bir mücadele ile yaşıyor ve bu mücadele halinde ilk olarak kendilerini düşünmek zorunda kalıyorlar. Zorunlu bir bencilleşme ile insanlar bu yarışa dönüşen şartlarda birbirlerini yeterince sevmeyi ve düşünmeyi unutuyor ve güven duygusunu yavaş yavaş kaybediyor. Hayat mücadelesi insanları sadece kendi dertlerine düşüp kendlerinden başka bir ayrıntıyı görememe durumuna getirmişken iletişim daha da zorlaşıyor. Ne oldu bize böyle, yaşayabilmek için nasılda kaybettik samimiyetimizi.

Duygu biçimimizde değişti artık iyice. Eskiden insanlar birbirlerini dinlerdi, birbirlerinin acılarını paylaşır birinin acısı olur, sevinçlerini paylaşır bir diğerinin sevinci öbürününde sevinci olurdu. Şimdiyse kimsenin kimsenin dert tasasını dinleyecek hali yok. Çünkü herkez yorgun ve yılgın .

İnsanoğlu çağ atladıkça gelişen teknolojiyle gelişecek sanırdım eskiden bir de. Oysa ki bakıyorum da çağlar pekte bir şey değiştirmiyor. İnsanoğlu hala zevk aldığı şeylerden utanarak yaşıyor bir çok şeyi. En kötüsü de haz almanın erdemli hali hala utanç kaynağı insanlık için. O kadar çok örnek var ki yazamadığım, çünkü bu ayıplar ile ben de her kelimemi seçerek yazmak zorundayım. Oysa ki seçmeden yazma hakkım olsaydı emin olun yazılarım sizi okurken bambaşka dünyalara götürebilirdi.Evet kısıtlıyorum.

Düşündükçe kendimi öğrenmeye ve yazmaya devam edeceğim kısıtlı cümlelerim ile, azda olsa döneceğim içeriden dışarıya...


Ayça Marangoz Coşar
 

 
Toplam blog
: 156
: 390
Kayıt tarihi
: 04.10.13
 
 

Ayça Marangoz Coşar, Üniversite, Akademi istanbul, Gazeteci Abbas COŞAR , Mektebi Mülkiye, Ye..