Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '14

 
Kategori
Deneme
 

Çağa yaşta duyduk, civan yaşta vakıf olduk

Çağa yaşta duyduk, civan yaşta vakıf olduk
 

Görsel alıntı


Yüce Allah gerek gördü, kendi isteğiyle insanı yarattı. Gücüyle, kudretiyle şekillendirdi. Akıl dâhil önemli ve korunması zorunlu organları insanın iç dünyasına yerleştirdi.

Yine önemli, dikkatle korumaya muhtaç  kullanılması elzem ve yaşama yön veren organları ise insanın dış dünyasına yerleştirdi. İnsan için en büyük armağanlardan ise, ruh ve akıl ihsan etti.

Yer ile gökyüzünü şekillendirdi. Denizlerle, toprakla, dağlarla, doğayla, süsledi. İyiyle kötüyü yan yana getirdi, İyinin, ve kötünün ne olduğunu bildirdi. Ey insan al sana bir dünya içinde her şey mevcut, bazı yararlı nasipleri gizli tuttum. Onları da senin arayıp bulman lazım dedi.

Allah yarattığım bu canlı varlık insanı bir seyredeyim, aklını iyiye mi, kötüye mi kullanır? Dedi.

Hiç şüphe yok ki İnsan insanı yaratmış olsaydı bu kadar haksızlık yapan, bu kadar kötüye meyleden insana tahammül etmezdi, verdiği aklı geri alırdı. İşte Yüce Allah’ın büyüklüğü bu gösterdiği sabırla kat, kat daha artıyor.

Henüz çağa yaştaydık, büyüklerimiz konuşurlardı. İki can bir araya gelir tek can olursa, bir ev o canları ayıramaz. Bir ev tek can olursa, bir mahalle o evi ayıramaz.

Bir mahalle tek can olursa, bir vilayet o mahalleyi ayıramaz. Bir vilayet tek can olursa bir ülke o vilayeti çözemez, Şayet bir ülke bir olursa, Dünya o ülkeyle baş edemez.

O zaman aklımız ermezdi, bu söylenenlerin anlamı nedir. Gel zaman, git zaman, Fide fidan olunca, ağaç çınar olunca anladık ki eskiler mesele mahiyetini çok iyi analiz etmiş ve doğru söylemiş bizler geç anladık.

Şimdi dillerden çıkan sözlerde, gözlerin bakışlarında, görünüşteki duruşlarda, beslenen umutlarda, kurulan hayallerde umut değil umutsuzluk mevcut.

Anlıyoruz ki daha iki kişi bir can olamıyor. Bir ülke nasıl bir olsun. Değişik sesler, aykırı görüşler, benlik, senlik, çekememezlik, sevgisizlik, saygısızlık, güvensizlik, yoksunluk, yoksulluk, fakirlik, zenginler, zatlar, özeller, elitler, seçkinler den meydana gelen bir toplum nasıl bir ve beraber olur.

Allah yarattığı insanları aynı yarattı. Gel gör ki insanlar yeryüzünde ayrı, ayrı kamplara bölündü. Bir birine üstünlük sağlamaya, bir birini dolandırmaya, kandırmaya başladı.

Bir zamanlar siyaset Ankara’nın kalbi Ulusta yapılınca kıymetliydi. Ülkeyi Ulus'tan yönetmek daha güzeldi. Ulus'ta yapılan siyasetin içinde köye çeşme, ilçeye yol, şehre köprü yapma istek ve arzusu vardı.

Kızılay'daki siyasetin bakışlarına, duruşlarına çıkar ve menfaat gölge yaptı. Ulus'taki küçük meclis daha hareketli ve bereketliydi. Şimdiki Kızılay Meclisi'nde yapılan siyaset hareketsiz, isteksiz, yorgun, bıkkın ve halsiz.

Dumanı tütmeyen bacaya benzer. Sanki bir kervan yürüyor, bu kervan siyaset kervanı mı, ticaret kervanı mı? Belli değil, diziliş ayrı, yürüyüş kopuk, gayrı samimi güven vermiyor.

Yine ülkede sanki bir rüzgâr esiyor ancak bu rüzgâr sıcak mı, soğuk mu, çölden mi, vadiden mi esiyor? Belli değil, rüzgâr esiyor ancak rüzgâr gibi esmiyor.

Dikkatinizi çekti mi? Bir bağda, bir bahçede ekilen çiçeklerin, dikilen ağaçların bazıları eğridir. Bu bahçıvanın hatası değil, ekilen çiçek, fide, fidan, ağaç toprakla uyum sağlayamamıştır. Toprağın gücüne mazhar olamamıştır, ondan eğiktir.

Eğri kalanların dalları da budaklı olur yapraksız, gölgesiz, tomurcuksuz ve meyvesiz kalır, sonuçta kurur. Düz ve dik kalanlar ise toprakla uyum sağlamış, gücünü topraktan almıştır. Bunlar dalları budaksız, bol yapraklı, meyveli, çok güçlü ve gölgeli olur.

Yukarıda yazdıklarımız bir birinden ayrı, ayrı bölümler değil, hepsini toplarsak, elekten geçirirsek sonuç bir bütün olur.

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

                                           

 

 

                                                                   

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..