Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Çağdaş İzmir kimliği Türkiye'nin gururudur

Çağdaş İzmir kimliği Türkiye'nin gururudur
 

kahraman izmir


Dün ve bugün izlerken TV’deki haberleri, her kare içimi ezip durdu. Ardından iki duygu yüreğime eşlik etti.
Biri KİN ve ÖFKE idi… Yüreğimi kasıp kavurmaktaydı.
Diğeri ise SEVGİ ve MİNNET duygularıydı… Yüreğimdeki yangınlara su serpmekteydi.

Birincisi; olumsuz duygularıma neden olurken,
” PKK şehre inmiş, sanki savaşı kazanmış da zafer işaretleri yapıyor” diye düşünüyordum.
Konvoydan bazı araçların içindekiler “zılgıtlar” ile acımasızca, masum halkın üzerine araçlarını sürmelerini izlerken, mıhlanıp kalmıştı gözlerim TV ekranlarına…Bu neydi ve amaçları neydi bu gövde gösterisinin?

İzmir, bugün demokrasinin kalesi ve çağdaş kimliğini senelerce kanıtlamış bir şehrimizdir. PKK yandaşlarının konvoyla İzmir’e bu kadar cüretkar girmeleri büyük cesaret işiydi. Peki, bu gücü, bu cesareti kimden aldılar da gövde gösterisi yaptılar?
Şehit aileleri ve Gazilerimizin yürüyüşleri bile engellenirken devletin resmi organları, bu eli kanlı Apo’nun bayraklarıyla İzmir’e giriş yapan DTP konvoyunu, kanlı postallarıyla, kanlı PKK savaş kıyafetleri ile, üstelik de küçük çocukları da kullanarak, temsili gövde gösteri yapmasına nasıl izin verirler?
İzmir Halkı buna izin vermemiştir.
Taşla, sopayla, gerekirse canlarıyla, yediden yetmişe sokağa döküldü…
Çünkü; binlerce insanın kanları toprakta hala yaş durmaktaydı…

Haksızlık aşikar…
Taraf tutma aşikar…
“…Kıssadan bir hisse geldi, aklıma, yazmadan geçemeyeceğim:
“…Denizli’de araştırma yapmak için kamp kuran bir grup üniversite öğrencisi, kamp yakınına tüneyen bir Denizli horozunun sabahın erken saatlerinde yüksek sesle ötmesinden çok rahatsız olmuşlar…
Sabahın köründe ortaya çıkan horoz, önce dikleniyor, sonra dakikalarca ötüyormuş…
Tabii ekipte ne uyku ne de huzur bırakmıyormuş…
Sonunda sabırlar tükenmiş…
Susturmak için başlamışlar horozu kovalamaya… Horoz önde.. Gençler peşinde…
Mahalle arasına dalmışlar… Kovalamacayı gören, fakat bir anlam veremeyen yaşlı dede, seslenmiş:
- Hey, evlatlar!.. Bu zavallı horozu niye ürkütüyorsunuz?..
- Dede, sabahın köründe ötmeye başlıyor, kampı ayağa kaldırıyor. O yüzden başını keseceğiz!..
- Yazıktır evladım yapmayın!.. demiş ihtiyar, bırakın, ben onun sesini keserim, bir daha da rahatsız etmez sizi…
Gençler bunun üzerine kovalamayı bırakmışlar.
Ertesi sabah, hafif ‘gak – guk’ sesleri dışında horozdan kayda değer hiçbir ses çıkmadığını görünce de şaşırıp dedeye koşmuşlar:
- Yahu dede, ne yaptın da bu horozun sesini kestin?..
İhtiyar gülmüş:
- Kıçına zeytinyağı sürdüm. Horoz kabararak ötmeye yeltendiğinde, gerisi tutmuyor ki kuvvet alsın… Ancak ‘gak – guk’ edebiliyor…”
“Arkan sağlamsa, istediğin kadar kabarır, diklenir, sözünü dinletirsin.
Arkan bir gevşemeye görsün, ancak ‘gak-guk’ edersin…”
İzmir’deki Halkın bu şiddetli tepkisi tıpkı Denizli Horozunun arkasına sürdüğü zeydinyağı tesiridir. Bu tepkinin tesiri tıpkı durgun suya atılan taş gibidir. Daireler iç içe büyüyecektir. Gittikçe şişen balon gibi, tüm yurda yayılacak bu ses. Etki tepki doğuracaktır.

İkinci duygularım olan SEVGİ ve MİNNET ise İzmir Halkının gösterdiği tepkiydi.
Mustafa Kemaller sokağa dökülmüştü ellerindeki TÜRK bayraklarıyla…Halk çok öfkeliydi; taşlı sopalı, hatta evlerinin pencerelerinden tencere diplerine kaşık vuruyorlardı, bu seslerin arasına koro gibi hep bir ağızdan “Allahü Ekber” tekbir sesleri de karışıyordu.
Kürt açılımları halkın öfkesini sokaklara böyle taşırmıştı.

Ne mutlu TÜRKÜM diyene!

TEŞEKKÜRLER İZMİR…

Emine Pişiren/Bursa
24.11.2009

 
Toplam blog
: 141
: 1282
Kayıt tarihi
: 02.11.08
 
 

Kayseri- Develi doğumluyum. İlk- orta- lise ve üniversiteyi istanbul'da bitirdim. Kültür Bakanlığ..