Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Çağımızın Mevlanası Can Dündar ve Nazlı Ilıcak

Çağımızın Mevlanası Can Dündar ve Nazlı Ilıcak
 


Can Dündar, "Pazartesi günü sütununuzda Mevlana'ya ait olarak yayınladığınız satırlar bana aittir" dedi. Bu yanlışlıktan dolayı özür dilerim. Kendimi "internetzede" olarak ilân edebilirim. Çünkü, google'a baktığımızda, birçok sayfada, bu satırlar Mevlana'ya ait olarak görünüyor. Üstelik üslûp itibariyle de aynı Mevlana'ya benziyor. İşi şakaya vurarak, Can Dündar'a "çağımızın Mevlana'sı" diyebilir miyiz acaba?(*)”

Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak böyle diyor.
Nazlı Ilıcak’ın başına gelen talihsizlikten haberiniz vardır.
Bir okurun tuzağına mı düşmüştür; yoksa okuru da bilmeden mi göndermiştir bilemeyiz.
Okur tarafında gönderilenleri Mevlana’dan başlığıyla vermiş.

***

İşin doğrusu anlaşılınca da Nazlı Ilıcak’a çakma kampanyasına dönüşmüş iş :)))

“Efendim yazar hiç o satırların Mevlana ait olup olmadığını teyid etmeden koyar mı köşesine?”

“Efendim, Can Dündar’ı hiç okumamış mı bu kadın?”

“Yahu bu kadarına da pes! her şeyi bildiğini sanan Nazlı Ilıcak Can Dündar’a ait satırları nasıl da bilememiş. Üstelik onları nasıl Mevlana’ya aitmiş gibi gösterirmiş”

“Vay efendim, böylesi fahiş bir yanlışlık kabul edilemezmiş, takke düşmüş kel görünmüş”

***

Nazlı Ilıcak’ı okumam. Yılda bir ya da iki yazısını belki okumuşumdur. Tarzı hoşuma gitmiyor belki; düşüncelerine katılmıyorum belki. Belki de değerlerini yadırgıyorum. Belki enerjilerimiz uyuşmuyor. Bilmiyorum. Ama okumuyorum.

Şimdi ortalık velveleye verilince okudum. Tartışamaya kaynak teşkil eden yazıyı. Yani aslında yine Nazlı Ilıcak’ı okumadım. Can Dündar’ı okumuş oldum :)))

***

Ancak gösterilen tepkinin abartılı olduğunu düşünüyorum.
Satırlar hakikaten de Mevlana’nın felsefesi ile örtüşüyor.

Haydi dürüst olalım.

O satırları ben burada “Mevlana’dan” başlığı altında yazsam, birçoğunuz bunu olduğu gibi kabul edecekti. Can Dündar’ı sıkı takip eden biri ancak yanlışımı bilebilirdi.

Çünkü şu bir gerçek ki, ne ben ne de siz, ne bir yazar ne de bir başkası o kadar kitap içinden bunların doğruluğunu ispat edecek vakti bulamaz. Çünkü Mevlana’nın eserleri öyle bir çırpıda okunacak şeyler değil. Sadece Mesnevi 6 cilt. Daha bunun Divan-ı Kebir’i var, Fihi Ma-fih’i var, Mecalis-i Seb’a’sı var, Mektubat’ı var…

Günümüzde internet belki bilgi bankası sayılır ama her şey de doğru çıkmıyor. Bu satırları yazınca Mevlana’ya ait olduğu şeklinde forum yazıları mevcut.

***

Yani demem o ki.
O demiş, ne demiş, kim demiş neden demiş?
Falan.
Filan.
Tepkiler.

Bizde böyle işte.
Taraftarlık içgüdüsü hakim.
Yeter ki birisi düşmeye görsün.
Hatta ne düşmesi, azıcık sendelesin yeter.
Hemen çakmaya hazırız.

Oradan ya da buradan.
Sağdan ya da soldan.
Dinden ya da imandan.
Sosyal ya da asosyal.
Fark etmiyor.
Her an herkese çakmaya hazırız.

Bir zaman böyle çakar çakmaz çakan çakmaklar vardı.
Bence herkes bir tane edinmeli.
Çakma ihtiyacı hasıl olduğunda hemen el altından çıkarıp çakabilmek için.

Bir de yazarlara naçizane önerim var.
Okurlarınızdan gelenleri yayınlamayın bence.
Pirincin taşını ayıklaması pilav yemekten zahmetli bir iş :)))

Sevgi ve muhabbetle

Murat HACIOĞLU


(*) http://sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2010/03/02/duzeltme

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..