Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '21

 
Kategori
Siyaset
 

ÇAĞIN EVCİL HAYVANLARI

ZAMANIN EVCİL HAYVANLARI

 

Hayvanların evcilleştirilmesi binlerce yıllık bir süreç ve karşılıklı ihtiyaç nedeniyle gerçeklemiş buluşlar… Buluşlar diyorum çünkü insanlar düşünmeye başlamışlar, daha sonra onlarla belki önce dostluk kurdular ve bu dostluk onlara fayda sağlayacağını düşünerek bu ilişkiyi geliştirdiler ve kurumsallaştırdılar.

Bu çağda çok önceki zamanlara göre hayvanlarla ilişkiler değişti. Şehirleşmeyle birlikte köyde koyunu güderken, çobana yardımcı olan at, koyun ve inekle birlikte şehre gelemezken nispeten eti yenemeyen, doğrudan bir faydası olmayan köpekler ve evde farelerin düşmanı olan ve sırf bu ihtiyaçtan dolayı beslenen kedi bir şekilde şehirleşirken inekler, koyunlar, sığırlar, mandalar atlar eski bölgelerinde kaldılar. Atlar şehirleşmede sosyetik ve bir takım yarış sporlarının ihtiyaç malzemesi ve yeterince parası olanların aktivite ihtiyaçlarını karşılayacak canlılar olarak her ne kadar şehre adımlarını atsalar da sahneden biraz daha çekildiler. Eşek ve katırlar ise mazide kaldılar. Makineleşme onlara olan ihtiyacı sıfırlayamasa da ihtiyacı azalttı. Evde, apartman dairesinde de bakılmaları zor olduğundan insan hayatından günden güne uzaklaştılar. Şehirleşmeyle birlikte sınıf atlayanlar kedi ve köpekler oldu.

Bazı hayvanlar evcilleştirilemezken, evcilleştirilmek istenmezken köpek sevgisi kedi sevgisi insanda ağır bastı ve artık şehirde de insanın en büyük dostu yerine göre de yardımcısı. Kedi ve köpekler sevilme ihtiyacı yaşarken insanlar arasında ayırım yapan canlılar değildir. Onları seven ve onlara gerekli yiyecekleri sağlayan, onları koruyan olmaları yetti, yeterli oldu. Sahiplerinin katil, vergi kaçıran birisi olması ya da başka suçlara bulaşması onları pek ilgilendirmez, ilgilendiremezdi, ne de olsa onlar cennet müjdelenmiş ve cehennemle ise uyarılmış canlılar olan insanlar gibi olmadıklarından sahiplerinin suçları ile suçlanamazlardı. Hâlbuki insan öyle mi? Sırf sevdi diye sevdiğinin hatasına göz yumamama, mevkii, makamı ne olursa olsun dille ikaz, sevgi dolu sözcüklerle hatalarının kişiye anlatılması insana verilen bir seçenek hatta insanlığın, erdemli insan olmanın en büyük göstergesi değil midir? Sırf benden bana hizmet ediyor ya da bana fayda sağlıyor veyahut fayda sağlama ihtimali var diye hataları görmezden gelmek, dahası hataları erdem olarak göstermek günümüz insanını, insan zümresinden başka bir sınıfa sokmuyorsa, bu insanın bulunduğu yerin ne olduğunu mükemmel bir şekilde gizleyebilen enstrümanların çeşitli araçları kullanarak erdem vesilesi olmayan şeylerin erdem haline getirilmesinden ötürüdür. Elbette bu bir zaman, süreç işiydi bu süreç yüzyıllarca çok iyi kontrol edilmekle kalmadı bizde dahi çeşitli atasözleri icat edilerek “kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan”, “düşmanın ekmeğini yiyen, kılıcını sallar”, gibi daha onlarca sözle toplumlara yavaş yavaş kanıksatıldı ki buna “faydacılık-win win, kazan kazan” “ne verirsen elime, o gelir eline” dendi de Ali Şeriati gibi direk doğrudan “köpekleşme ya da “evcilleştirme” denmeyerek hayvanlara ait olan eylem ve fiiller sözüm ona biz insanlara yakıştırılmayarak insan şerefi ve layık olduğu yeri sözle de olsa korunmuş oldu. İyi ki de öyle oldu…

 

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..