Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '10

 
Kategori
İnançlar
 

Çağını aşan insan: Mevlana va hayata dair

Çağını aşan insan: Mevlana va hayata dair
 

"Sürü"nün bir parçası olarak, çoğunluğun seline kapılıp yaşayanlar için hayat daha kolay. Düşünmeden, zorlanmadan, kalıpları tekrarlayarak, kimseyle ters düşmeden yaşamak. Ama bu sadece eski gelenekleri sonraki nesile aktarmacılık, bir çeşit hamallık.
Bir de çağını, hatta çağları aşmış bilgeler var. Düşünen insanlar, bunun için bedel ödemiş, kendisini anlayanların azlığı nedeniyle yalnızlık çekmiş, ama yüzyıllar sonra bile kendisi gibi düşünen, anlamaya çalışan milyonlara ulaşmış insanlar. Onlar yükçülere hala ışık tutuyorlar. İsteyen okur, düşünür, öğüt alır. Her bir satırı kim bilir kaç yılın tecrübesi... İşte Mevlana'nın yaşama dair tecrübelerinden bize basitleştirerek aktardıkları:

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.

Işığı gördüm, korktum.

Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.

Karanlığı gördüm, korktum.

Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.

Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.

Zamanı öğrendim.

Yarıştım onunla…

Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…

İnsanı öğrendim.

Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…

Sonra da her insanın içinde

iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.

Sonra güvenmeyi…

Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.

Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.

Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evren'i öğrendim.

Sonra Evren'i aydınlatmanın yollarını öğrendim.

Sonunda Evren'i aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.

Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.

Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.

Kendime yazıyı öğrettim sonra…

Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…

Gitmeyi öğrendim.

Sonra dayanamayıp dönmeyi…

Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta…

Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.

Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.

Düşünmeyi öğrendim.

Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.

Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde…

Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün…

Ve gerçeğin acı olduğunu…

Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.

Olur ya …

Kalp durur …

Akıl unutur …

Ben dostlarımı ruhumla severim.

O ne durur, ne de unutur …

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..