Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '12

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Çağları değiştiren yazılar/ çocuk

Çağları değiştiren yazılar/ çocuk
 

Çocukları tatlı oldukları için sevdiğimiz doğrudur; çünkü tatlı olmayan çocukları sevmiyoruz. Bu yazım garanti okunur herkesin çocuğu var çünkü. Ama ben çocuklara gösterilen ilgiye anlaşılmaz bir şekilde karşı olduğum için yazımın okunmasını istemiyorum. O nedenle saçmalayım, anneleri kızdırayım, okumasınlar yazımı.

Efendim öncelikle çocuğunuz varsa evinizde boncuğunuz, sırtınızda gocuğunuz yoktur. Diyorsanız ki yavrularım boncuk, sararım sırtıma olur sana gocuk; bir sıfır öne geçmiş olursunuz; ama daha maç bitmedi. Yaramazlıkları umurumda değil, bir işe yaramaları da; lakin şu sevileceklerinden emin olmaları yok mu, sanki mecburuz!

Çocuk henüz değişime uğramamış halimiz. Birkaç tane talihsiz fare suratlı olsa da hepimiz güzeliz. Tabii ki büyümezsek. Çocukken kucağımdan inmeyen (annesi para vereyim diye kucağıma oturturdu, geçim dünyası işte)  Melahat’ın sarı çiyanını askere giderken öpmedim bile. İnsan böyle de değişir mi ya! Tanrıya sitemim, ya çocuk bırak ya da adam gibi büyüt.

Kendi çocuklarım açısından ahvali şerait daha bir değişikti. Biz çirkin hem de fakir bir karı koca idik ama sanki bizden olmamış gibi Sinderella bir kızımız ve Ömercik oğlumuz olmuştu. Millet bu çocuklar bunlardan mı mealinde bir hanıma bir bana bakmaktan boyun fıtığı olurken Çapa ve Süleymaniye hastanelerinin on mühürlü raporları mucibince çocukların bize ait olduğu ortaya çıktı çok şükür.

Güzel oldukları için çocuklarımız bizim olamadı. Eşrafın geri gidenleri bizi sevmediler ama çocuklarımıza bayıldılar. Biz de fakir olduğumuzdan sebep para verirler belki diye bu işgale göz yumduk. Çocuklarımızın zengin kucaklarda hoplatılmaktan şekilleri değişti ama bizim kötü kaderimiz değişmedi; vali beyin ütülü pantolonuna yapılan çişin temizlik parasını bile biz ödedik.

Çocukken çirkin olsak, büyüdükçe güzelleşsek, ölürken abide diye heykelimizi dikseler. Çocukların büyüdükçe değişmeleri, daha da kötüsü çirkinleşmeleri Tanrı’ya karşı olan düşüncelerimi değiştirdi. Bana gelince, zaten çocukken çirkinmişim. Annem beni hiç kimsenin kucağına almadığını, kendisinin de bunu isteyerek yapmadığını söyledi. Demek ki şanslı çocuktum; zaten çirkin olduğum için sonradan çirkinleşmeyecektim.

Kadınlarla çocuklara yapılan bir uygulamayı protesto ediyorum. Onların sevilmesine de dövülmesine de itirazım yok. Ama hem sevilip hem dövülmeleri insan haklarına aykırı. İstatistikler en çok sopayı çocukların yediğini söylüyor. Ben çocuk dövme zevkini tadamadım yazık ki. Oğlanın kıçına bir şaplak atayım dedim kıyamet koptu. Susturmak için hastaneye götürdüm, dünya param gitti. Baktım pahalıya mal oluyor canım çocuk dövmek istediğinde kendi kıçıma şaplak attım. Gördüğünüz gibi herkes için çocuk dövmek kolay değil.

Çocukların en büyük karı az yemeleri; bizim gibi yeseler yandık. Oyuna düşkünler ya, arkadaşları çağırıyor, hooopp annelerinin dolabı kurutmak pahasına önüne doldurduğu tatlılar, çörekler bana kalıyor! Hasta manyak bunlar ya! Ne varsa çocukların önüne koyuyorlar! Ama çocukları oyuncağa alıştırmak anne babanın en büyük hatası.  Dünya para verip kum kamyonu aldım, tepeleme yığmış velet. Üç gün sonra yeniden aldım tabi. Büyüyünce kamyoncu olma da gösteririm ben sana!

Çocuklara değer veriyoruz ama onları kale almıyoruz. Çocuklar bizim değerli bir malımız. Dövüyoruz, aç bırakıyoruz, ölünce de ağlıyoruz. Her şeyi onların iyiliği için yapıyoruz. Bir de kötülüğü için yapsak kim bilir ne olacak. Çocuklar ayrı bir ırk sanki. Çocuklarla yetişkinlerin arkadaşlık etmeleri tuhaf kaçıyor. Onlarla konuşuyoruz ama bizimle konuşmalarına izin vermiyoruz. Sen sus bakalım! Bence çocukların sınıfı belli değil. Topluma kabul edilme süreci yaşıyorlar sanki.

Çocuklar ekonomik açıdan bizim için yıkım oluyor. Çünkü onlara hep ihtiyaçlarından fazlasını alıyoruz. Zenginsek bile diğer çocuklar imrenmesin diye çocuğumuzu fakir gibi okula yolluyoruz. Eksikten, kötüden örnek olmaz; o kadar düşünüyorsan bir tane de ona al. Çocuğunu sevmeyen yok; oysa sevimsiz çocuklar  da var. Kirli olanları da öpmek zorundayız. Yoksa ağlıyorlar. Ya da ana babaya ayıp oluyor.

Salınıp gezmeleri bazılarına göre değer ifade ediyor olabilir ama çocuğun çocuk olarak dondurma gibi yalamak dışında bize bir getirisi yok. Yani insanın bu devri boş. Yakınları olmayan kötülerin eline geçmeleri halinde işe yaramaz diye atılacaklarını düşünüyorum. Yani bir çocuktan ne elde edilebilir ki. Tatlı, yaramaz, hoş şeyler ama somut bir karşılık olarak onlara verdiğimiz emek ve para boşa gidiyor sanki. Bütün bunları kendi çocuklarımız oldukları yapıyoruz.

Çocuklar toplumun önemli bir bölümünü oluşturuyorlar. Yani örneğin bizim ülkemiz için 10 milyon çocuktan bahsediliyorsa bu kadar değerin çelik çomak peşinde harcanması mantıksız. Hayvanların kakasının bile işe yaradığı zor çağlarda 10 milyon çocuktan ekonomik ve sosyal alanda yararlanmayı düşünememek ancak Kerim Korkut olmamakla mümkündür. Benim iddiam odur ki bu çocuklar kendilerine harcanan paraları bize geri verebilirler. Bunu istemek zorundayız; çünkü eminim IMF’ye bile onların yüzünden borçlandık. Çocuklarımıza helal olsun martavallarını bir yana bırakıp ekonomik düşünmeliyiz. Nasıl olacağını merak ediyorsunuz, değil mi? Kerim Korkut’un sizler için yarattığı dünyayı bir bilseniz…

Çocuklar için söylenecek daha çok şey var. Lakin okuyucular yazılarımın uzun olduğunu ve sıkıldıklarını söylüyorlar.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..