Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Cahitciğim...

Cahitciğim...
 

Kayınpederim bir süredir bizim evde misafir. Kalp yetmezliğinden muzdarip. Daha yaş 75. Yalnız yaşaması imkansız...

Çok tatlıdır Cahitciğim, alınganlık huyu yoktur. Sever kendisiyle şakalaşılmasını, sarılınıp, öpülmeyi. Her öğün etli butlu bişi yemek ister. Sebze yemeklerini yememek için numaralar çevirir. Yaz kış başında bere vardır. Yatarken taktığı da başka. Çok sıkı giyinir. Sıcaktan zarar gelmez der.

Eşini çok severek almış. Çok gençlermiş. Tam altı çocukları olmuş. Eşim beş numara...

Ama çocuklarının anası, kansere yakalanmış. O günün şartlarında çok yaşamamış. Yalnız ailede anlatılan bir hikaye var. Kış ortasında, hasta eşi karpuz isteyince, Bursa'ya kadar gitmiş. O karpuzu bulup getirmiş, yedirmiş karısına...

Eşi öldüğünde 35 yaşındaymış. 40 senedir de başka biri olmamış hayatında. Kendisine yapılan " Gençsin, evlen " tekliflerini, "başka bir hatun çocuklarıma iyi davranmayabilir " gerekçesiyle geri çevirmiş...

Cahitciğim'in bu lafı bahaneymiş bence. Aslolan onun karısına duyduğu sevgiymiş...

Çocuklar birer meydana çıkmışlar sonra. Biri dışında hepsi evli. Çoluğa çocuğa karşmışlar. Olan son tahlilde Cahit Baba' ya olmuş. O yalnız başına.

Yeni evlendiğim dönemde, bağ bahçe işleriyle haşır neşirdi. Meyve ağaçlarına bakar, sebze yetiştirirdi. Derken anjiyo oldu. Artık ağır iş yapmaması gerekliydi. Ama çocuk gibiydi Cahitciğim. Bir bakıyordunuz elinde orak, bahçenin otlarını biçiyor, akşamına acil servistesiniz...

Herkes bir ağızdan, " yapma baba, etme " diye söyleniyordu. Bu olay uzun süre devam etti. Üç sene kadar önceydi. Çok hastalandı. İki ayrı hastanede, birbirinin peşi sıra onbeşer gün yattı. Kardiyoloğumuz, " Amcanın durumu iç açıcı değil. Herşeye hazırlıklı olun." demişti. Ama Cahit Baba yırttı. İyileşti.

Hareketleri kısıtlandı ama. Yalnız kalamamaya başladı. Bizim evlere sığmazdı. Köyden kıpırdamak istemezdi. Şimdi çocuklarının evlerinde, geziyor.

Hafif demans da var. Sürekli Çerkesçe konuşuyor. Ben ve kızım anlamıyoruz hiç. Çok üzücü oluyor anlaşamayınca. Gönlünü hoş edelim diye uğraşıyoruz. Ama evde büyük zor.

Fatma Hanım sağ olsun, bir ay süreyle hergün gelip kayınpederle ilgilenmeyi kabul etti. ( Yıllardır kahrımızı çeken, her hafta gelip, evi hale yola sokan yardımcımız. ) İşe gidince aklımız kalmıyor geride hiç değilse.

Ama arada numaralar olmuyor değil. Geçen hafta okula gittim. Daha derse yeni girmiştimki, telefon. İki defa aranmışım. Baktım Fatma Hanım." Amcaya ilaçlarını içiremiyorum, içmiyor " diyor. Eşimi arıyorum. O koşuyor. Sabah ilaçları içirilmiş. Eve dönünce söyleniyorum. " Baba ilaçlarını nasıl içmezsin? " Zafer kazanmış komutan edasıyla, pantalonunun cebinden öğlen ilacını çıkartıp, burnuma dayıyor. Gülüyor bir yandan.

Söyleniyorum. İlaçları içmeyince ne olduğunu unuttun mu? Bir dört ay evvel, bir ufak felç olayı geçmişi var. O habire gülüyor. Ama sakın oğluma söyleme demeyi de ihmal etmiyor.

Güler misiniz ağlar mı? Benim tansiyon fırlıyor. Yeni taktik deniyorum.

" Bak, bu ilaçlar çok pahalı. Bir ilaç için oğlun da ben de çok çalışmalıyız. Paramız yetmez... "

Cahit Bey para çarçur olsun istemez. Dinlerse, bunu dinler.

" Peki , bir daha içerim." diyor...

Yaşlılık zor zanaat. Hepimizin olacağı o. Ama allah hiç kimseyi eşinden ayrı koymasın. En zoru yalnızlık...

 
Toplam blog
: 33
: 777
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

71 İstanbul doğumluyum. Öğretmenim. Şarkıdaki gibi, " bi' kızım var ve evliyim."..